Genellikle Ana Vatan'da işler karışınca hemen Yavru Vatan'a gelir sakin düşünmeyi denerim. Ama her seferinde bunun tersi olur. Çünkü Yavru Vatan tüm detayları ile Ana Vatan'ın bir parçası olduğu kadar bu coğrafyanın da çok önemli bir adasıdır. Haritaya bakıldığında bu önem çok daha net görülebilir. Haritaları önemseyen biri olarak ben bu son Kıbrıs ziyaretimde  coğrafyamızdaki gelişmelerin adayla ilgisini incelemeye çalışıyorum. Örneğin son dönemde herkesin gündeminde olan doğalgaz ve petrol konusu. Hatırlanırsa Kıbrıs devletinin meşru temsilcisi olarak tanınan Kıbrıs Rum Yönetimi (KRY) geçtiğimiz yıllarda ada çevresinde ekonomik alanların paylaşılması için Mısır, Libya, İsrail ve Lübnan ile anlaşmalar imzalamış ancak o sıralar Türkiye ile ilişkileri iyi olan Suriye'yi ikna edememişti. Anlaşmaların yalnızca İsrail ile olanını pratikte uygulayan KRY güneydoğu sahalarında doğalgaz çıkartmaya hazırlanıyor.
***
Mısır ve Libya'da iktidar değiştiği için oralarda henüz netlik yok. Lübnan hükümeti ise önceki hükümetin imzaladığı  anlaşmayı uygulamayacağını söylüyor. İki yıl önce KKTC pasaportlarının geçerli olduğu tek ülke olan Suriye ise Kıbrıs doğalgaz savaşının kilit ülkesidir. Bu savaşın amacı Avrupa'yı Rus doğalgaz tekelinden kurtarmaktır. Yani İsrail ile Amerikan dostu olması hesaplanan Libya, Mısır, Filistin, Suriye, Lübnan ve Kıbrıs doğalgazı Avrupa'ya taşındığında Avrupa ülkeleri Rusya'nın doğalgazına gereksinim duymayacaktır. Böylece Rusya gaz üzerinden Avrupa ülkeleri üzerinde kurduğu siyasal ve ekonomik baskıyı sürdüremeyecektir. Demek ki  'Arap Baharı' bir boyutuyla Rusya'yı yakından ilgilendirmektedir. Belki de bu nedenle Moskova, Batı'nın bu projesini çökertebilecek ülke olan Suriye'yi sahiplenmektedir. Üstelik Suriye Moskova'nın yakından ilgilendiği Kıbrıs'a çok yakındır. Örneğin Suriyelilerin düşürdüğü Türk uçağı, Kıbrıs tarafından gelerek Suriye hava sahasına girmiştir. Genelkurmay'ın yayımladığı uçuş haritalarına bakıldığında bu uçak tam olarak Karpas tarafından gelmiştir. Ama Karpas'ta İsraillilerin işlettiği çok büyük bir yat limanı bulunmakta ve hiç kimse İsrallilerin burada ne tür gizli faaliyetler yürüttüğünü bilmemektedir.
***
Tıpkı İsrailli şirketlerin ya direkt ya da Türk ortaklarla Kıbrıs'ta ne tür işlerle uğraştığını hiç kimsenin bilmediği gibi. Ama sokakta kiminle konuşursanız konuşun herkes size İsrail'in KKTC'deki varlık ve karanlık işleriyle ilgili birçok hikaye anlatır. Tıpkı herkesin moralsiz ve umutsuz ruh halini size yansıttığı gibi. Çünkü ister Ulusal Birlik Partisi (UBP) ister Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP)'ye oy versin herkes KKTC'nin geleceğiyle ilgili müthiş karamsar. Karamsarlık ilgisizliği kamçılıyor. Bu beyinsel tutsaklığı kırmak için bazı aydınlar ve entelektüeller çaba harcamasına rağmen insanlarda bir bezginlik ve çaresizlik gözlenmektedir. Neredeyse herkes 'Bu durum böyle gider' diyor ama değişmesi için de çoğunluk hiçbir  çaba harcamıyor. Bu ise KKTC'deki tüm partilerin ciddi bir sorunudur. Örneğin  iç sorunlarıyla uğraşan UBP hükümeti durumu idare etmeye çalışırken ana muhalefet partisi ve geçmiş dönemin hükümeti olan CTP önce kendine sonra seçmen ve genel olarak topluma yeni türden düşünceler geliştirmeye ve bu yeni düşüncelerle halka umut aşılamaya uğraşmaktadır. CTP'deki sorun biraz da CHP'ye benzemektedir. Ama CTP'nin belki de bir şansı 300 bin kadar nüfusu olan küçük bir ülkede olmasıdır. İdeolojik müttefiği Akel'den 'kazık yiyen CTP' geçmişin tüm olumsuz deneyimleriden gerekli dersleri çıkartarak geleceğe dönük yeni türden inandırcı ve gençleri mücadeleye çekici düşünce ve projeler geliştirip uygulamalıdır. Bu olmadığı sürece KKTC'nin geleceği çok daha karamsar olacaktır. KKTC'nin bildik tüm siyasal, ekonomik, sosyal ve yapısal olumsuzluklarına rağmen Kıbrıslı Türkler bunu hak etmiyor. Yani Türkiye'nin iç ve dış politikasında bir kart olmak onlar için incitici ve acıtıcır. Ben  bile bunu görüyorsam bunu yaşayan onlar için bu çok daha zordur. Ama her şeye rağmen ister UBP'de ister CTP'de olsun gençlerin önünün açılması adanın geleceği için mutlak gereklidir. Böyle olursa KKTC'nin ve burada yaşayan Kıbrıslı Türklerle Türkiyeli Kıbrıslıların sosyal ve kültürel uzlaşmasını sağlayacak zemin oluşur ve herkeste yeni umutlar yeşerir. Bu son gelişimde belki de çoğunluğun tersine ben iyimserim çünkü Kıbrıs'ı ve Kıbrıs'ın güzel insanlarını ilk kez bu kadar sevdiğimi fark ettim. Ne de olsa burası Yavru Vatan.

(Akşam gazetesinden alınmıştır)