En başta İsrail uluslararası hukuka saygı duymalı!

Rum Kesimi’ne resmi ziyarette bulunan İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez “Ülkeler arasındaki ilişkiler uluslar arası hukuka dayanır. Tüm ülkeler de buna saygı duymalı” demiş.

Şimon Perez gerçekten doğru söylemiş. Hani kendisinin İsrail Cumhurbaşkanı olduğunu bilmesek, biz bile samimiyetine inanacaktık.

Filistin Sorunu söz konusu olduğunda uluslararası hukuku ayaklar altına alan ülkenin Cumhurbaşkanı, yine uluslararası hukuku istismar ederek Kıbrıslı Türklerin Avrupa Parlamentosu’ndaki sandalyelerini bile gasp eden bir ülkeyi ziyaret ederken tüm ülkelerin uluslararası hukuka saygı göstermeleri gereğini hatırlatıyor. Ne güzel!

Şimon Perez ve Dimitris Hristofyas “pişmiş kelle” gibi “sırıtarak” gazetecilere poz verirken bir yandan da İsrail ve Rum Kesimi’nin “bol gazlı” işbirliğine de değinmeyi ihmal etmemişler. Doğu Akdeniz’i “İsrail Gölü” sananlar adanın çevresinin “gazlı” olduğunu duyunca “Rum kardeşlerini çok sevdiklerini fark edivermişler”. Artık karşılıklı ziyaretler ve “müttefik biraderler” açıklamaları günlük yaşamlarının bir parçası oldu. İsrail helikopterleri Rum askeri üslerinin daimi misafiri olma yolundalar.

Rumlar hiç merak etmesin, daha düne kadar “arkanızdayız” diye “gaz” verdikleri Arap Dünyası da “gaz” ile ilgili gelişmeleri büyük bir ilgi ile izlemekte. “Sevgi” ile olmadığı kesin! Hatta daha düne kadar “Filistinliler” söz konusu olduğunda “ezdirmeyiz” edebiyatı yapmaya meraklı Rum Kesimi’nin “komünist” devlet adamları daha düne kadar “tam karşısında” oldukları İsrail ile kolkola ve “Filistinliler” artık kimin umurunda. Hristofyas’ın olmadığı kesin!

“Rumlar da gaz olduğunun” kokusunu alan İsrail şimdi Rum Kesimi’ne “gaz vermekte”. “Türkiye’ye karşı Rumlara tam destek” verdiğini sanıyor Rumlar İsrail’in. Acaba gerçekten öyle mi? Ya da yarın böyle mi kalacak? Rumlar aslında “yanlış ata oynamaktalar”. Farkına vardıklarında geç olacak.

İsrail ile imzaladıkları memorandumlara güvenerek hem AB’den (Rusya ile çok derin ilişkiler kurarak” uzaklaşıyor hem de bu coğrafyadaki İslam Dünyası’nın kendilerini kaygıyla izlemesine neden oluyorlar.

Türkiye’nin kararlı ilerlemesi sürüyor. TC Başbakanı Recep Tayip Erdoğan’ın son Berlin Konuşması bunun en açık kanıtı. KKTC aynı şekilde en son BM tarafından da tasdik olduğu gibi doğru stratejiyi başarıyla uyguluyor.

Rumlar da bu dünyanın “en yalnız ülkesi” ile flört ederken iyice “ıssızlaşmaya” doğru gitmekteler. En geç 30 Mayıs 2012’de tüm dünya bunu fark edecek.