Toplumlar 'yükseliş trendine girince' hemen her branşta uluslararası çapta başarı öyküleri çıkarırlar.

Gerçekten, 'sizin zamanınız gelmişse' sanatçınız, sporcunuz, işadamınız, siyasetçiniz ve edebiyatçınız dünya çapında ses getirmeye başlar. Hem kendileri uluslararası şöhrete ulaşır, etkinlikleri doruk noktasına çıkar hem de temsil ettiği ülkesinin prestijini artırırlar.

Elbette bu sosyolojik gerçekliğin tersi de söz konusu. 'Çöküş dönemleri de tıpkı yıldızın parladığı anlar gibi' etkilerini topyekun gösterir.

'Tarih ve talih bir süredir Türkiye'nin lehine işliyor.'

'Dönüştürücü liderlik', böylesi dönemlerin gerektirdiği kadar yumuşak, esnek, kapsayıcı, vizyoner ve barışçıl olmadığı için, bizde 'sürdürülebilirlik' sorunu yaşanıyor. Başarılar bütün kurumlara sirayet etmiyor, saman alevi gibi sönüyor. Galatasaray UEFA şampiyonu oldu, Avrupa'da başarının arkası gelmedi. Futbol takımımız dünya üçüncüsü oldu, akabinde önemli turnuvalarda elemeleri bile geçemedi. Listeyi uzatabilirsiniz. İhtiyacımız istikrar...

Yine de genel eğilimimiz yukarıya doğru. Bunun en önemli parametresi kuşkusuz ekonomik yaşamdaki makro rakamlar...

Bütün dünya krizde hem de üç yıldır bitmeyen bir bunalımın içinde. Bizde ise ortalık çok daha sakin ve hasar neredeyse minimum seviyelerde. Adı önemli değil, işbaşındaki iktidar partisi kim olursa olsun, onuncu yılına doğru tek başına hükümet edebiliyor olması Türkiye'nin en büyük şansı. Kaotik ortamlarda tecrübe her zamankinden daha fazla aranır. 9 yıldır aynı görevde bulunan bakanlar var, düşünsenize ne kadar büyük avantaj... Bugün, yönetimde istikrarı kullanarak bir başarı öyküsü yaratan ve uluslararası marka haline gelen Türk Hava Yolları'na (THY) bakacağız...

Üç-dört yıldır CNN ve BBC başta olmak üzere küresel medyada yer alarak Türkiye'nin ve kendisinin reklamını olağanüstü başarılı yapıyor. Hızla uçuş noktası sayısını artırıyor. Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu yeni yıl için yemek daveti düzenleyince işte bu başarının perde arkasını kendisine sorma imkanı buldum. Doğrudan 'nedir bunun sırrı?' diye sordum. Bakın, Hamdi Topçu neler anlattı...

'TÜRKİYE'NİN RÜZGARINI ARKAMIZA ALDIK'

'Biz cesur davrandık, kriz ortamında büyüme kararı aldık. Türkiye'nin rüzgarını arkamıza alarak, daha hızlı büyüyebilme şansı yakaladık. Uçak alımları dışında 750 milyon dolarlık yatırım yaptık. Muazzam bir rakam. İkramdan, uçak koltuklarına kadar özel firmalarla yeni şirketler kurduk. Önce, ülke içinde henüz uçmamış vatandaşları sektöre kazandırdık. Oysa Avrupa pazarı doymuştu. Biz iç pazara ve ardından Afrika gibi boşluk olan bölgelere yoğunlaştık. Bugün dışarıdan THY ile gelen yolcuların içindeki yabancı sayısı yüzde 50'yi aştı. Başka bölgelere uçacaklar için İstanbul'da 6 saatten fazla kalan yolculara günü birlik şehir turu planlamaları yaptık. Çok ilgi görüyor.'

200 YABANCI, 25 KADIN PİLOT

THY'nin patronu Karadenizli... Hem iddialı hem de coşkulu, esprili de... Dört saatlik sohbetimizde, THY içindeki turlarımızda şirketin durumuyla ilgili şaşırtıcı rakamları ve bilgileri de bizimle paylaştı. Onun ağzından devam edelim:

'Uçak yaş ortalamamızı 6'ya düşürdük. Çok genç bir filo. Toplam 2 bin 400 pilotumuzun 200'ü yabancı, 25'i kadın. 178 uçak sayısına ulaştık. Uçuş noktasında dünyada 7'nci sıraya geldik. İstanbul, gelen-giden uçak trafiğinde Avrupa çapında bir başarı öyküsüne dönüştü. Ama buraya müdahale etmek zorundayız.'

İSTANBUL İÇİN ALARM ZİLLERİ ÇALIYOR

Evet, müdahale alanına geldik. Ben de yıl içinde zaman zaman rötarlar 2-3 saati bulunca yazmıştım. Uçaklar Atatürk Havalimanı için alçalırken çoğu kere yoğunluktan dolayı gökyüzünde tur atmak zorunda kalıyor. Büyüme, iyidir güzeldir de bütün altyapısıyla ve gereklilikleriyle desteklenmelidir. THY'nin sıkıntısı da Atatürk Havalimanı. Hamdi Topçu bunun farkında, çözüm için çare arayışında. Ama radikal adımlar gerekiyor. İşte Topçu'nun İstanbul için tartışma yaratacak ve 'uyanın' mesajı anlamına gelecek sözleri...

'Atatürk Havalimanı kesinlikle yetmiyor. Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'la uzun uzun konuştuk. Çözüm önerilerimizi Sayın Bakan'a aktardık. Durumumuz şu: 20'şer futbolcuyla halı sahada maç yapmaya çalışmak! Şu ana kadar, mevcut koşullarda bu başarı bir kahramanlıktır. 10 milyon metrekarelik bir alandan bahsediyoruz, çok küçük. Yolcu sayısı 35 milyona, saatteki uçuş sayısı 40'a çıkmış. 2014'te kesin kilitlenir. Çaresi neyse hemen bulmalıyız.'

Burada benim anladığım, üç aşamalı bir tedbir paketi var. Atatürk Havalimanı'nın potansiyelini bir miktar artırmak. Trafikle ilgili küçük ayarlamalar başlıyor. Askeri alanın boşaltılıp değerlendirilmesi projesi önemli. İkinci aşamada trafiğin etkili biçimde Sabiha Gökçen'e de kaydırılıp iyi planlama yapılması geliyor. Sonra İstanbul'a üçüncü bir havaalanı yapılması...

Konu ilginç, bir o kadar da önemli. Bir günde bitmeyecek. Yarın devam edeceğiz...