Çok değil, 20 yıl öncesine kadar yazardık. Bizlerin bıraktığı bir uğraş olsa da refah ülkesi Batı Avrupa’nın bireyleri için hala kıymetli bir meşgale…Hikayesi de bizi meşgul etsin.

Tebrik kartı yazma hevesi vermeyeceği için yılın sonuna bıraktım.

İş tabi biraz Kraliçe Victoria’nın kocası süper model ve ileri görüşlü Albert ve biraz da yazarak fakirlikten kurtulup dünya çapında tanınan Charles Dickens ile başladı. Noel Bayramı, öncesi ve sonrasındaki çeşitli eğlenceler, ışıklı, mumlu, yemeli içmeli, şarkılı sözlü. İşte Noel dönemi adetlerinin doğuşu.

Dünyanın ilk Noel tebrik kartı ne zaman ve kim tarafından yazıldı/yapıldı derseniz karşınıza Victoria ile Albert Müzesi kurucularından ve ilk yöneticisi Henry Cole bey çıkar.

Noel kutlamalarının dini hüviyetinden sıyrılıp uzun döneme ve geniş kitlelere yayılmaya başlamasıyla beraber servet sahibi aristokratlar zaten Almanya’dan kopyalanan, geliştirilen ve genişleyen Noel adetlerini uygulamaya başlamışlardı; ağaç süslemek en yaygını ama buna bir de resimli kart göndermeyi eklediler.

Yani ilk Noel Bayramı tebrik kartını 1843 yılında Henry Cole yazdı ve gönderdi. Zaten Charles Dickens da ‘Bir Noel Şarkısı-A Christmas Carol’ eserini bu yıl bastırmıştı ve adetler, gelenekler yavaş yavaş oturmaya başlamıştı. Zamanla tebrik kartı da bu geleneğin önemli bir parçası oldu, Victoria Çağı ile şekillendi ve yayıldı.

Henry Cole yakınlarına gönderdiği tebrik kartı için sadece bir şeyler yazmak yerine resim sanatçısı John Callcott’tan üç kuşak ailesini kadeh kaldırırken ve Noel pudingi yerken çizmesini istedi. Kartın alt tarafına da ‘Noel Bayramınız ve Yeni Yılınız Kutlu Olsun!’ diye yazdırdı. Hatta kartın üst tarafına kimden ve alt tarafına da kime gittiğini de yazarak standarda son noktayı koydu. Tabi ilk kart/kartlar siyah beyazdı ve sonradan her şey gibi onlar da renklendi. Çizimin her iki yanında ise çocukların ve düşkünlerin yardımına koşma sahneleri yer aldı. Bu da aslında bizdeki gibi; bayram vesilesiyle ihtiyaç sahiplerinin yardımına koşma, çocukları yeni ve ihtiyaca göre giydirme çabası değil mi? Açları doyurma…çıplakları giydirme…

Ne zaman ki fotoğraf insanların hayatına girdi çizimlerin yerini aldı ama yazılara dönük hiçbir şey değişmedi. O yıla ait aile fotoğrafları, herkesin poz vermesi geleneği de bu ilk kart ile alakalıdır.

Bu geleneğin sona erdiğini ve hatta sakın kraliyet mensuplarına has birşey olduğunu sanmayın…SAKIN! Eğitimli, geleneklere kıymet veren kişiler bu kış ayında kısa da olsa zamanlarını ayırıp sevdiklerine, aile bireylerine ve arkadaşlarına kendi aile fotoğraflarının olduğu kartları göndermeye hala devam ediyorlar. Hatta küçük çocuklara satın almak yerine üretme alışkanlığını kazandırabilmek amacıyla kendilerinin çizmelerini teşvik ediliyor. Yani 180 yıllık bu gelenek de bir nevi devam ettiriliyor.

1840 ile 1850’li yıllarda popüler olan kartlar ancak 1860’lı yıllardan sonra toplumun diğer kesimlerine yayılmaya başladı, zira yeni basım teknikleriyle fiyatı ucuzladı ve daha fazla kişinin alabileceği bir fiyata indi.

Bu ilk kartlardan 1000 tane civarında basıldığı tahmin ediliyor ama günümüzde bir çoğu yok olmuş. 11 veya 12 tane olduğu düşünülüyor. Bay Cole’ün mekanı Victoria ile Albert Müzesi’nde bir adet var, müzelik tabi. Posta Müzesi de elinde bir adet bulundurmanın haklı gururu içerisinde. Tahmin edebileceğiniz gibi bir tane de Charles Dickens Müzesi ama Aralık 2020’de açık artırma ile bilinen bir tanesi 13.750 Pound’a alıcı buldu, sıradan biri değil tabi, koleksiyoner.

İlk kartların üzerine narbülbülü veya kızılgerdan dediğimiz kuş kabarık bedeniyle çiziliyordu. ‘Robin’ dersem kuşun adı daha iyi anlaşılır sanırım. Ne çekici isimler ama!

Güzel olan bir şey daha başlangıçta kabartmalı ve delikli dantel üzerine basılan kartlar daha sonra dönemin sanat ve moda akımının da etkisiyle neoklasik oldu, Art Nouveau oldu, Art Deco oldu ve sonra da modern dalgalanmalara girdi.

Kart yazma geleneği ve hatta gerekliliği özellikle İngilizce konuşan ülkelere hızla yayıldı ve iki savaş döneminde uzun mektupların yerini aldı, kolaylığı dolayısıyla, iyi olduğunu duymak, doğum gününü kutlama ve bayram zamanını tebrik etmenin kısa ve fonksiyonel yöntemi oldu. Savaş sonrasında ise artan yardım derneklerine gelir sağlama yöntemi ki çeşitli amaçla toplumun değişik kesimlerine el atıyorlardı.

Denir ki bugün şu elektronik çağında bile İngilizler, İskoçlar, Gal Halkı ve hatta İrlandalılar dahi önemli günlerde hala daha kart alıp/yapıp üzerini yazıp ilgili kişiye veriyor ve gönderiyorlar. Bir haneye her Noel zamanı ortalama 30 adet kart giriyor, aynı ortalama kişi yılda ortalama 55 kart yazıp gönderiyor. Royal Mail’e de nasıl bir sorumluluk, gurup ve gelir varın siz düşünün, her Noel vakti 150 milyon adet kart dağıtıyor, adeta Noel Baba gibi, hiç durmadan çalıştığı bir ay Aralık ayı. Hala bir sektör, hala bir alışkanlık ve gelenek. En sıcağından, kişiye özel…

Biz de ‘Batı’ ve ‘emperyalist’ adetlerine olan ön yargıyı bir kenara bırakıp incelesek ne kadar da insanın içini ısıtan bir dönem ve uygulama olduğunu, özellikle çocuk ve düşkünlerin nasıl da yardımına koşulduğunu görürüz.