Yaklaşık 50 yıldır Belçika’da yaşayan Türklerin yıllar geçtikçe yaşadıkları ülkeye yaklaşımlarında da önemli değişimler oluyor. Çok yakında “Vatan doğduğun yer değil doyduğun yerdir” sözünü “Vatan öldüğün ve toprağa verildiğin yerdir” diye düzeltmemiz gerekecek. Çünkü artık Belçika’da Müslümanlara ayrılan mezar alanları yetmez oldu. Belçikalı Türkler sevdiklerini yanı başlarında toprağa vermek ve mezarlarını daha sık ziyaret edebilmek istiyorlar. Belçikalılar “Türklerin Belçika’da toprağa verilmek istemelerini” entegrasyonun başarısı olarak görüyorlar. Artık Türkler bu eğilimle Belçika’nın bir “parçası” olduklarını gösteriyorlar. Gülay İnce’nin öyküsü bunun en son ve en belirgin örneği.

34 yaşında bir trafik kazasında can veren ve Belçika’da toprağa verilen Gülay İnce’nin anısı Eisden-tuinwijk Mezarlığı’nda yaşayacak. Artan talep nedeniyle Eisden-tuinwijk Mezarlığı’nda 120 mezar kapasitesine çıkartılan Müslüman mezar alanında ailenin yakın dostu Johan Laffineur’ın çabaları ve İnce ailesinin girişimi ile belediye tarafından tüm inananların yararlanması için yaptırılan çeşme, Gülay İnce’ye adandı. Mezarlığın düzenleme çalışmalarının bitmesi nedeniyle Eisden-tuinwijk Mezarlığı’nda bulunan Müslüman mezar alanında yapılan çeşmenin açılışı geçen günlerde Maasmechelen Belediye Başkanı Georges Lenssen ve Mezarlıklardan Sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı Eddy Vanderhallen’ın katıldığı bir törenle yapıldı. Mezarlıklardan Sorumlu Belediye Başkan Yardımcısı Vanderhallen yaptığı konuşmada Müslüman mezarlığına talebin giderek arttığını ve Müslümanların artık sevdiklerini yaşadıkları yerde defnettiklerini belirtti ve mezarlıkta yaptıkları düzenleme çalışmaları hakkında bilgi verdi. Vanderhallen, elim bir trafik kazasında yaşamını yitiren Gülay İnce adına mezarlıkta çeşme yapıldığına dikkat çekti. Maasmechelen Belediye Başkanı Lenssen ise yaptığı konuşmada “Belediye yönetimine gelince Müslümanların belediyemizde defnedilebilmesi sözünü vermiştik. Sevdiklerini arkada bırakmak ve yılda sadece bir kez ziyaret etmek, zor diye düşünüyorum. Sözümüzde durduğumuz ve Müslümanların sevdiklerini belediyemizde defnedebilmeleri ve istedikleri zaman ziyaret edebilmelerine fırsat verdiğimiz için mutluyum” dedi.

Çeşmenin yapılmasında büyük emeği geçen ve kendisi de Müslüman olarak Yasin adını almış bulunan Johan Laffineur ise Müslümanlara daha fazla mezar yeri ayrılması ve Gülay İnce adına çeşme yaptırılması konusunda sevincini ifade etti. Gülay İnce’nin ağabeyi Bektaş İnce, “Doğdumuz değil doyduğumuz yer” hatırlatmasını yaparak “Yıllardır buralarda yaşıyoruz. Neden sevdiklerimizin mezarlıkları yanı başımızda olmasın? Böyle bir projeye imza attık. Önce Allah sonra belediyemiz sayesinde kız kardeşim hayrına bir çeşme yaptırdık. Burası artık bizim vatanımız” dedi ve “ileride büyük bir mezarlığımız olacağının sözünü belediye başkanından aldığını” belirtti. Belçika’da toprağa verilmek aslında zorunlu bir tercih. Her ne kadar Belçikalı Türk Belçika’da toprağa verilmeye başlasa da kalbi hâlâ Türkiye’de atıyor. Anavatanda gök gürlese Belçikalı Türk ıslanıyor. Kendisini direkt olarak ilgilendiren Belçika’daki birincil sorunlarına tepkisiz kalan, hemen hemen hiçbir eyleme katılmayan Türkler için “Türkiye deyince akan sular duruyor”. Otobüslerle taa Paris’e gidip Fransız parlamentosunu baskı altına almaya çalışıyorlar.

“Son pragrafla yazının bütünü biraz çelişiyor” dediğinizi duyar gibiyim! Doğru, göçmen olmak, hayatı boyunca böylesi ikilem ve çelişkilerle yaşamak demek zaten!

[email protected]

(Cumhuriyet)