“Şeyha”yı ismi sanmayın sakın. Şeyh’in karısı veya “dişi şeyh” manasına geliyor. İsmi Moza bint Nasser Al Missned. Yani Nasır Al Missned kızı Moza.

Moza Hanım 1959 doğumlu. Yani 52 yaşında. Babası, şimdiki Emir’in babasının muhalifi imiş. Mısır ve Kuveyt’te uzun zaman sürgünde yaşamışlar. Kızlarının düğünü için gelmişler.

Moza, Katar üniversitesinde sosyoloji eğitimi alırken tanışıyor o zaman veliaht emir olan kocasıyla ve hemen 18 yaşındayken ikinci karısı olarak evleniyor. (Sosyoloji diplomasını 9 sene sonra alıyor)

Diğer Arap ülkelerindeki Emir, Kral eşlerinden farklı olarak oldukça aktif bir kadın. 1995’den beri Katar Eğitim, Bilim ve Toplumsal Kalkınma Vakfı’nın, 2008’den beri gençlere istihdam yaratmayı amaçlayan Silatech vakfının, Arap Demokrasi Vakfının, Aile Konseyinin başkanı, Eğitim Konseyinin başkan yardımcısı ve UNESCO’nn Temel ve Yüksek Eğitim Özel Elçisi. Dahası El Cezire’nin çocuk kanalının da arkasında. Bütün bunlar göstermeliktir diyorsanız o zaman son darbeyi vurayım: Forbes Dergisinin dünyanın en kuvvetli 100 kadını listesi içinde 74. sırada yer alıyor

Geçen senelerde Emine Erdoğan’ın düzenlediği Gazze’ye Özgürlük toplantısı sırasında yakından gördüm. Bir hayli uzun boylu ve çok gösterişli bir kadın. Plastik cerrahların eline bol miktarda kendini teslim etmiş görünüyor. İnsan anında ona odaklanıyor ve başka bir şey görmez oluyor.

Kocasıyla beraber geldiği İstanbul’da giydiği lacivert kıyafetinin modelinde sanırım en az elli ayrı renkte ve kumaşta kıyafeti var. Zira fotoğraflara baktığımda sık sık aynı modeli görüyorum. Tesettürü tartışmalı bu kıyafet kimin tasarımıymış diye baktım ama bulamadım. Hoş ve etkileyici bir model.

Onun dışında çok şık bir kadife pantalon ceket takım içinde, Rus revü güzelivari korkunç bir kürk içinde, yine çok şık ve zarif Channel tarzı dapdarcık pembe bir elbise içinde, bembeyaz gelinvari bir kıyafet kıyafeti içinde de görüyoruz. Zarafet ile rüküşlük arasına gidip geliyor diyelim. Çoğu zaman parıl parıl renklerde. Fakat hepsini aynı kumaştan bir bone tamamlıyor.

Bonesi ilginç aslında. Bildiğimiz tesettür kurallarına göre takmıyor. Saçlar görünüyor, boyun açıkta, çoğu zaman dekolte açıkta. Dekoltesi açıkta değilse bile göğüslerinin tüm şekli ortada. Bonesi ise daima aynı stilde.

Kendi geliştirdiği bir model olduğu muhakkak. Benazir Butto’nun şöyle bir üzerine atıverdiği şalı nasıl onun stili olmuşsa, bone de Moza’nın stili olmuş. Düşününce pratik ve şık. Daha ötesi edilgenliği değil, etkenliği simgeliyor. Hani Bodrum’larda sık gördüğümüz tülbentini yukarı toplamış iş başındaki Hamide Ana’lar. Yeni bir tesettür modeli olarak dikkate almaya değer diye düşünüyorum. Belki bir iki müdahaleyle.

***

Muhafazakâr bir grupla seyahatin farkları

- Dindar olmayan bir grup molalarını sigara, tuvalet vs ihtiyacı geldikçe verir, muhafazakâr grup ise namaz vaktine göre.

- Dindar olmayan bir grup, kendisinden “çorba parası” isteyen trafik polisine sinir olur, beş dakika giderek çöken ahlak sisteminden dem vurup kafa şişirir, muhafazakâr grup ise bunun da değerini bilir, “yol sadakamızı verdik, Allah ondan razı olsun” der, geçer.

- Dindar olmayan grupta eşler, aralarında gerilim varsa yansıtmaktan çekinmez, bu gerilim yansımasından yola çıkarak kaç yıldır evli olduklarını bile hesaplayabilirsiniz. Muhafazakâr grupta ise eşler birbirlerine “Ekrem Bey”, “Sacide Hanım” diye seslendikleri için kim kimin karısı kocasıydı diye karıştırmak bile mümkün.

- Muhafazakâr bir grupta asla konuşulamayacaklar ve yapılmayacaklar: Kürek çeken zencinin kaslarının ne kadar seksi olduğu, su aygırlarının cinsel hayatının zenginliği, pantolon balığı şeklinde cıvık espriler, suya adam atmak gibi eşek şakaları, “ahhh buz gibi bir bira ne güzel gider” teklifi...

- Dindar olmayan bir grupta yemekler daima beraber yenir, asla ayrı gayrı olmaz, muhafazakâr grupta ise erkekler ve kadınlar ayrı masalarda yiyebilir.