Vatan gazetesinin dünkü manşetinde dikkat çekici bir haber vardı:

“Savcılık ve Emniyet’ten gelen yeni belgeleri inceleyen TFF Etik Kurulu, F.Bahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın sportif açıdan şike suçuna karışmadığına karar verdi. Eğer rapor bu şekilde çıkarsa Aziz Yıldırım hiç sportif ceza almayacak.”

Her sıradan normal ülkede yani hukuk sistemi doğru çalışan bir ülkede deprem yaratması beklenen bir haber bu aslında…

Çünkü Türkiye Cumhuriyeti’nin polisleri yedi ay boyunca yaptıkları dinlemeler ve fiziki takipler sonucunda Aziz Yıldırım’ı şike yapmak için kurulan 35 kişilik çetenin lideri ilan etti.

Başkalarına ait olduğu sonradan anlaşılan silahlar sanki Aziz Yıldırım’ınmış gibi teşhir edildi.

Türkiye Cumhuriyeti’nin savcıları, polisin ulaştığı delilleri tatmin edici bularak 412 sayfalık bir iddianame hazırladı ve sonuç olarak Aziz Yıldırım 3 Temmuz’dan beri Metris Cezaevi’nde yatıyor.

Başka hiçbir bilgiye ihtiyaç duymadan ya da bu konuyu daha önce hiç duymamış bir insanın bile soracağı tek bir soru var bu olanlar üzerine: ‘Aziz Yıldırım suçluysa neden etik kurulu böyle kuşku uyandırıcı bir karar alıyor yok eğer Aziz Yıldırım suçsuzsa neden 10 aya yakındır hapiste yatıyor?’

***


Aziz Yıldırım, haklı olduğu yanları sürekli bağırarak söylediği ve haksız olduğu yanları ise sadece başkalarını suçlayıp saldırarak dile getirdiği için bende hep tuhaf bir duygu uyandırdı.

Takımı 5 dalda şampiyon olduktan, kendisi başarının en üst seviyesinde iken, üstelik yeni evlendiği eşiyle balayına gitmeden bir gün önce tutuklandı Aziz Yıldırım..

Dolayısıyla Etik Kurulu raporu, VATAN’da yazdığı gibi çıkarsa boşu boşuna 10 aydır hapiste yatıyor.

İnsan bu tuhaflığı içine sindirmekte zorlanıyor.

Kendimi onun yerine koyuyorum. Sadece hissettiğim şey öfke olurdu doğrusu…

***


Bu vicdanen hepimizin hissetmesi gereken bir haksızlık…

Bu ülkenin “gizli” ve “açık güçleri” bizimle dalga geçiyor herhalde...

- Bu süreçte TFF’nin eski başkanı Mahmut Özgener kamuoyunda lince uğradı.

- Şu anda TFF’nin birinci başkan vekili olan Ufuk Özertem Bodrum’da tatil yaparken gözaltına alındı ve şort-terlik Emniyet’e getirildi, medyaya sergilenerek hem de...

- Aziz Yıldırım’ın hapse girerken çektirdiği fotoğraf sanki bir sabıka kaydıymış gibi hoyratça manşetlerde yer aldı.

- Bütün kulüplerin ittifakı ile TFF Başkanı seçilen Mehmet Ali Aydınlar, savcı ve Emniyet’in bilgilerine güvendiği için “Durum vahim“ dedi, F.Bahçe’yi Şampiyonlar Ligi’ne göndermedi.

- F.Bahçe bütün sezonu başının üstünde Demokles’in kılıcıyla buhran içinde geçirdi.

- G.Saray aslında şampiyon bitirdiği sezonda play-off oynamak zorunda kaldı; üstelik şampiyonluğu kaybetme riski de ciddi biçimde var.

Bu kadar olay oldu, bu kadar gündem meşgul edildi, bu kadar insan birbirine girdi.

Ve şimdi sonuç:

“Aziz Yıldırım’a ve F.Bahçe’ye hiç ceza yok.”

Gerçekten suçsuzlarsa tabii ki ceza almasınlar…

Hatta ellerinde hiçbir somut delil yokken bu işleri bu noktaya getiren adli mercilerden hesap sorulsun.

Ama hepimizi aptal yerine koyan bir oyun oynanıyorsa bu da açığa çıkarılsın.

***

Ülkenin polisinin ve savcılarının on aydır içerde tuttuğu bir kulüp başkanının ceza almaması için aynı ülkenin Başbakan’ı Recep Tayyip Erdoğan olağanüstü bir çaba harcıyor.

UEFA Başkanı Michel Platini ile bizzat görüşüyor.

F.Bahçeli yöneticileri sürekli makamında kabul ediyor, şikayetlerine kulak veriyor. Hatta en son kabulü 3-4 gün önce gerçekleşti ve herkes biliyor ki, F.Bahçe’nin meşhur CAS davasının geri çekilmesinde başrol oynayan bizzat Başbakan’ın kendisi.

F.Bahçe CAS davasını çekerse UEFA Türkiye’ye ceza vermeme konusunda daha ılımlı davranacak, TFF şike konusunda hiçbir kulübe ceza vermeyecek ve onca tapenin, para makbuzunun, ifadenin, celsenin, savunmanın üzerine Türk futbol dünyası hiçbir şey olmamış gibi, pür-i pak yoluna devam edecek.

Peki, Aziz Yıldırım çete lideri değil ise, F.Bahçe’nin şampiyonluğunda şike lekesi yok ise, para alışverişini sağlayan mafyalar gökten zembille indiyse ne yaşandı on aydır...

Benim gördüğüm şu:

Savcılık ve Emniyet şike davası açılana kadar kamuoyuna sızdırdıkları bilgi, belge ve körükledikleri dedikodularla kamuoyu nezdinde F.Bahçe Kulübü ile başkanını suçlu ilan ettiler.

Ancak, Türkiye Futbol Federasyonu “Hayır” dedi: “Sizin suç diye nitelediğiniz şeyler bizim için gayet normal şeyler. Bu dosyada suç yok.”

***

Bu karmakarışık durumda kim ortada duran şu soruya cevap verecek:

Yıldırım suçluysa neden Etik Kurulu böyle bir rapor hazırlıyor, suçsuzsa neden hapiste tutuluyor?

Devletin çeşitli birimleri bu konuda öylesine çelişkili işler yapıyorlar ki kim haklı olursa olsun sonuçta vicdan ve adalet mutlaka yara alıyor.

(Vatan gazetesinden alınmıştır)