Tip 2 diyabetinin genellikle 35 yaş ve üzeri başladığını ifade eden Kasapoğlu, “Birçok toplumda tip 1 diyabet sıklığının da arttığı ve bu artışın okul öncesi çağlarda daha belirgin olduğu bildirilmektedir. Beslenme ve yaşam tarzındaki yanlışlıklara bağlı olarak son yıllarda çocuklarda ve gençlerde de tip 2 diyabet sıklığı hızla artmaktadır. Diyabet, pankreasın yeterli insülin üretememesi veya vücudun ürettiği insülini etkili bir şekilde kullanamaması sonucu oluşan ömür boyu devam eden kronik ve insülin üreten hücrelerin azalması ile devam eden bir hastalıktır. İnsülin ise vücutta kan şekerini düzenleyen ve yaşam için zorunlu olan bir hormondur. En sık görülen iki diyabet türü, Tip 1 Diyabet ve Tip 2 diyabettir. Tip 1 diyabet, genellikle erken yaşlarda başlar, tanıdan itibaren mutlaka insülin kullanılmalıdır. Tip 2 diyabet, genellikle daha ileri yaşlarda yani 35 yaş ve üzeri başlar. Ortaya çıkışında sağlıksız yaşam biçimi davranışları ve aile öyküsünün etkili olduğu, beslenme, egzersiz ve anti-hiperglisemik ilaçlarla tedavi edilebilen bir hastalıktır” diye konuştu.
Diyabetin iyi kontrol edilemediğinde, vücuttaki tüm organlara zarar verebileceğini belirten Kasapoğlu, “Bir yandan kan damarlarının yapısını bozarak göz, böbrek ve sinirleri etkilemekte, diğer yandan kalp hastalığı, inme nedeniyle de erken ölümlere neden olabilmektedir. Körlük, böbrek yetersizliği, bunama ve ayak sorunlarının en önemli nedenlerinden biridir. Kan şekerinin normal sınırlarda tutulması, komplikasyonların ortaya çıkmasını geciktirebileceği gibi aynı zamanda önleyebilir. Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) anayasasının yürürlüğe girdiği 7 Nisan gününü tüm dünyada ‘Dünya Sağlık Günü’ olarak kutlanmaktadır. Bu kapsamda her yıl güncel bir konuyu gündeme taşıyarak çözüm yolları ve önerileriyle birlikte tüm dünyada bilgilendirme etkinliklerinin yapılmasını teşvik etmektedir. DSÖ bu yıl ‘Diyabeti Yenelim’ teması ile yola çıkarak diyabete ilişkin farkındalığın artırılmasını amaçlamaktadır” şeklinde konuştu.