Gülben Ergen’in başına geleni (denizden çıkarken fotoğrafı çekilmiş, bacaklarında selülit varmış) ve sonrasında yazılıp çizilenleri (twitter’da Gülben Ergen isyan etmiş, başta akademisyen ve köşe yazarı Deniz Ülke Arıboğan olmak üzere insanlar destek olmuş) bilin bakalım nerede duydum? Ozon terapi merkezinde! Peki ben orada ne yapıyordum?

Selülitlerimle mücadele ediyordum...

İronik değil mi? Dr. Lale Yeprem, bacaklarımdaki selülitlerime teker teker ozon şırınga ederken (denemediğim bir bu kalmıştı zira) arkadaşım Rahşan Gülşan’ın Habertürk’teki yazısından “ne kadar haklı!..” diyerek söz etti..

Muayenehaneden acılar içinde çıkar çıkmaz (zira her bir bacağa 20’şer iğne yapılıyor) bir Habertürk Gazetesi aldım ve okudum...

Rahşan şöyle yazmış:

“Gülben Ergen’in yaşadığı hayal kırıklığından çok bu haberleri okuyan kadınların yaşadıklarıyla daha ilgiliyim. Ergen’in selülitlerinin bu dille teşhiri, ayıplar, alay eder tonu tüm kadınlara da dokunuyor. Zaten söz konusu vücutlarımız olduğunda yerlerde gezinen özgüvenimiz iyice derinden sarsılıyor. Mükemmel vücut, selülitsiz bacak, Brezilyalıları kıskandıracak popo, reklamdaki kızınki gibi bir gülüş, dizideki kadının porselen teni arayışı altında eziliyor. Üstelik bu baskı sadece yazılı basın ve televizyon ile de gerçekleşmiyor. Sosyal medya dâhil tüm mecralarda kadınlardan mükemmel fizik, akıl dışı bir noda refleksi, insanüstü anlayış abidesi olması bekleniyor.

Ne yazık ki bu topraklarda o aradığınız mükemmel kadın sayısı hayli sınırlı.

Biz bulgurla, ekmekle, kebapla, dünyanın en lezzetli etli bol yağlı yemekleriyle büyüyen insanlarız. Üstelik kadını böyle baskılayan erkek kısmısı da öyle bir dudağı Brad Pitt, diğeri George Clooney tadında Adonis fazlalığı bulunan tipler değiller.

Ama kafalarındaki mükemmel kadın fotoğrafından bir türlü ödün vermiyorlar.

Yaz boyu okuyacağımız selülit, kilo, mükemmel vücut haberleri hep bu terörün bir parçası olacak. Üstelik bu sadece kadınların mutsuzluğu ve bunalımı ile de sonlanmayacak. Hayal dünyaları ile gerçeklikleri uyuşmayan erkekler de mutsuz olacak...”

Bu yapılanlar hakikaten bir çeşit terördür. Hürriyet’ten Cengiz Semercioğlu, pişkin pişkin “tüm dünyada yapılıyor bu haberler” demiş. Tüm dünyada yapılıyor olması neyi değiştirir?

Rahşan’ın dediği gibi mesele Gülben Ergen’in kalbinin kırılması değil sadece. Gülben Ergen gibi ünlüler üzerinden kadınlara durmaksızın “yaşlısınız, çirkinsiniz, şişmansınız, selülitlisiniz, oranız sarkık, buranız şişik” mesajının verilmesidir.

Son derece büyük “zaman” ve “paralar” gereksizce bu uğurda harcanıyor haberiniz yok. Kadınlar ya aç ya da mutsuz dolaşıyor haberiniz yok. Kadınlar bu yüzden ezik veya sinirli oluyor haberiniz yok. Kadınlar sevilesi olduklarına inanmıyor haberiniz yok. Kadınlar onları oldukları gibi seven eşlerine şüpheyle bakıyor haberiniz yok.

Sonra da kalkıp hâlâ “bu kadınlar anlaşılmaz yaratıklar” diyorsunuz!

Bir toplumun kadınları mutsuz ise erkekleri mutlu olabilir mi hiç?


***


AMK Gazeteciliği!


Aşağıda MEDİZ Kadınların İzleme Grubu tarafından yayınlanan bir çağrısı var. Altına imzamı atarak kamuoyuna duyuruyorum:

“Sözcü Gazetesi tarafından çıkarılan spor gazetesi AMK erkek egemen şiddet ve fanatizmin amiyane küfürlerinden birini isim olarak seçerek kadınlara karşı suç işlemektedir. Kadınların çalışan ve okuyucu olarak yer almaktan imtina edeceği bu ayrımcı gazetecilik anlayışını kınıyor, bu adı seçen tüm sorumluları özür dilemeye ve gazetenin adını derhal değiştirmeye çağırıyoruz.

Gazetenin ismi değişmedikçe hepinizi bu gazeteyi satın almamaya, bu gazeteyi satmamaya, satanları uyarmaya, bu gazeteyi satan bayi ve dükkânlardan alışveriş etmemeye davet ediyoruz.

MEDİZ-Kadınların Medya İzleme Grubu”

(Vatan gazetesinden alınmıştır)