Kavga kızgınlaştıkça kavganın tarafları kendi iktidarlarının kodlarını da alenileştiriyor.

AKP ve cemaat arasındaki kavga kısa sürede biteceğe benzemiyor. Muhafazakâr camiada tarafların belirlendiği bir dönemdeyiz. Bu kavgadan memnun olmayanlar ya da her iki kampla ilişkisi olup beynamaz kalma ihtimalinden çekinenler ise itidal çağrılarında bulunuyor.
Bir taraf özel yetkili mahkemelerin gücü sınırlanırsa düşmanlarınız tekrar güçlenip sizi alaşağı eder diyerek hükümete gözdağı veriyor. Hükümet çevreleri ise yargının yürütmeye karışmasından yakınıyor. Başbakan hiçbir tereddüde yer vermeyecek şekilde bu konudaki düşüncesini şöyle açıkladı malum:
“Demek ki bu madde haddinden fazla bir yetki alanı doğuruyor ve adeta ‘Biz devlet içinde devletiz’ havasına bu işi sokuyor. Ve ‘Ben devlet içinde ayrı bir gücüm, devletim. Ben Cumhurbaşkanı’na varıncaya kadar hepsini istediğim anda buraya çağırırım...’ Bu da var ha!” 

Devlet içinde devlet

AKP’li ya da cemaatten olmayanlar açısından ilginç bir kavga. Ancak karşımızda “Yiyin birbirinizi” diyerek bir köşeye çekilip izlenecek bir müsabaka yok.
Özel yetkili mahkemelerin de, Terörle Mücadele Kanunu’nun da, Başbakan’ın belirttiği ‘devlet içinde devlet’ havasının da demokrasi için çok büyük bir tehdit olduğu ortada. Senelerdir tutuklu yargılanan, delilsiz mahkûm olan ya da orantısız cezalarla sindirilmeye çalışılan insanlarla bir demokrasi yürütülemez.
Diğer taraftan Erdoğan, hayata geçirmeyi planladığı yargı reformunu sadece yargının hükümeti denetlemesini engellemek için kullanacaksa orada da bir sorun var demek. Amaç demokrasinin işlemesi, insan haklarının korunması ya da hukuk devletinin tesisi değil de kontrolsüz ve sınırsız bir iktidar gücü elde etmek ise bu arzuyla da bir demokrasi yürütülemez.
Seçimlerden önce AKP’nin seçim beyannamesinde hiç bahsetmediği konuları tartışıyoruz. AKP, seçimden önce ne eğitim reformundan bahsetmişti ne de kürtajdan. Özel yetkili mahkemeler de seçim beyannamesinde bahsedilen bir husus değildi.
Seçim öncesi vaatlerden farklı bir icraat söz konusu. 

Yeni güç tasfiyesi

Askeriyenin ve yargının üzerinde kurduğu baskıdan büyük ölçüde kurtulan AKP, cemaatin emniyet ve yargı eliyle elde ettiği gücü de tasfiye etmek amacında. Beklenmedik gelişmeler olmazsa da bu tasfiyeyi gerçekleştirecek kudret ve imkâna sahip.
Özel yetkili mahkemelerin yetkilerinin sınırlandırılması ve hatta tamamen kaldırılması şart. Polis fezlekelerinin virgülüne dokunulmadan iddianameye, iddianamelerin de neredeyse mahkeme kararına dönüştüğü bir yargılama elbette bırakalım adil yargılamayı, yargılama dahi değildir.
Fakat AKP’nin amacının kökleşmiş özel yetkili mahkemeler sorununu çözmek mi yoksa iktidarını pekiştirirken kendine ayakbağı olmaya başlayan cemaat safrasını atarak başkanlık balonuna irtifa kazandırmak mı olduğunu sorgulamak gerek.
Kavga kızgınlaştıkça kavganın tarafları kendi iktidarlarının kodlarını da alenileştiriyor. Bu çatışmadan doğan çatlağı gerçekten adil yargılanma hakkının korunması ve esaslı bir yargı reformunun hayata geçirilmesi için kullanmanın yollarını düşünmenin zamanıdır.

(Radikal gazetesinden alınmıştır)