Eylül rüzgarı son hafta sert esti ..Arda arda çok değerli isimleri kaybettik.Tuncel Kurtiz ve Suna Atun’ un vefat haberlerini İstanbul’da aldım…Değerli dostum Prof.Dr.Ata Atun’a attığım mesaj “şoktayım “ diye başlıyordu.Sonra onun mesajı geldi..Acı, hüzün ve tevekkül dolu…Gazeteci –Yazar dostum Arslan Mengüç’ü ise aradım hem başsağlığı diledim hem de Tuncel Kurtiz’ le olan dostluğunu ve o unutulmaz filmlerinden Stockholm ‘de “Otobüs”ü nasıl çektiklerini yazmasını rica ettim gazetesi Vatan da özellikle gençler için… Sonra “Çılgın Türk “,”Mustafa Kemal’ in Askeri Turgut Özakman hocanın haberi geldi…En son “Çılgın Türkler Kıbrıs” ı yazdığı sırada konuşmuştuk.Benim özellikle 20 temmuz 1974 çıkarmasını anlatan “Şafak Vakti Kıbrıs”tan alıntılar yaptığını anlatmıştı.”Kıbrıs ı da yazmak boynuma borçtu “demişti.Eksikler olabileceğini, onlarca kitaptan faydalandığını, konuyla ilgili 83 kitabı satır, satır okuduğunu söylemişti. 
Son mesajı ise sevgili Ahmet Sanver ‘e göndermişti…İmzalı TMT anılarını içeren kitaplarını aldığını teşekkür ettiğini belirtiyordu. 

Sonra da Esat Faik Muhtaroğlu hocayı toprağa verdik Lapta da…Oysa “Atatürk Kıbrıs’ta “adlı eseri hala çalışma masamda duruyor..10 kasıma rastlayan haftada ADA TV deki on beş yıldır devam eden “Mesut Günsev ve Konukları “programımda hoca ile bir sohbeti planlıyordum…Kitabını 28 .11.2012 de imzalamış..Ve ben geç kalmıştım… 


Hepsi “baki kalan bu kubbede hoş bir sada “bırakarak ayrıldılar aramızdan.Hepsinin yaşayacak eserleri ,kitapları kaldı.Söyledikleri ile beraber onlar güzel beyaz atlara binerek göklereyükseldiler..uçtular…ama “yazı” ları baki kaldı. 

Her ölüm erkendir. Rahmetli annem hep “Allah sıralı ölüm versin “ derdi. 

Sevgili Suna Atun ‘un kaybını hem yaşça akranım,hem de aile olarak yakın dostum olduğundan,bir çok yeni kitabın hayata geçiriliş ve tanıtım heyecanını paylaştığımızdan şokunu zor atlattım..Yurt dışanda olduğumdan cenazesine de yetişip son görevimi yapamadım…Ama Magosa aşığı bu güzel insan hemşehrileri,adanın her yanından gelen sevenleri …onu yayınladığı eserlerde yaşattığı, her taşı ayrı tarih olan Magusa da son yolculuğunda yalnız bırakmadılar… 

Sonra Gazeteci-Yazar dostum Ahmet Tolgay Kıbrıs Gazetesindeki o çok okunan köşesinde güzel bir yazı kaleme aldı..Ertesi gün de hemşehrisi Eşref Çetinel hocam Halkın Sesi’ndeki köşesinde andı bu güzel insanı..Meğer yeni bir kitabın kaybettiklerimizin ardından yazdıklarını kitaplaştırmasını istemiş Suna Atun hocamızdam..Onun üstünde çalışıyormuş…Bu ve diğerleri SAMTAY Vakfında hayat bulmaya devam etmeli…Ata Atun Hocam Sunat Atun kardeşim ve Araştırmacı- Yazar Bülent Fevzioğlu bu bayrağın taşınmasına öncülük etmeye devam edeceklerdir…İnanıyorum.. 

Şimdi Ahmet Tolgay’ın satırları ile tarihe not düşelim : 


“Geçen haftanın sonunda aşırı oldu kayıplarımız. Kayan yıldızlar nedeniyle kültürün ve sanatın kubbesi loşlaştı… Tuncel Kurtiz (77), Turgut Özakman (83) , Suna Atun (64) Esat Faik Muhtaroğlu(85)kayan yıldızlardı. Cumartesi öğleye doğru Gazimağusa’dan gelen o şok edici haberle sarsıldık. Eşi Prof. Dr. Ata Atun’la birlikte, “Suna ve Ata Atun Mağusa Kültürünü Araştırma ve Yazın Vakfı” (SAMTAY)'nın kurucusu, değerli araştırmacı - yazar, akademisyen Mağusa ve Kıbrıs sevdalısı arkadaşımız, eşsiz insan Suna Atun Hanımefendi, uzun süredir direndiği kansere maalesef en sonunda, yenik düştü. İçimizi acıyla yakan kara haber buydu… 

Yeri asla doldurulamayacak aydın ve yaratıcı, bir o kadar da içten ve mütevazı bir yeteneğimizi daha, en verimli çağında ve hep akıllarımızda kalacak olan, soylu kibarlığı ve güleç yüzüyle genç yaşında kansere teslim ettik. . O maddeten aramızdan ayrılmış olsa da, hiç kuşku yoktur ki, gecesini gündüzüne katarak ürettiği eserleri, SAMTAY çatısı altında oluşturduğu paha biçilmez arşiv ve kültür - sanat - araştırma bağlamında açtığı yollar, hep var olacak ve onu sonsuza dek sönmez bir ışık gibi yaşatacaktır. 

SAMTAY anıtının yaratıcısı olmasının yanı sıra, “Kıbrıs - Balkanlar – Avrasya Türk Edebiyatları” (KIBATEK) hareketinin faal bir üyesiydi… KIBATEK yayını olarak basılmış kitapları ve araştırmaları da vardı. KIBATEK’in düzenlediği edebiyat etkinliklerinin içte ve dışta vazgeçilmez katılımcısıydı. 


Amansız kanser ona şans tanımış olsaydı, toplumsal belleğe sunacağı daha nice eser tasarlamaktaydı. Karşılaştığımızda, uzun telefon sohbetlerinde hep bunları konuşur ve paylaşırdık. Eşi Ata Atun’la etkinlikler için; ya da yalnız olarak Lefkoşa’ya geldiğinde mutlaka arar ve kültür – sanat – araştırmalar – projeler SAMTAY’ın çalışmaları ve açılımları üzerinde konuşmalar yapardık. İlgisini çeken bir yazım, ya da yeni yayımlanmış bir kitabım kutlamalarını ve görüşlerini sunması için hep vesile olurdu. 

Hastalığının ilerlemesinden sonra ne yazık ki artık karşılaşamadık… Beni zenginleştiren, duygulandıran ve motive eden o konuşmaları yapamadık. Birkaç buluşmamız da öğretim görevlisi olduğu Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde gerçekleşmiş ve o akademik ortamda konuşmuştuk. Ata Bey’e kimi zaman onu sorduğumda “torunlarla da meşgul” derdi. Telefonla son aradığında evde yoktum. Eşimle sohbetinde “bir gün evinize ziyarete geleceğim” demiş. O gün hiç gelmedi, onu evimizde ağırlayamadık... Kısmet değilmiş. 

Suna Hanımefendi’nin ölüm haberini aldığımda, bana güzel satırların eşliğinde imzalayarak ilettiği kitaplarını ve SAMTAY’ın 10’ncu kuruluş yıldönümü dolayısıyla 2010’da düzenlenen törende adıma Vakfın Başkanı olarak verdiği plaketi masamın üzerine koydum... Gözlerim yaşlı, yüreğim buruk onu andım. O aynı zamanda vefa dolu bir yüreğe sahipti. İmzasını taşıyan plakette şu satırlar var: “Kültür çalışmalarımıza göstermiş olduğunuz ilgi ve duyarlılık için teşekkür ederiz.” 

SAMTAY şu anda 13 yaşında ve öksüz kaldı. Değerli eşi Ata Atun’un ve oğlu Sunat Atun’un bu önemli ve toplumsal vakfı yaşatıp geliştireceklerinden ve güvenilir ellere emanet edeceklerinden hiç kuşkum yoktur. 
Değerli birisiyle tanışık olmak, onunla anlaşabilmek, diyalog kurabilmek gittikçe yalnızlaştığımız bu toplumda çok önemlidir. Böyle bir dostu kaybettiğinizde, içinizin derinden acıdığını, sizden bir şeyler koptuğunu ve azaldığınızı duyumsarsınız. 
Suna Atun, onu çok seven ve sayan dostlarına işte bu duyguyu yaşattı çok erken sayılan hazin gidişiyle… Işıklar içinde yatmasını dilerim… Dostlarım Ata Atun’la Sunat Atun’a, tüm Atun Ailesi’ne ve onu sevenlere başsağlığı ve sabırlar dilerim.” 
Güzel insanlar Suna Atun ‘un anısında sizleri de bir kez daha andık… 

Galiba gene en güzelini gene Tolgay söyledi:”Kayan yıldızlar nedeniyle kültürün ve sanatın kubbesi loşlaştı…” Ama onlar ışıklar içinde uyusunlar….