Bir Londra ziyaretinde kendisini Faraday Yasaları’ndan hatırlamakta zorlanmayacağınız Michael Faraday’ın sokağa, caddeye verilmiş adı veya dikilmiş heykeli ile karşılaşabilirsiniz. Bir süre yaşadığı ve çalıştığı evi de Londra’da 48 Blandford Caddesi’nde, English Heritage tarafından konulan mavi plaka ile korunmaktadır.

Kendisi olmasaydı veya buluşlarını yapmasaydı belki daha uzun süre insanoğlu hız denilince kendi hızı ile beygir hızını anlıyor olurdu ve dünyamız bugünkü haline gelmeyebilirdi.

Faraday elektromanyetik alanındaki keşfinin yanında elektrik sayacının üretimine imkan veren buluşlar yapar, elektrik için kuvvet tanımını yaparak B Franklin’in önüne geçer, ilk paslanmaz çeliği üretir ve dinamoyu icat eder.

Babası demirci ustası ve annesi hizmetçi olan Faraday fakirlikten nerdeyse hiç okula gidemez, yanında çalıştığı ciltçiye gelen kitaplarla daha ziyade de Encyclopedia Britannica’nın elektrik maddesine ilgi duyar! Gündüz ciltler ve gece de ciltlediklerini okur.

Ciltçiye gelen bir müşterinin kendisine verdiği biletle Londra Kraliyet Enstitüsü’ndeki bilim seminerine gider. Dönemin kıymetli bilim adamının seminerini dinler, konuşmasını not eder, ardından ciltler ve kendisine göndererek asistanı olmayı ister. Böylece Faraday bilimsel gelişmeleri takip eden, yapan, tekelinde bulunduran ve bugün de aynı amacı sürdüren Kraliyet Enstitüsü’ne asistan olarak girer, başkanı olarak çıkar. Hatta daha sonraki yöneticilik tekliflerini geri çevirir. Bugün Noel Bayramı’nda derslerini verdiği amfi hala aynı orijinalliği ile meraklılarını kabul eder. Müzeyi ve bizatihi kendisi tarafından kullanılan objeleri görmeyi de ihmal etmemek gerekir. Ayrıca eğer Thames Nehri kenarında yürüyüşe çıkarsanız güneşli bir günde geçeceğiniz parklardaki sıra sıra heykellerden birisi Faraday’ındır.

O kadar kıymetli ve çığır açan buluşlar yapar ki anot, katot, iyon, elektrot ve hatta bilim adamı anlamına gelen ‘science’ sözcüğü de o ve çalışma arkadaşları tarafından ve onlar için kullanılır ilk defa. Düzgün bir eğitim almadığı için buluşunu açıklamak ve kanıtlamak için gereken matematik denklemini oluşturamaz ve matematikçi arkadaşı imdadına yetişir. Ne hoş bir dayanışma!

Para kazanma amacında olmayan Faraday kendisine yapılan her türlü teklifi reddeder. Dönemin başbakanı William Gladstone kendisine dinamonun ne iş gördüğünü sorduğunda ''Bilmiyorum, ama hükümetinizin bir gün ondan vergi alacak” dediği söylenir.

Kendi çocuğu olmayan Faraday çocuklara olan sevgi ve ilgisini kendi yeğenleri, çocuk ve gençlere buluşları ve deneyleriyle ilgili bilgiler ve dersler vererek giderir. Bugün hala Londra Kraliyet Enstitüsü’nde devam eden Noel derslerini okul yaşındaki çocuklara sevdirmek amacıyla Faraday başlatmıştır.

Sağlığı ve zihni zayıflayan Faraday, Kraliçe Victoria’nın kendisine vermek istediği “Sir” unvanını sıradanlığına zarar verir diye kabul etmez lakin Kraliçe’nin ısrarları üzerine Hampton Sarayı bünyesinde bahşedilen evi kabul eder ve 1867 yılında, 25 Ağustos günü hayata veda edene kadar da orda yaşar. Yaşamında kendisine İngiliz kral ve kraliçelerin ve Isaac Newton gibi bir takım mühim şahsiyetlerin istirahatgahı olan Westminster Manastırı’na defnedilme teklif edilse de eşi Sarah ile mütevazı bir ağaç altını tercih ettiği bilinir. Bugün Londra’nın en tarihi, en estetik, en çok ünlü şahısların istirahatgahı olan Highgate Mezarlığı’ndadır. Adı başka yerlerde ve yaşadığı evde ve sokakta yaşar. Bir de 1991-2001 yılı arasında 20 İngiliz kağıt parasının arka yüzünü süsler kendileri.