Bu gün acılarla dolu tarihin (diğer tabir ile Kanlı Noel’in) 51. yıldönümü. 1960 yılında Kıbrıs Adasında iki tarafın siyasi eşit ortak olarak katılması sonrasında kurulan “Kıbrıs Cumhuriyeti”nin Kıbrıslı Rumlar tarafından tek taraflı olarak ele geçirilip içindeki Kıbrıslı Türk unsurlarının temizlenerek önce yönetimi sonra Adayı elenleştirebilmek için başlattıkları ve  Kanlı Dereyi geçerek Lefkoşa’ya düzenledikleri geceyarısı baskını ile başlayan yok etme harekatının 51.yıldönümü. Bu olayları takip eden aylarda  Kıbrıslı Türkleri yok olmaktan korumak üzere Adaya  Birleşmiş Milletler Barış Gücü askerleri gönderildi.

Kıbrıslı Rumlara Adada sorunlar nezaman başladı diye sorarsanız, daima 1974 de Türk Askeri gelince der. Peki bu konuyu Kıbrıslı Türkler yeterince canlı ve Dünya kamuoyunun gündeminde tutabiliyorlarmı? Sonuçları ortada! Ancak en basit hali ile Kıbrıslı Rumlara her platformda sorulması gereken soru BM Barış Gücünün 1964 yılında Adaya niçin geldiğidir. Sanırım bunun cevabı yaz tatili kampı için gelmedikleridir.

İnsanlar Yılbaşı, bayram, doğum günü ve benzeri gibi sosyal, kültürel kutlamalar, anmalar düzenleyebilirler. Bunların tümü hatırlanması gereken hafıza kayıtları ile ilgilidir. Kimi bireylerin, kimi toplumların, kimi devletlerin, kimi milletlerin hafıza kayıtlarıdır. Bu kayıtları tutmayan, unutan veya hatırlamak için gereken önemi vermeyenler ise günün sonunda hiç birşeyi hatırlamaz hale dönüşünce unutulan  toplumlardan olurlar veya başka potalarda eriyip yok olurlar. Unutulma sürecine giren toplumların politikacıları bireysel çıkarları uğruna göz yumdukları yok olma sürecini kendilerini ileri medeniyetlere entegre olmaya çalıştıkları ve benzeri hamaset edebiyatı ile savunmaya çalışarak sadece günlerin geçip toplumlarının kaybolan kültür, karakter ve eriyen köklerine seyirci kalırlar. Bunlara sebep olan politikacıların hafızalardan silinip kaybolmasını kimse önemsemez ancak kaybolan toplumun hafızası olunca alarm zillerinin çalması gerekir.

Bu gün Yahudi dünyasının “Hanuka Bayramı” bu bayramda mumlar yakıldığı için “Işıklar Bayramı” da denir. Bu bayramda, Yunan medeniyetini benimsemiş Suriyelilerin M.Ö.2. Yüzyılda işgal etmiş oldukları Ortadoğu topraklarının, yahudilerce kurtarılmasının çoşkulu kutlamalarının üzerinden 2200 yıl geçmiştir. Yahudilerin çoşkusu ilk günkü gibi devam etmektedir.

Kıbrıslı Türkler “Kanlı Noel”i 51 yıl önce yaşadı, özgürlüklerine 40 yıl önce kavuştu. Bu gün pek çok anma, kutlama ve benzeri toplumsal hafıza hareketinin genç kuşaklar sebebini bile bilmiyor. Yeni ebeveynler bahsedilen toplumsal hafıza konuları ile çocuklarımızın kafasını karıştırmayalım diyerek onları dünya insanı olarak hazırladıklarına inanıyorlar. Toplum inatla bu şekilde yol almaya devam ederse çok değil bu yüzyılın sonunda kendi kayıtlarını unutup  başkalarının birşeylerini kutlar hale gelecektir. Buradan hareketle kendilerine dünya insanı oldukları için madalya verilebilir ancak ait olacakları bir toplum hafızası kalmayacaktır! Birileri ise 2200 yıllık ve belkide daha öcesine ait hafıza kayıtlarındaki olayları düşünüp anabilmekte ve kutlayabilmektedir. İşte tarih sahnesinde yer almak isteyen toplumların arasındaki fark.