Öncellikle dün Hatay Reyhan’lı ilçesinde meydana gelen iki patlamada ölen vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine, bütün milletimize baş sağlılığı diliyor ve saldırıyı lanetliyorum.
 
Bildim bileli millet olarak her bir katliamdan sonra 3 şeye sarılıyoruz.
 
1-Hemen duygusallığa gelerek olayları kınıyor, lanetliyor ve öfkeleniyoruz ama olayın perde arkasını görmek istemiyoruz. 2- Çok fazla teknik boyutlarda boğuluyor, yaratılan dezenformasyon ve medya alaborası arasında nutkumuz tutuluyor. 3- Toplumsal belleğimiz zayıf olduğu için her olayı yeni bir “ilk”miş gibi algılıyor ve refleks gösteriyoruz.
 
Emperyalimizn hegemonyası ve çıkarları doğrultusunda yayın yapan, o küresel güçlere göbek bağıyla bağlı olan medyamızın, seçkin dehalarımızın(!), anlı şanlı uzmanlarımızın(!) görüşleri doğrultusunda pozisyon alıyor ve kanaat oluşturuyoruz. 
 
Daha önce Suriye ve Ortadoğu’yla ilgili kaç kez yazdım ve özellikle Fransız entelektüel, uluslar arası ilişkiler profesörü, Reseau Voltair’in ve Barış Ekseni Konferansı Başkanı Thierry Meyssan’ın tezine dikkat çektim.
 
Cilvegözü olayında da aynı şeyleri savundum. O günde herkes olayı gerçekleştiren Suriye’nin El Muhabarat örgütü olduğunu söylemiş ve eylemi gerçekleştiren El Mahabarat üyeleri yakalanmıştı. Dün yine başta Başbakan Yardımcısı Atalay ve pek çok yetkili El Mahabarat olduğu konusunda açıklamalar yaptılar.
 
Ancak Cilvegözü olayındaki iddiam aynı şekilde Reyhanlı içinde geçerlidir.
 
Bu olay kesinlikle Suriye’ye fiziksel müdahale için şartların olgunlaşmasına dönük bir saldırı olduğunu ve Türkiye’yi de bataklığın içine çekme amacını taşıdığını düşünüyorum. Bu apaçık kolonyalizmin tarih boyunca yaptığı kirli ve kanlı oyunlarından biridir.
 
Bunu anlamak içinde Robert Bolt’un Sir Thomas More üzerine yazdığı “Her Devrin Adamı” adlı oyununda, terörizme karşı savaşla bağlantılı bir bölümünü ve silahların satışını sunacağım. Belki o zaman ne demek istediğim daha net anlaşılabilir.
           
Şimdi; Sir Thomas More, VIII. Henry’nin çalkantılı döneminde İngiltere’deki siyasi vicdanın savunucusu bir Katolik devlet adamıydı. Bolt’un oyununda More, ülkenin geleneklerini ve hukukunu yeniden biçimlendirmek isteyen VIII Henry’nin kaprisli adımlarına itiraz ediyor.
           
Aşağıdaki alıntıda More, tahtın tarafını tutan bir zamanların gözdesi Roper ile konuşuyor.
 
Roper: Şu adam kötüdür!
 
More: Buna karşı bir yasa yok ki.
 
Roper: Tanrı’nın kanunu var!
 
More: Öyleyse Tanrı onu tutuklayabilir.
 
Roper: Siz konuşurken o gitmiş olacak.
 
More: Şeytan bile olsa gidebilir, elbette yasalara karşı çıkana kadar.
 
Roper: Şimdi de Şeytan’a yasalardan yararlanma yolunu sağlıyorsunuz!
 
More:  Evet, siz ne yapardınız? Şeytan’ı yakalamak için yasanın içinden bir yol mu açardınız?
 
Roper: Evet. Bunu yapabilmek için İngiltere’deki tüm yasaları yıkardım.
 
More: Ve son yasa yok olduğunda ve Şeytan sizin üzerinize geldiğinde…
Yasalar olmadığına göre nereye saklanırdınız Roper?
Bu ülke bir kıyıdan ötekine yasalarla örtülmüştür.
Tanrı’nın değil insanlığın yasaları ve siz onları yok edersiniz…
Üstelik bunu yapabilecek bir kişisiniz. O zaman esecek rüzgara karşı dimdik durabileceğinizi mi düşünüyorsunuz gerçekten?
Ben kendi güvenliğim için Şeytan’a yasalardan yararlanma hakkını tanıyorum.”der Sir Thomas More…
 
1954 yılında Guatemala’ya hiçbir ABD askeri girmedi ve dolaysız bir biçimde başkalarına yaptırılmış bir müdahale olarak gerçekleştirildi.
 
Diktatörlerin en kötüsü olan Risos Montt idi ancak buna rağmen ABD eski devlet başkanı Ronald Regan onu “bireysel tutarlığı olan bir insan” ve “insan hakları konusunda gereksiz yere suçlanıyor” diye tanımlamıştı. İnançları doğrultusunda Yeniden Doğuş Hıristiyanlığını seçen Montt, yönetimi sırasındaki 70.000 bin kişinin ölümünden ceza almadan kurtuldu.
 
Yani 70.000 bin insanın katili Montt; başkan Reagan’a göre; insan hakları konusunda gereksiz yere suçlanmıştı.
 
ABD hem geçmişte ve hem de bugün gelişmekte olan dünyaya en fazla silah sağlayan ülke konumundadır. 1990’ların sonundan bu yana belirli bir artışla var olan silah toplamının yaklaşık yüzde 40’ından fazla sorumludur.
 
Rusya yüzde 17’lik sorumlulukla uzak ara ikincidir.
 
2004 yılında 20 milyar dolardan daha fazla silah ABD tarafından üçüncü dünya ülkelerine aktarılmıştır.
 
ABD’nin 1997-2004 yılları arasında ihraç ettiği silahlardan kazandığı dört dolardan üçü güney yarım küreden elde edilmiştir. Bu rakamlar ABD hükümetinin açıklamasıdır.
 
ABD’nin en fazla silah ihraç ettiği bölge ise Ortadoğu’dur.
 
ABD’nin 2001-2004 yılları arasında Ortadoğu’ya gönderdiği büyük silah listesi şöyledir.
401 tank ve otomatik tahrikli silah, 36 zırhlı personel taşıyıcı ve zırhlı araba, 31 supersonik savaş uçağı, 12 Helikopter, 347 yerden havaya füze ve 122 gemisavar füze Ortadoğu ülkelerine teslim edilmiştir. Bu listeye küçük silahlar, lojik destek malzemeleri vs de dahil değildir.
 
Bir dönem CIA’nın Afgan mücahitlerine gönderdiği 3 milyon AK-47 otomatik tüfekleri de ayrıca hatırlatmak lazım.
 
Bu durumda sizce olayı gerçekleştiren El Mahabarat’ mı yoksa onu, ülkesini ve dünyayı yeniden dizayn eden devlet veya devletler mi?


Kaynak:
http://www.haberartiturk.com/Makale/sir-thomas-more-nin-oyunu-reyhanli-da.html