Daha geçen gün oldu.

Doktor, gazeteci Elif Ilgaz, Mecidiyeköyde Trump Towerskafesinde arkadaşlarıyla otururken şiddete maruz kaldı.

Ilgazın bulunduğu kafede yiyip içen insanlara ellerinde kaldırım taşlarıyla hücum eden saldırganlar; Yezidin torunları, oruç tutsanıza be! Oruç tutun ananızın…” diyerek ağza alınmayacak derecede çirkin, aşağılık küfürlerle dehşet saçtı.

Sözlü şiddet beraberinde kaldırımdan sökülen taşlarlafiziki şiddet tehdidine dönüştü.

Olay, göz önünde, gündüz İstanbulun orta yerinde yaşandı

Ne var ki Ilgazın yaşananları Twitterla basına yansıtmasının ardından malum çevreler hemen, Türkiyede asla böyle şeyler olmazmışçasına Üç-beş çapulcunun işi!”, “provokasyon”, “asparagasmazeretleri ile savunmaya geçtiler

Bu Talibanlığınhaftası dolmadan, ramazan davulcusuyla tartışan Alevi aileye Malatyada yapılan linç girişiminin haberleri geldi

‘Provakatörler işbaşında!’

Yaz günü kapı pencere açık yatan Alevi ailenin evinin önünde davul çalmakta ısrar eden ramazan davulcusu kendisine yapılan uyarıya rağmen sesi kesmeyince, tartışma büyümüş, civardan toplananlar Alevi ailenin evini İstiklal Marşı ve tekbir sesleriyle basarak taşlamış,Madımak gibi sizi yakarız!tehditleri savurmuş, evin ahırını yakmıştı

TVler gösterdi, sosyal medya olayın yankılarıyla doldu taştı

Ancak linç girişiminesahne olan AKPli Sürgü Belediyesi başta olmak üzere, Bu provokasyondur!”, “Bizim dini bütün insanlarımız böyle şey yapmazkıvamında yapılan yorumların sonu gelmedi.

TC Sürgü Belediye Başkanlığı resmi internet sitesini açın, bakın

Kırmızı fonla son dakikadiyerek bildirilen haberin altında; Sürgü kasabamızda provakatörler işbaşındaibaresini göreceksiniz. Aynen bu imlayla yazılmış:Provakatörler!

Tıkladığınızda karşınıza;Sürgü kasabasında provokatörler Alevi - Sünni çatışması çıkarmaya çalıştıhaberi çıkıyor….

Kör kör parmağım gözüne...

Nerede ne zaman baş yaran, göz çıkaran bir Talibanlıkyapılsa, basmakalıp tek bir açıklama öne sürülüyor: Provokatör işi!

Topkapı Sarayında İdil Biret konserine tekbirle içki baskını yapılıyor, provokatör!deniyor.

İstanbul Tophanedesanat galerisi baskınıdüzenleniyor; provokatörlerden dem vuruluyor.

Bunların içimizdeki Talibanlar olabileceğineihtimal verilmiyor ve bu yüzleşme hiçbir zaman yapılmıyor.

Üç yıl önce hatırlarsınız, Yılmaz Esmer ibretlik bir Radikalizm ve Aşırıcılıkaraştırması yapmıştı.

Esmerin araştırmasına göre; içki içene”, “oruç tutmayana”, “dine inanmayanabu ülkede yaşam hakkı tanınmıyordu.

Araştırmaya katılanlar, sevmedikleri siyasi parti / görüş üyesi olanları(yüzde 42), nikâhsız yaşayanları (yüzde 67), dinsizleri (yüzde 65) veto ediyor; etraflarında başka kökenden insan (yüzde 32) görmek istemiyorlardı.

Yılmaz Esmer, gene geçen yıl bu dönem, bu defa Türkiye Değerler Araştırmasıçalışmasını yayımladı

O araştırmada da -Radikalizm ve Aşırıcılıkaraştırmasında olduğu gibi- nüfusun yüzde 64ü Tanrıya inanmayanı(ki yalan yanlışTanrıya inanmadığı varsayılanlarınıda bunun içine koyabilirsiniz!) komşu istemediğini; farklılığın hiçbir türü ve şekline tahammül göstermediğini ortaya koydu.

Yüzde 63, ayrıca, Parlamento ve seçimlerle uğraşmak zorunda kalmayan güçlü bir lidere sahip olmanıniyi bir şey olduğunu savunuyordu.

Çıkan resim; tek tip toplumve güçlü liderözlemiyle yanıp tutuşan bir halkı betimliyordu.

Tüm bu araştırmalar, son yıllarda bu profilin sürekli beslenerek barizleştiğini ortaya koyuyor.

Kutuplaşma ile hoşgörüsüzlük besleniyor

Ötekine gösterilen toleranssızlık ve empati yoksunlukları törpülenip yumuşatılacağına; kutuplaşma ile birlikte aksine toplumda köpürtülerek bileniyor

Çoğunluk desteğini arkasına alan güçlü lider”, ana muhalefet partisi liderini aleni olarak seçim meydanlarında mezhepçilik yaparak aşağılıyor.O Alevidir!diye açıktan yuhalatıyor. Tahammülsüzlüğün zaten tavan yaptığı bir toplumda, mevcut tahammülsüzlükleri gözler önünde kaşıyor.

Hal böyle olunca Malatyada yaşananları; provokasyon”, “münferit olaykontenjanından geçiştirmek mümkün değil.

Bu Talibanlığımızıtedavi etmek için ne/neler yapabilirizüzerinde önemle durup düşünmemiz lazım.

Muhalefet partileriyle

Sivil toplumu

Medyası

Hukukçuları

Hatta olayın vahametinin ayırdına varan din adamları ile konunun üzerine gitmek gerekir.

Müslümanlığın hoşgörü diniolduğunu söyleyen din âlimleri ramazan ayında Kulak damlası oruç bozar mı?” kabili incir çekirdeğini doldurmayan sorularla uğraşacaklarına neden hoşgörü erdeminin özüyle -misal!- hiç meşgul olmazlar?

Neden ibadette dayatmacılığı dışlayan derin hoşgörümesajları vermezler?

Şimdi bunun tam zamanı değil mi?

Hoşgörünün içi şimdi doldurulmayacaksa ne zaman doldurulacaktır?

(Cumhuriyet gazetesinden alınmıştır)