İspanya’nın özerk bölgesi Katalonya’nın başkenti Barselona ortalamanın çok üzerinde bir dünya şehri. Üç günlük süratli bir tur programı ile görme imkanımız oldu. Belediyecilik hizmetleri açısından ülkemizdeki mevcut 28 belediye başkanı ve meclis üyelerimize gidip görmeleri hararetle tavsiye olunur.  Zira görecekleri uygulamalardan çıkaracakları dersler olacak, ufukları genişleyecek, vatandaşa hizmet anlayışları değişecek. Her konuda aşırı partizanlık  sergileyerek hizmete ne için talip olunduğunu unutmak başarısızlığın anahtarı. Bilgi uzakta olsa da gidip öğrenmek gerekiyor.

Barselona Kartacalılar tarafından kurulup sonrasında Romalılar tarafından işgal edilerek koloni dönemi yaşamış. Akdeniz kıyısında kurulduğu ilk bölgeler hariç şehrin genelinde çok düzenli bir yapılaşma mevcut. Özellikle 19.yüz yıl sonu modern mimari akımları ve Gaudi’nin gayretleri ile geniş caddeler, büyük meydanlar, şehirde yaşayanların hayatını kolaylaştıracak hemen her konu düşünülüp hayata geçirilmiş. Belediyecilik anlayışı ve çalışmaları da gelecek yıl gündem olacak bağımsızlık referandumu ile nihai amaca yönelik bir gelişim içerisinde. Sanki bağımsız Katalonya devletinin başkenti olmak üzere gerekli hazırlıkları yapıyor. Bunun yanında kırmızı-sarı Katalan bayrağı balkonlarda dalgalanıyor.

Burasi Akdeniz kıyısında bir toprak ve Katalanlar sicak kanli akdeniz insanı olmasına rağmen trafik anarşisi yok, arabaların korna sesi çok duyulmuyor. Yollarda sırasını bekleyen, işaretlere kesinlikle uyan kalabalık fakat sakin bir trafik mevcut. Huzurlu yaşamanın ve mutlu olmaya çalışmanın ipuçlarını erken keşfetmişler, çünkü konu eğitim ile alakalı, para ile değil. Belediyecilik anlayışı ve  hizmetleri çalışmadan maaş almak, seçimlerde oy versin diye kadroları partililerle doldurmak ve ben seçildim istediğimi yaparım düşüncesi için değil, vatandaşa hizmet için var. Buna benzer çok sayıda  örneği  Avrupa Birliği içinde farklı ülkelerin belediyecilik uygulamalarında görebiliriz.

Buradan yola çıkarak Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinde yönetim örnekleri olarak başarısızlıkta dibe vurmuş, iflasın eşiğindeki ve her biri ayrı bir doktora tez konusu olabilecek belediyeler ve belediyecilik anlayışının nasıl kurtarılacağı konusu gündeme alınabilir.

Yıllardır belediyecilik hizmetlerinde “Patronaj” sisteminden şikayet ediliyor. Buna karşılık çözüme yönelik uygulamalar hiç araştırılmıyor veya araştırmalardan uygulamaya geçilemiyor. Ülkedeki belediyecilik anlayışının gelişmesi, yönetimin geniş tabana yayılarak paylaşılması, yetkiyi kullananların sorumluluğunun artırılması, hata ve kötü niyetin karşılıksız kalmamasıyla doğru ilişkilidir. Başaramayacak olan elini taşın altına koymayacaktır. Koyan ise hatada elinin ezileceğini bilecektir. Buna bağlı olarak belediye başkanı seçileceğine sadece belediye meclis üyeleri seçilebilir. Oluşan Mecliste ağırlıklı parti veya siyasi oluşum kendi gurubundan birini temsili, törensel başkan seçebilir. Bu işlem her yıl yeni başkan seçilerek devam edebilir.

Asli belediyecilik hizmetleri ise her hizmet biriminin başına meclisin yine ağırlıklı grubunun içinden seçilecek ve imkanlar ölçüsünde işinde uzman belediye meclis üyeleri tarafından yürütülebilir. Böylece partiler seçim zamanı şehrin yönetiminde başarılı olacağını  düşündükleri uzman kişileri aday göstererek doğru karar verebilirler. Kollektif yetki ve kollektif sorumluluk, Kıbrıslı Türklerin geçmişte alışık olduğu bir sistem. Sorumluluklar paylaşılacağından karşılıklı kontrol sayesinde hatalar en aza inebilecek, verimlilik ve vatandaşa hizmet kalitesi artacaktır.  Belediyecilik hizmetlerinin tekrar olumlu gelişmesine katkısı olacaktır. Üstelik Amerika tekrar keşfedilmeyecek, bu sistemi kullanan pek çok Avrupa Birliği ülkesi mevcut, onların bilgi birikimleri ve yönetim deneyimlerinden faydalanma imkanı vardır.