2002-2004 arasında TSK'nın zirvesinde yaşanan değişim, darbeyi kimin isteyip kimin engellediğine dair güçlü ipuçları sunuyor

Balyoz davası bitti ama tartışmalar dallanıp budaklandı. Bunlardan biri de “Balyoz Darbe Planı’nın gerçekleşmesini kim engelledi” tartışması. Akşam Genel Yayın Yönetmeni İsmail Küçükkaya’nın NTV’deki “Dönemin Genelkurmay Başkanı Hilmi Özkök engellemiştir” yorumunu beğenmeyip, “İddianameye göre darbeyi önleyen kişi, Aytaç Yalman’dır” denilmesini isteyen 2003’ün Kara Kuvvetleri Komutanı Yalman ile Özkök arasındaki gerilim yeni değil. Ağustos 2002’de emekli olması beklenen Yalman’ın, Hüseyin Kıvrıkoğlu’nun desteği ile Edip Başer’i saf dışı bıraktırması Özkök’ü yeterince zora sokmuştu. Özden Örnek günlükleri de Yalman’ın 2003 YAŞ toplantısında Çetin Doğan’a karşı Özkök’ün yanında durduğunu, ancak sonraki bir yıl boyunca AK Parti’den rahatsız generallerle birlikte yaptıkları nedeniyle Özkök’ün hayli başını ağrıttığını gösteriyor.

1999’da, 28 Şubat sürecinin aktörlerinden Çevik Bir, Doğu Aktulga gibi komutanlar emekli olmuş, Çetin Doğan, Tuncer Kılınç gibi isimler orgeneralliğe terfi etmişti. 1998’de Genelkurmay Başkanı olan Hüseyin Kıvrıkoğlu 2002’de görevini Özkök’e devretmişti. Görev değişikliğinin yaşandığı Ağustos 2002’deki YAŞ toplantısında en dikkat çekici olay KKK’ya getirileceği tebliğ edilen 1. Ordu Komutanı Edip Başer’in emekliye sevk edilmesiydi. Aynı şekilde Yalman’ın bulunduğu Jandarma Genel Komutanlığı koltuğundaki bir generalin KKK’ya getirilmesi de 1975’ten beri ilk kez oldu. Bu sürprizler, Özkök’ün 4 yıllık görev süresi boyunca şahin isimlerle çalışacağının ilk sinyalleriydi.

Yalman’la işbirliği
YAŞ sonrasında AK Parti’nin seçimlerden galip çıkacağının netleşmesi ve 3 Kasım 2002’de yapılan seçimlerden tek başına hükümet kuracak şekilde çıkması, komuta kademesini hareketlendirdi. Balyoz davasına konu olan Plan Semineri, Özkök’ün Genelkurmay Başkanı olmasından 6-7 ay sonra gerçekleştirilmişti. Özkök, söz konusu seminerde sınırın aşıldığını Yalman’a ilettiğini ve incelenmesini istediğini Balyoz davası tartışmaları sırasında açıkladı. Yalman’ın da aldığı emir doğrultusunda o dönem devreye girip müdahale ettiği de 2003 yılı ağustos ayında yapılan YAŞ toplantısının sonunda ortaya çıktı. Örnek’in günlüklerinde, Özkök ile Yalman’ın Doğan ekibiyle karşı karşıya geldiği Yalman’ın sözleriyle anlatılıyor. Örnek, Yalman’ın Özkök’le diyaloğuna ilişkin sözlerini şöyle aktarıyor: “(Yalman:) Size (Özkök’e) söylemek istemezdim ama geçen yıl size en fazla desteği kim verdi? Şöyle bir düşünün.

(Özkök:)- Tabii ki sen verdin ve sana çok müteşekkirim.

(Yalman:)- O halde nasıl olur da böyle birşeyi bizim hakkımızda düşünebilirsiniz?

(Yalman devam ediyor) Son sözleri söylememin gayesi geçen yıl eğer ben ona karşı Çetin Doğan ile birlikte olsaydım onu paramparça edeceklerdi.”

Yalman, Küçükkaya’ya “Hilmi Paşa’nın kaç tane tankı tüfeği vardı ki” diyerek Özkök’ün darbe önleyebilecek bir konumda olmadığını ima ediyor ama Örnek’in günlükleri Özkök’ün Yalman ve diğer komutanların muhtıra isteklerine geçit vermediğini gösteriyor. 3 Aralık 2003’teki YAŞ hazırlık toplantısıyla ilgili notlarını günlüğüne aktaran Örnek, Yalman’ın ve Özkök’ün sözlerini şöyle anlatıyor:

Aytaç Yalman: ... siz de benim kadar sorumlusunuz. Buradaki diğer arkadaşların sorumluluğu bizden sonra gelir. Zamanı boşuna geçirdik. Benim önerim hemen ve gecikmesiz eylem planına başlamak. Seçimden önce muhtıra vermeliyiz.

Hilmi Özkök: Teşekkür ederim, herkesin aynı fikirde olması güzel. Ben yüzde sekseni ile aynı fikirdeyim. Ama katılmadığım noktalar var. Açık konuştuğunuz için hepinize teşekkür ederim. Muhtıra vermeye niyetim yok. Bu hükümet gitmelidir. Demokratik yollardan bu işi halledeceğiz. Yapabileceğimiz birçok şeyin olduğuna da inanıyorum.

Özkök, Ergenekon davasında verdiği ifadede “2003’te kuvvet komutanlarıyla yaptığım toplantıda muhtıra sözü geçmişti” dedi. Özkök, daha sonra ‘muhtıra’ sözcüğünü Yalman’ın kullandığını açıklamıştı. Özetle, ortaya çıkan bilgi ve belgelerle, 2002-2004 arası TSK’nın zirvesinde yaşanan değişimlere detaylı bakmak, ‘darbeyi kim istedi, kim engelledi’ sorusuna yanıt vermeyi kolaylaştırabilir.

(Radikal gazetesinden alınmıştır)