Bu hafta başında, Londra Ağır Ceza Mahkemesi 8 numaralı duruşma salonunda, yıllardır beklenen ifadeler verilmeye başlandı..

Hem davalı, hem davacı için her açıdan ilginç, eşi benzeri olmayan , izleyicileri, şahitleri, ifadelerle adı geçenler bakımdan tam anlamıyla “Nadir” bir duruşma görülüyor..

Tahmin ettiğiniz gibi davalı Kuzey Kıbrıs’ın bağrından çıkan , dünyaca ünlü işadamı Asil Nadir..
Ekim 1990’da dünyanın dört bir yanında işkolu bulunan bir imparatorluğun kayyumlara devriyle başlayan, başaşağı hızla düşürülen bir şirketin ve yönetim kurulu başkanının 22 yıl beklenen davası..
Salı sabahı Asil Bey ile Ağır Ceza Mahkemesi Old Bailey’nin ikinci katında karşılaştığımızda, “ Gözünüz aydın.. 6 aylık bekleyiş sona erdi, sonunda ifadenizi vereceksiniz” diyorum..

“Olur mu..Ben 22 yıldır bu günü bekliyordum” yanıtı geliyor Asil Beyden..
Gerçekten de 22 yıl gecikmeyle de olsa sıra Asil Beye gelmişti.. Asil Nadir ile tanışmamız daha Polly Peck’in yeni satın alındığı, Commercial Road üzerindeki Wearwell PLC’li günlere dayanır.. 1980’lerde başlayıp, 1990’a kadar yükseliş döneminin şahitlerinden biriyim dersem yanlış olmaz.. “Midas Dokunuşlu Adam” olarak İngiliz basınının isim verdiği bu ünlü işadamı, yine 22 yıl sonra ılık bir Haziran gününde İngiliz basınının BBC, ITN, The Times, The Guardian, The Independent gibi sayısız isminin muhabirini yine mahkeme salonuna toplamayı başarıyordu..

Basının Asil Nadir’e ilgisi 30 yıldır bitmedi, bitmeyeceğe de benziyor..
İfadeleri 3 gün süren Nadir, her gün söyledikleriyle hem Türkiye, hem İngiltere’de sansasyon yarattı dersem, yanlış olmaz..

Çocukluğundan başladı, 1960 darbesinde Türkiye’de İstanbul’da İktisat Fakültesinde okuduğunu, sonra siyasi karışıklık nedeniyle Londra’ya ailesinin yanına geldiğinden bahsetti.... 1970’lerde Süleyman Demirel kabinesi, 1980’lerde Turgut Özal ve Margaret Thatcher döneminden söz etti.. Özal’ın, Thatcher’a mektup yazıp, Polly Peck’i kurtarması için yardım istediğini, dönemin Dışişleri Bakanının iki gün içinde 100 milyon sterlini İngiltere’ye göndermedikleri takdirde “bu işin biteceğini” belirten ültimatomundan bahsetti..

“Ölümü göz alıp , doktorlarımın hayati tehlike uyarılarını dinlemeyip, sırf adaletin önüne çıkıp, haksızlığımla savaşmak için” döndüm dedi.. Kalp ve böbrek yetmezliği çektiğini, psikiyatrik tedavi gördüğünü ve sağlığının bozulduğunu söyledi.. İngiltere’den Kuzey Kıbrıs’a döndüğünde “ kırık” bir adam olduğunu anlattı..

Karşımızda 71 yaşında bir Asil Nadir var.. 20-30 yıl öncesinin Nadir’inden farklı görünümde biriydi belki.. Ancak tüm anlattıklarına rağmen, morali yerinde, kendine güvenen, gülümseyen, basına başı dik poz veren bir mağdur vardı karşımızda.. Her duruşmaya özel korumaları eşliğinde gelen.. Çoğu kez yanında ikinci eşi Nur Nadir bulunan.. Yani alışıla gelen mağdur tablosuna uymayan bir figür..

Asil Nadir, Ağır Ceza Mahkemesinde 4’ü kadın, 11 kişilik jüri önünde ifade veriyor.. Temmuz sonuna doğru oturumun bitmesi ve jürinin kararını alması bekleniyor.. Jüri görebildiğimiz kadarıyla yaşı 30’larda veya daha gençlerden oluşuyor.. Polly Peck’İn adını çoğunun dah aönce duymadığını sanıyorum.. Hele hele bahsedilen yüzmilyonlarca sterlin, dolar, milyarlarca sterlin değerindeki şirketler , Cayman adalarından İsviçre’ye, Hong Kong’dan Kuzey Kıbrıs’a, Türkiye’ye , Güney Amerika’ya, ABD’ye uzanan sayısız “entity” kuruluş kafalarını karıştırmış gibi.. Ne düşünürler, ne karar alırlar hiç belli olmaz..

Ortada 150 milyon sterlinlik PPI hesabından çalınan bir paradır dolanıp duruyor.. İngiliz basını da bunu yazıyor.. Ancak Nadir, 13 ayrı suçtan , 34 milyon sterlinlik bir hırsızlıkla suçlanıyor.. Bunlara ait belgeler mahkemeye sunuldu..Resmi suçlama bu..

Asil Nadir’in bana anlattığına göre İngiliz hukuk tarihinde ilk kez böylesine bir davaya bakılıyor.. Ocak ayında başlayan ve 6 ayını bitiren duruşmanın yargıcı olmayı, eminim kimse istemezdi.. Bankacılık, mali konular , finansal hesaplar, tonlarca ağırlığa çevrildiği belirtilen TL hesapları, nakit paraların transferi bu işlerden anlayanların bile kafasını karıştırmış durumda..

“Nadir” bir dava dedim.. Karşımızda, 1980’lerde her attığı adım olay yaratan, 1990’da piyasa değeri 2 milyar sterlinlik bir imparatorluğu yöneten bir işadamı var.. Kendisini “baş stratejist” olarak tanımlaması boşuna değil..

Bu hafta, Asil Nadir’İn ifadesine devam edilecek.. Çapraz sorgu başladı.. Bakalım davacı SFO (Ağır Dolandırıcılık Masası) neler sorup, akılları karıştıran sorulara ayrıntılı cevap almaya çalışacak.. Nadir cephesi kimleri şahit olarak mahkemeye çağıracak .. Bunca yıl bekledik, görüp, işiteceğiz..

Adaletin yerine gelip gelmeyeceğini hep birlikte öğreneceğiz..