Bugünkü yazıda detaylı bir şekilde Yüksek Askeri Şûra kararlarını analiz etmeyi planlıyordum.

Fakat dün sabah Hakkâri'den gelen şehit haberleri YAŞ'ı geri plana itti. Şemdinli'de büyük kayıp veren ve amacına ulaşamayan PKK bu kez Geçimli Karakolu'na saldırdı.

Karakolu ele geçirmek için kalabalık bir grupla saldıran PKK 6 askerimizi ve 2 korucumuzu şehit etti. Biri ağır 25 Mehmetçik de yaralandı.

PKK gibi aktörü ve faktörü bol bir örgütün gerçekleştirdiği bu terör saldırısı ile ilgili çok şey yazıp çizmek mümkün. Ama artık yazmanın, analiz etmenin de bir anlamı yok.

Çünkü bu gök kubbe altında söyleyecek söz kalmadı.

PKK eli kanlı bir terör örgütü.

Amacı kendi kontrolünde, kendi istediği şekilde yöneteceği bir Öcalanistan kurmak. Dertleri ne Kürtler'in hakları ne de ülkenin demokratikleşmesi.

O yüzden PKK'dan insaflı ya da mantıklı bir adım beklememek lazım.

Karakolları ne zaman bitireceğiz?

Biz atmamız gereken adımları atmakta geciktikçe daha çok şehit vereceğiz. Mesela son karakol baskınını ele alalım.

Güneydoğu'daki karakolların kaçakçılığa karşı yapıldığı, vadilerde ve derme çatma binalardan oluştuğu gerçeğini bilmeyen yok. Ama üzerimizde nasıl bir ölü toprağı varsa hiçbir güç bu karakolların yerini değiştirmeyi, altyapısını güçlendirmeyi başaramadı.

2008'de Aktütün baskını sonrası Başbakan Erdoğan'ın talimatı ile TOKİ devreye girdi ama geride kalan 4 yılda inşası süren 206 karakolun 146'sı halen bitirilemedi.

Önceki gece baskına uğrayan Geçimli Karakolu da öyle.

Köyün yanında ve dere yatağının içinde. Oraya en iyi yetişmiş askerinizi de koysanız kayıp vermeniz kaçınılmaz. Kaldı ki Geçimli bölgenin en hassas karakollarından. Edindiğim bilgilere göre PKK karakolu ele geçirip bayrağını dikmek için planlı bir saldırı yapmış.

Aynı anda 4 farklı yere saldırıp dikkati dağıtmış. Gelecek yardımı kesmek içinde köprüyü havaya uçurmuş.
Karakol köyle iç içe olduğu için helikopter dışında hava aracı kullanılamıyor. 3 askerimiz ise ilk anda yapılan roket saldırıları ile şehit oldu.

Verilen şehitlerde temel faktör karakolun yeri ve güçlendirilmemiş olması.

Artık bildik lafları tekrar etmenin bir anlamı yok.

PKK'ya karşı yapılması gerekenler belli. Eli silahlı unsurları caydırıcı bir mücadele ile bertaraf etmezseniz PKK sizin bugününüze de geleceğinize de ipotek koyar.

Tasfiye değil hukukun işleyişi

Gelelim YAŞ'a.

Terfi sırasındaki 40 tutuklu general ve amiralden 37'si emekliye sevk edildi. Yasalar da siyasi irade de böyle istiyordu. O açıdan yapılan tasfiye operasyonu filan değil.

Bilakis olması gereken oldu.

Kaldı ki tanık olarak ifade veren Hilmi Özkök'ün ifadelerinden sonra işleri daha da zorlaşmıştı.

Her ne kadar CHP lideri 'Özkök'ün ifadesinden sonra Ergenekon davası çökmüştür' diyerek iddia ettiği 'yeni CHP'nin köküne kibrit suyu dökmüş olsa da Özkök'ün ifadeleri hem Balyoz'u hem darbe iddialarını teyit etmiş oldu.

Toplantı öncesi Ankara kulisleri hareketli idi.

Özellikle Uludere ve düşürülen uçağımız nedeni ile Hava Kuvvetleri Komutanı Org. Mehmet Erten'in emekli edileceği konuşuluyordu. Hatta bu konuda bir irade beyanı da olmuştu.

Ama son dakikada bu değişiklik gerçekleşmedi.

Kararların ayrıntısına baktığımızda bir konu daha dikkat çekiyor.

Terfi sırasında olmayan 28 tutuklu general ve amiralden 14'ü kızak diye tanımlanabilecek görevlere atandı. 14'ü ise aynı görevlerinde bir yıl uzatma aldı.

Mesela Silvan saldırısı nedeniyle gündemden düşmeyen Tuğg. Ünal Karaosmanoğlu düşük profilli bir göreve kaydırıldı.

Suriye sınırına ve Hakkâri bölgesine ise özel kuvvetler ve komando geçmişi olan komutanlardan atama yapıldı.

Özel Kuvvetler kökenli Galip Mendi 2. Ordu'ya atanırken Eğirdir'den Tümg. İsmail Metin Temel Hakkâri Yüksekova'ya atandı. 2. Ordu Kurmay Başkanı da Hatay'dan getirildi. Başbakanın askeri danışmanı Korg. Abdullah Recep ise Diyarbakır 7. Kolordu'ya atandı.

Detayları uzatmak mümkün.

Olumsuz denebilecek gelişmeler yok değil. Ama genel itibariyle 2012 YAŞ'ı hukukun çizdiği çerçevede oldu.
Cuma gecesi YAŞ kararları Çankaya'ya sunulurken biz bir grup Ankara temsilcisi Numan Kurtulmuş ile birlikte politika konuşuyorduk.

Sadece bu olay bile başkentte işlerin normalleşme yolunda olduğunu gösteriyor.

(Bugün gazetesinden alınmıştır)