BUGÜNE küçük bir görsel testle başlayalım.

Bu köşede gördüğünüz fotoğraf size neyi hatırlatıyor?
a) Amman’da bir cuma namazı.
b) Trablus’ta bir bayram namazı.
c) medine\'de bir teravih namazı
Bir Müslüman’ın görsel hafızası bu fotoğrafta, bu üç şıktan başka ne görebilir?
Böyle düşünüyorsanız, Müslüman hafızanız sizi yanıltmış demektir.
Bu fotoğraf, önceki gün Kahire’de, “Tahrir Devrimi”nden sonra kurulan parlamentonun açılış oturumunda çekildi.
Dikkatli bir çift göz oturma düzenine bakıp, bunun namaz olmadığını anlayabilir. Ama öylesine bir bakışın verdiği izlenim bu.
* * *
Bu fotoğrafa bakarken iki kişiyi hatırladım.
Biri, Tahrir Meydanı’ndaki gösteriler başladığında, Radikal gazetesine coşku dolu yazılar yazan öğretim üyesiydi.
Geçenlerde Türkiye’deki arkadaşı Koray Çalışkan’a, onun şu günlerde ne yaptığını sordum.
“Çok mutlu olduğunu sanmıyorum” dedi.
O günlerde kendisine şunu sormuştum:
“Camiden başlayan yürüyüş bir toplumu demokrasiye götürür mü?”
O bana, “Caminin Mısır toplumunda, Türk toplumundan farklı bir yeri olduğunu, o nedenle demokrasiye yürüyüş olabileceğini” söylemişti.
Ben de sadece “İnşallah” demiştim.
Bugün hâlâ aynı şeyi söylüyorum.
Hissiyatını asıl merak ettiğim kişi ise Başbakan Tayyip Erdoğan.
Mısır gezisi sırasında, bütün dünyayı şaşırtan bir laiklik çıkışı yapmıştı.
Erdoğan acaba bugün Mısır’daki gelişmeler hakkında ne hissediyor?
Ben, onun bu konudaki gerçek ve samimi fikirlerini ve hissiyatını tam olarak bildiğimiz kanaatinde değilim.

O malum soruya dönüyorum Erdoğan takiye mi yapıyor

BU fotoğraf bana şunu söylüyor.
BİR;
-  İslam dünyasında gerçekten bir Türk modeli var.
Ama bu model tek ve biricik. Yayılacak bir model değil. Sadece bize ait.
-  Çünkü Türk modeli, Osmanlı’nın son döneminde başlayan; Cumhuriyet’le sancılı, sancısız bütün aşamalarını geçiren ve bunun sonunda oluşmuş zımni bir mutabakatın rejimi.
İKİ;
-  Bu resim bana, son 10 yılımızın en önemli “bilinmeyeninin” de cevabını veriyor.
Neydi o kaskatı soru?
Erdoğan takiye mi yapıyor?
Türk parlamentosu bugüne kadar böyle bir açılış yapmadı.
Umarım bundan sonra da yapmaz. En azından Kahire’de o konuşmayı yapan Erdoğan’ın bu görüntüyü isteyeceğine ihtimal vermiyorum.
Yani takiye sorularının manasını kaybettiğini düşünüyorum.
Türkiye muhafazakâr toplumu yarattı, ama en azından şimdilik bunu İslami bir devlete dönüştürmeyi istemiyor.
BUNKER KAFAYA ACAYİP BİR ŞEY SÖYLEYECEĞİM
Biliyorum, bu söylediklerim, yeminli düşmanlarım, her sözümün altında gizli bir deccal arayan fanatikler, orada burada sadece düşman ve müttefikle yaşayan bunker kafaların hoşuna gitmeyecek.
O bildik klişeleri kafama fırlatmaya başlayacaklar.
İnançlara düşman olduğumu falan söyleyecekler.
Hiç umurumda değil.
Bir kere daha tekrarlıyorum.
Türk parlamentosu böyle bir açılış yapmadı.
Tayyip Erdoğan, iktidarının 10’uncu yılında böyle bir şeye tevessül etmedi.
BİZ MODEL OLMAYIZ AMA ONLAR DA OLMAZ İNŞALLAH
Ben bu fotoğrafa bakınca şunu görüyorum.
Türk demokrasisi, bu ülkelere model olamaz.
Ama daha önemlisi, “Camiden başlayan yürüyüşlerle kurulan Tahrir Demokrasisi” de Türkiye’ye model olamaz.
Nereden mi çıkarıyorum;
-  İşte iktidarda İslami duyarlılıkları olan bir parti var.
-  Onun, İslami hassasiyetleri çok yüksek bir başkanı var.
-  O başkan gücünün doruğunda, halkın yüzde 50’sinin olurunu almış.
Ama bizim meclisimizin fotoğrafı çok daha güzel, çok daha umut verici...
OY VERDİĞİM PARTİ KAZANMADI AMA HİSSİYATIM HEP İKTİDARDA
2002 yılında, seçimlerden önce AK Parti’nin genel merkezine gidip, orada gözlemlediğim havayı yazmıştım.
Bu binada modern bir havanın estiğini söylemiştim.
Söylediklerim, yakın çevremde bile büyük tepki almıştı.
Şimdi görüyorum ki;
Ne AK Parti genel merkezi konusundaki hissiyatım, ne de Tahrir Meydanı’nda camiden başlayan yürüyüşle ilgili beklentim beni yanıltmış.
Görüyorsunuz, bugüne kadar oy verdiğim hiçbir parti seçimi kazanmadı, ama hissiyatım hep iktidarda kaldı.
Çünkü hayat bana şunu gösterdi: