Türkiye’de “Kişi Başı Milli Gelir” 2007 yılından bu yana 5 yıldır 10 bin dolar dolayında. Hükümetin hazırladığı Orta Vadeli Program’a göre 2012, 2013 ve 2014 yıllarında da 10 bin dolar dolayında kalacak.

Açık anlatımıyla 8 yıl boyunca Kişi Başı Milli Gelir 10 bin dolara kazık çakmış olacak.

Bu çok tehlikeli bir durumdur. 10 bin dolar rakamının üzerine çıkamıyoruz. Halbuki hedefimiz 2023 yılında 25 bin dolar kişi başı milli gelir rakamına ulaşmak idi. 8 yıl süre ile 10 bin dolarda kaldıktan sonra 10 yılda 10 bin dolardan 25 bin dolara tırmanmak çok zordur.

İktisatçılar “10 bin dolara razı olarak, rehavete girmeyi” (Açık anlatımı ile uykuya yatmayı), “Orta Gelir Tuzağı” olarak adlandırıyorlar.

 TÜSİAD Başkanı Ümit Boyner, 7 Haziran’da Bursa’da ‘Dış Politikadaki Gelişmeler ve Ekonomik Görünüm’ konulu panelde “Türkiye’nin kalkınma hamlesi içinde, önümüzde çok önemli bir basamak bulunmakta: ‘Orta Halli Ekonomi’ ve ‘Orta Halli Demokrasi Tuzağı.’ Önümüzdeki en önemli risk olarak durmaktadır” demişti.

Büyümeye mecburuz

MÜSİAD Başkanı Nail Olpak, ‘2012 Türkiye Ekonomisi Raporu’nun sunuş konuşmasında dedi ki,“Yüksek ve kesintisiz sürdürülebilir büyüme için, Türkiye’nin potansiyel büyüme seviyesini mevcut yüzde 5 düzeyinden, yüzde 7 düzeyine taşıyacak reformlara ihtiyacı vardır. Aksi takdirde Türkiye, 2004’te düşük gelirli ülke sınıfından mezun olarak girmeye hak kazandığı orta gelirli ülke statüsünde, uzun yıllar boyunca kalacak ve bir sonraki hedefi olan ‘Yüksek Gelirliler Grubu’na giremeyecektir.” Kişi başı milli gelir, bir başka ifade ile ülkede kişi başı üretim değerini (kişi başı yaratılan katma değeri) gösterir.

Ülkede üretim (yaratılan katma değer) artacak ki, kişi başı gelir de artsın. Üretmek, daha fazla katma değer yaratmak için (1) Kaliteli insan gücüne, bu kaliteli insan gücünü donatacak eğitime, bilime, teknolojiye ihtiyacımız var. (2) Bu kaliteli insan gücünü üretime yönlendirecek müteşebbise ve üretim politikalarına ihtiyacımız var. (3) Bu kaliteli insan gücünün sahip oldukları bilgiyi, teknolojiyi üretime dönüştürebilmeleri için sermayeye ihtiyacımız var.

Bunlar bir araya gelerek üretecek. Üretimdeki artış milli geliri ve sonuçta kişi başına milli geliri büyütecek.

Küçülme işsizlik ve fakirlik demektir

2010 yılında yüzde 7.7 oranında, 2011 yılında yüzde 7.1 oranında büyüdük. Hızlı gidiyoruz diyerek firene bastık. 2012 yılında yüzde 4 büyümeye niyetlendik. Bu gidişle yüzde 4 büyüme tehlikeye girmiş durumda. Orta Vadeli Program’a göre 2013 ve 2014 büyüme hedefleri yüzde 5 oranında.

Hükümetin büyümekten korkmasının büyüme hızını düşürmeye çalışmasının nedeni (döviz açığı) cari açık. Çünkü yanlış politikalar sonucu üretimi ithalata bağımlı hale getirdik. Üretimde ithalat bağımlılığını azaltacak, katma değerin payını artıracak politikalar yerine, kolaycılığa yöneldik. İthalatı azaltmak için üretimi kısıyoruz. Üretimi kısmak demek, işsizlik, daha düşük büyüme, daha az refahtır.

TÜSİAD’ın da MÜSİAD’ın da uyarıları çok önemlidir. “Orta Gelir Tuzağı”ndan kurtulmamız şarttır. Bunun da yolu, tarımda ve sanayide içeride üretmeyi cazip hale getirecek, hammaddeyi, ara malını veya mamulü dışarıdan ithal etmekten daha kârlı hale getirecek ekonomi politikalarını belirlemek ve uygulamaktır. Amerika’yı yeniden keşfetmemizi isteyen yok. Başkaları bizden önce ne yaptı ise, “Orta Vadeli Gelir” tuzağından nasıl kurtuldu ise, biz de onu yapacağız. Zordur ama, yapılabilir. Yapmaya mecburuz.


(Milliyet gazetesinden alınmıştır)