Bazen dünyayı adı bir türlü aklıma gelmeyen bir şeylere benzetirim.

Bir kere daha izleyince hah dedim işte şimdi  buldum!
Dünya,"Avatar" filmine benziyor.

Hani  hep bir çıkar uğruna talan edilen yaşam alanları, acı çeken insanlar, telef edilen hayvanlar...
Yani kısaca "doğa katliamı"...

Filmde, Pandora gezegeninde yaşayan Na'vilerin nasıl yok edilmeye çalışıldığı anlatılıyor.

Güya bilim-kurgu ama mavi insanlar ve devası uçan kuşların dışında yaşanılanlar bence gerçeğin ta kendisi...

Hepimiz biliyoruz ki, kısa bir zaman öncesine kadar lüks tuvaletlerin dışında, Türkiye'de umuma açık parkların, kampların tuvaletlerinde, tuvalet kağıdı veya el kurulamak için kağıt havlular bulunmazdı.
Son zamanlar da ise oldukça arttı, artmaz olaydı!

Bulunduğum yere yakın kampların tuvaletletlerine ne zaman gitsem insanları izliyorum.
Tabii izliyorum derken, el kurulamak için bulunan kağıt havluları nasıl kullandıklarından bahsediyorum.
Kadın elini mi kuruluyor yoksa duş sonrası bütün vücudunu mu kurulamaya hazırlanıyor anlamak mümkün değil!

Tam bir görmemişlik, tam bir hainlik...

Yani ağaç ve doğa düşmanlığı sadece onları kesmekle olmuyor, birde bu asalaklar var ki düşman başına!
Hani bir atasözü var; " Arap yağı bol bulunca..." ile başlar, işte aynen o hesap.

Birde evine toz gelmesin diye artezyen suyu sağolsun, sabahtan akşama kadar bütün yaz sokakları sulayanlar var.
Acaba kullandığı şehir suyu olsa bir damla suyu sokağa akıtır mı?
Aylarca yağmur yağmayan ege kıyılarında bir gün artezyen suyununda biteceği kimsenin aklına gelmiyor, gelse de umrunda değil çünkü onların önemsediği sadece ceplerinden çıkan para.

Bu olaylardan hala etkileniyor olmama  şaşırmıyor değilim aslında baksana  Türkiye'nin her köşesi  kesilen ağaçlar, yok edilen ormanlarla dolu...

İşte durumumuz; yazımın  başında bahsettiğim  "Avatar" filminin ta kendisi, ama en ucuz yolla çekilmiş en basit haliyle!