Hemen her anne, müzik kabiliyetini fark ettiği çocuğunun, bir enstrüman çalması için ona yol açmaya çabalar şüphesiz. 

Hediye olarak alınan bir enstrüman, geleceğin ünlü müzisyenine yapılan ilk “yatırım” olur kimi zaman. 

Özellikle müzikteki başarı hikayelerinde, başlangıcı hep buna benzeyen bir çok örneğe rastlarız. “Henüz 6 yaşındayken annem doğum günümde bir piyano hediye etti” diyen Tolga Kaşif’in başarıyla sürdürdüğü müzik serüveninde de olan bu.

Bugün saygın müzik otoritelerinin parmakla gösterdiği  ünlü bir müzik adamı olan Kaşif, şüphesiz ki, küçük yaşta piyano sahibi olan tek çocuk değildi. Solistliğini yapan öğretmen annesine, piyanosunda çocuk parmaklarıyla eşlik ettiği yılları, “Türk Folklorik Müziği’ni kulaktan dolma parçalarla çalıyordum” diye hatırlıyor bugün.

İlkokulda verdiği piyano konserini, dinlemeye gelenler arasında bulunan Royal Academy’nin ünlü müzik öğretmenlerinden Elizabeth Fraser tarafından keşfedilen Tolga, “herşeyimi ona borçluyum” dediği ve on bir yıl öğrencisi olduğu bu ilk müzik hocasının üzerindeki hakkını unutmuyor.

Kraliyet Müzik Okulu’na girene kadar Elizabeth Fraser’den ders alan, on beş yaşına geldiğinde “Yılın Genç Müzisyeni” ödülüyle taçlandırılan Kaşif  “Adam Olacak Çocuk” çizgisiyle, hayat güzergahını böylece netleştirmiştir.

Royal College of Music’te gördüğü müzik eğitiminin ardından Bristol Üniversitesi’nde masterini tamamlayan Tolga Kaşif, dünya çapında organizasyonlarda da rol almaya başlar yavaş yavaş.

Türkiye’de henüz yasak olduğu için yurtdışından yayın yapan bir televizyonun sorumlusu olduğum 1993 yılında tanışma imkanım oldu Tolga Kaşif  ile.

Çalıştığım televizyon kanalına program müzikleri yapma teklifi götürdüğüm ilk buluşmamız Londra merkezinde bir otel lobisinde gerçekleşmişti. BBC’ye cıngıllar ve program müzikleri yapan bir müzisyene, “bize de müzik yapar mısın” teklifi götürmekti amacım.

Mütevazi, samimi ve yüzünde tebessümü eksilmeyen bir müzik adamı vardı karşımda; daha sonraları dostluğumuz devam etti, zaman zaman farklı yerlerde karşılaştığımızda, yeni çalışmalarını paylaştı hep benimle.

Çocukluk döneminde ayrıldığı Kıbrıs’ın ayrı bir yeri vardı şüphesiz bu başarılı müzik adamının yüreğinde ama her çalışmasında mutlaka Türkiye’de de bir şeyler yapma fikrini dillendirirdi hep.

1997 yılında Elton John, David Bowie, Brodsky ve Courtney Pine gibi müzisyenlerle birlikte, BBC televizyonu için hazırlanan “Children in Need” kampanyasında, Lou Reed’in “Perfect Day” şarkısının derlemesini yapan Tolga Kaşif, o yıllardan itibaren İngilizlerin müzik alanında aranan simaları arasında yerini aldı.

Kıbrıslı öğretmen Meral Kaşif ve mühendis Güner Kaşif’in üç oğlundan biri olan Tolga, müziğin şövalyesi sayılıyor artık.

Film müziklerinin yanısıra belgesel ve dizi filmlere yaptığı müziklerle rakipsiz bir otorite haline gelen Kaşif, gerçekleştirdiği her proje ile başarı hikayesine yeni bölümler eklemeye devam ediyor hala. .

Son olarak efsanevi müzik grubu ‘Queen’in parçalarını farklı  yorumladığı  “The Queen Symphony” albümü dünya müzik listelerinde satış rekoru kırarken, “Classical BRIT 2003 Yılın Albümü” ödülünü de aldı genç sanatçı. “The Queen Symphony” depremi unutulmadan 2010 yılının son aylarında bu defa da Genesis’in eserlerini kendi yorumu ile müzik dünyasına kazandırarak, kendisinden bir kez daha söz ettirdi. Kaşif, 11 Ekim’de Londra’nın ünlü Barbican Sanat Merkezi’nde gerçekleştirilen prömiyer ile tanıtılan “The Genesis Suite” adını verdiği albümde,  Genesis’in müziğinden hareketle kendi duygu ve düşüncesini ortaya koydu.

Ayrıca BBC yardım projesinde olduğu gibi Güney Doğu Asya’da meydana gelen Tsunami felaketinden etkilenen çocuklar için  gerçekleştirilen yardım konserinde de sosyal sorumluluğunu yerine getiren, sayılı müzisyenlerden biri olarak hatırlanacağı da kesin.

Britanya’da yetişen ve müzikte varılabilecek en üst noktaya klasik senfonik müzik ile ulaşmasına rağmen, tüm arzularının gerçekleşmediğini saklamıyor Kaşif.

Geleceğe dönük projeleri olduğunu, bundan 8 yıl once Milliyet gazetesinden Nevsal Elevli ile yaptığı söyleşide dile getirmiş, “Mevlevi müziğini seviyorum. Türk Klasik Müziği’ni de seviyorum. En büyük arzum, Klasik Türk Müziği ile Batı esintili bir eser yapmak”  demişti.

Tanıtım turu 2011 yılında da sürecek olan “The Genesis Suite” albümünün ardından, şimdi de, Türk pop müziğinin kraliçesi Sezen Aksu’yla birlikte bir çalışma yapacak Tolga Kaşif.

Müzisyen bir ailesi var Tolga Kaşif’in; asıl mesleği psikoterapi olmasına rağmen eşi Kathryn de piyano çalıyor, kızları Maya viyolin, Esma keman ve piyano, oğlu Sami ise kontrbas meraklısı.

Müzisyen babanın müzisyen çocukları ne de olsalar...

Doğrusu, dünya çapında ünlü bir müzisyeni bir yazıda anlatmanın hiç kolay olmadığını yazmaya başlayınca farkettim. 

Dinleyici olmanın ötesinde müzik bilgi ve kültürüne  yeterince sahip olmayınca, dünya çapındaki bir  müzik otoritesini anlatmak daha da zor oluyor haliyle…

Henüz 6 yaşındayken Tolga Kaşif’e aldığı piyano ile belki de bu başarıda en büyük paya sahip olan öğretmen anne Meral Kaşif, müziğe kazandırdığı “şövalyeyi” yorumlarken, “Tolga senelerdir müziğin içinde, bu kadar takdir görmesi ve bir Türk olarak başarısının dünya çapında takdir kazanması beni ayrıca mutlu ediyor ve gururlu kılıyor. Özellikle Türk ismini dünya müziğine  böylesine kazıması gerçekten gurur verici” sözleri Tolga Kaşif’i daha iyi anlatıyor.

Türk’ün “sesi”ni, ama gerçek anlamda, notalarla duyuran kaç kişi var böyle?

Tolga Kaşif gururumuz olmayı hak ediyor...