Televizyonlar, radyo gibi kullanılmaya başlamadan önce, sanki biraz daha mı başkaydık...

 

En azından gözümüzü bir ekrana dikip saatlerce hareketsiz durmazdık.

 

Artık çoğumuzun evinde radyo yok bile.

 

Ama ben galiba eski model hayatlarda kalanlardanım, hani televizyonlara bir türlü alışamayanlardan...

 

Ama öyle birşey oldu ki bu sabah, hayatımda ilk defa radyo dinlemekten nefret ettim.

 

Son zamanların:

En popüler şarkıcısı Demet Akalın’ın,  

En popüler şarkısı "Türkan",

En popüler olma  telaşında ki radyolar da her saat başı çalmakta.

En popüler dinleyici olamadığımdan şarkı her çıktığında, koşarak kanalı değiştiriyorum. 

 

Cem Adrian, bir söyleşisinde " Bana kimse bir radyoda en çok çalan şarkıyı söyletemez" demişti. 

Zaten şu “Türkan”dan kaçmaya çalışan halimi gördükçe Cem Adrian'ın ne demek istediğini çok daha iyi anlıyorum.

 Baktım bu şarkıdan kurtuluş yok, öfkeyle radyoyu kapatıp, açıyorum televizyonu...

 

Yine bir kaç kadın, canlı yayında tartışıyor.

 

-"Diyorsunuz ki zina olmaması için eşler arasında dini nikah olmalı, peki adam aynı anda 12 kadına dini nikah yaparsa bu Allah katında zinaya girmiyor mu?"

 

-"Hayır zinaya girmiyor"

İzleyici lafa karışıyor:

" Olur mu öyle şey hanım efendi, dinimiz sadece 4 kadına nikah yapmaya izin veriyor, 12 olmaz! "

 

Başka bir gün, yine aynı program:

 -“Komşunuzu hayal edip kocanızla sevişin”

Şimdi bu iki programda ki konuşmaları benim 10 yaşındaki fırlama yeğenim duysa direkt “ ohaaaaaa” derdi...

 

Radyoda “Türkan” şarkısıyla, yaşayan efsane Türkan Şoray’ın popüler kültüre kurban edilişi...

Televizyon desen tam bir facia...

 

Anladım ki son çarem kaldı... Oda cd çalarım...

ve yine vazgeçilmezim Cem Adrian;

 

“Peki ya sen? 

Hâlâ bekliyor musun? 

Beklemek, şimdi hiç duymayan birine, 

Dünyanın en güzel şarkısını söylemek kadar anlamsız. 

Peki ya umut? 

Umut, şimdi hiç görmeyen birine, 

Gökkuşağını anlatmak kadar zor ve imkansız...”