Başbakan, PKK’nın silahları ile birlikte şahsi garantisi altında sınır dışına çıkma ısrarından aniden çark etti. “Silahları bırakıp gitsinler” sözlerini ağzından duyduğumuzda hepimizin ağzı açık kaldı. O gece Başbakan’a dekor oluşturan “sadık bendeleri gazeteciler” soramadılar ama herkes bu U-dönüşün gerekçesini merak etti. Bence gerekçe basitti. Birileri Başbakan’a nihayet “hukuk”tan bahsetmişti, henüz otokrat olamadığını, bu ülkede Kürtler dışında hala kendisine “Türk” diyen unsurların çoğunlukta olduğunu hatırlatmıştı.

“Barış anlaşması karşılığı PKK’ya ne verdiniz?” sorusuna ise Başbakan 72 milyonun gözünün içine bakarak “vallahi 12 kanallı bir televizyon ve hergün 1 saat jimnastik dışında hçbir şey vermedim” diye cevap verdi!

Ben de Pazar günü:
“Açık yazıyorum, Başbakan bir TV kutusu, bir saat “jimnastik” karşılığı PKK’yı silah bırakmaya ikna ederse ben de “sadık bende”si olacağım!
Bu kadar ölüm, bu kadar zayiat ardından 30 yıl sonra silahları bu kadar ucuza bırakırsa PKK’nın ardından da sınır boyunda teneke çaldıracağım!” diye yazdım. (Yurt Gazetesi)
                                                                 
                                                                          ***

Nitekim, PKK’nın geri zekalı olmadığı hemen anlaşıldı ve hem BDP, hem KCK adına konuşanlar “Başbakan’ın 180 derece çark etmesine çok şaşırdıkları”nı beyan ettiler. Onlara göre müzakerelerde (pazarlıklarda) böyle bir şart söz konu bile olmamıştı.
Hali ile, nasıl futbolcu zora düşmedikçe bacağını kestirmez, PKK da istediklerini elde etmeden kendi kendisine silah bırakmaz!
                                 
                                                                         ***
                     
Gelin bugün PKK’nın elde etmeden silah bırakmayacağı şartları (kırmızı çizgilerini) tartışalım:
1)Adı nasıl konulursa konsun, yerel yönetimlere (Güneydoğu’ya) özerklik verilecek Bu minvalde:
i)Valilikler ve belediye başkanlıkları bir kişide toplanacak ve bu yönetici halk tarafından seçilecek. PKK’nın seçimleri kazanacağı 8-16 ilin üzerine bir de “süper vali” seçilecek.
ii)Ana dilde (ana dil eğitimi değil) eğitime geçilecek.
iii)Söz konusu bütün şehirler ve onlara bağlı ilçe, belde, mahalle, köy v.b.’na Kürtçe isim verilecek.
iv)Söz konusu illerde mahkemeler başta olmak üzere tüm kamu kuruluşlarında resmi dil iki adet olacak. Tüm yazışmalar iki dilde yapılacak.
v)Bu illerin yerel ihtiyaçlarını yerel yönetimler belirleyecek. Bütçeden buna göre pay alacak.
vi)Özerk Bölgelerin güvenliğinden yine TSK sorumlu olmaya devam edecek.
vii) “T.C.’ye bağlı Kürdistan Özerk Bölgesi” gereğinde Irak, Suriye, İran Kürtlerini himayesi altına alabilecek. Garantör TSK olacak.
                               
                                                                      ***

2)Anayasa’dan “Türk” kelimesi çıkacak. Bizler Türkiye Cumhuriyeti’nde yaşayan, Türkçe’yi resmi dil olarak, kahir çoğunluğu ise ayrıca ana dili olarak kullanan, Türk halk müziği dinleyen, Mozart’ın “Türk Marşı” ile övünen, Türk Milli Takımı’na alkış tutan, Türk mavisi giysileri seven, yurt dışında sorulduğunda mahçup bir şekilde “Türküm” diyen ama “ne mutlu Türküm diyene” şiarını Anayasa’da garanti altına aldıramayan “Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları” (Türklere ait ülkenin kendisine Türk diyemeyen vatandaşları) olacağız.        

3)Yeni Anayasa ile birlikte “genel af” geçici madde olarak halk tarafından oylanacak. Türkiye Cumhuriyeti’nin vatandaşları Silivri-Hasdal’dakileri , KCK’lıları, her türlü mahkumu ve tabii ki bu arada PKK’yı kendi “hür iradesi” ile af edecek.
4)Ülkeye demokrasi geldikten sonra Apo da rica minnet üzere özgürlüğüne kavuşacak.
                                
                                                                   ***

5)Apo da BDP’ye “RTE bana 1 adet 12 kanallı TV kutusu ve hergün 1 saat jimnastik hakkı verdi, biz de altında kalmayalım, TBMM’de Anayasa oylanırken kendisine ‘Türk usulu partili Başkanlık sistemi’ için destek verin!” diyecek.
Barış uğruna “ser”inden (baş) vaz geçmeye hazır olan Başbakan’a “serimlik” verilecek!
                                                                   
                                                              ***

Lütfen, bu yazıyı saklayın. Bir kısmı için 2014 ağustosunda, tamamı için 2015 haziranında benden hesap sorun!

(Yurt'tan)