İngiliz futbol taraftarlarının açtığı bir pankart vardır: Class is permanent... Klas sabittir, değişmez- demek. Yani -Oyuncu belki arada sırada formdan düşer, iyi oynayamaz, ama klas oyuncunun kalitesi hiç bozulmaz- anlamında.

Hafta sonu Arsenal-Aston Villa maç yayınında bu sloganı Arsenal stadında tabela olarak gördük. Futbol açısından tamam da, sanki slogan İngiltere’deki sosyal sınıf anlayışını da yansıtıyor. Toplum en genelde ‘soylular’ ve ‘avam’ olarak sınıflanmış... Biz ve Onlar, ayrımı var... Ve sınıflar arasında öyle birbirine geçiş, sınıf atlama, laubalilik vs yok. O açıdan bakınca, Arsenal duvarındaki slogan, -Sınıfın sabittir, değişmez- diyor... Yani sınıf değiştiremezsin, sınıf atlayamazsın. Tabii ki burada -Canım, veliaht prens Henry’nin avamdan ve çok şeker eşini hatırlayalım- demek mümkün... Ama o evlilik istisnadır, bir Külkedisi masalıdır, sosyal hareketlilik değildir.

Sınıflara ayrılmış toplumları ve kişinin doğduğu tabakadan dışarı çıkamamasını, ekonomi çok sevmez.  Ekonomi, sınıf kısıtlamalarının aşıldığı ve en alttan gelenlerin sınırları atladığı durumları, Sosyal Hareketlilik taşıyan toplumları sever. Köyden çıkıp, yeteneğine ve şansına göre milyoner işadamı ya da müthiş mucit ya da dünya çapında sanatçı olarak sosyal sınıfları aşanların ekonomileri her zaman daha makbuldur. O ekonomiler esnektir, yaratıcıdır ve canlıdır. Sosyal Hareketlilik gayet faydalıdır, demokratiktir. Türkiye’de müthiş bir sosyal hareketlilik vardır... Ve bu hareketlilik, Türkiye’nin gücüdür. Önümüzdeki 10 yılda Türkiye’nin küresel yükselişini bu sosyal hareketlilik destekleyecektir.

Ortadirek yeniden yükseliyor

Son 10 yıldır krizlerle birlikte küresel alanda müthiş bir sosyal-sınıfsal değişim yaşıyoruz. Dünyanın üretici ve tüketici sınıfları yeniden yapılanıyor. Bu kargaşada yeni ve farklı bir kesimi öne çıkıyor: O da, Ortadirek’tir... Ortadirek, güçlü ve belirleyici sınıf olarak yükselmektedir. Ancak bu grup sosyal sınıf katılığında değildir, geçişkendir, esnektir, gerilerden geldiği için paylaşımcı ve demokratiktir.

Ülke ekonomilerinin BRIC ve içinde Türkiye’nin de olduğu TEKMe, CIVITS gibi isimler altında gruplanması, genişlemiş G-20, bu yeni yapılanmanın etkisidir. Bu ekonomiler, Ortadirek Ekonomileridir. Bundan sonra bu ülkeleri düz ovada koşturacak ve dünyanın en büyük 20 ekonomisi sıralamasını değiştirecek olan, Ortadireğin gücüdür.  Çin ekonomisi halen toplamda bakınca dünyada ya birinci ya ikinci, ama hane halkına bakınca, 28. sırada. Nedeni: Çin’de ortadirek yok. Arap Baharı denen, bölgede Ortadirek olmak isteyenlerin ve Sosyal Hareketliliğin ayaklanmasıdır. 

Cuma günkü yazımızda aktardığımız Accenture danışmanlık kuruluşunun raporu, dünyada ve Türkiye’de Ortadireğin geleceğinin raporuydu.

Ne diyordu? 2020’ye dek Türkiye dahil Büyüyen Ekonomilere, yılda 30 bin dolar ve fazlasını kazanan 80 milyon hane eklenecek...

Bu 80 milyon hane, işte Ortadirek’tir. Sosyal Hareketlilik’le en alttan gelenlerin katılımı ve de artan nüfus, ortadireğin üretim ve tüketim gücünü büyütüyor. Bu 80 milyon hanenin sağlıktan otomobile, ilaçtan sigortaya, beyaz eşyaya, yola, okula, uçağa ihtiyacı ve harcaması artacak. Rapor Türkiye’deki ortadireğin yükselişini de yazmıştı: Gelecek 8 yılda Türkiye’de tam 4.7 milyon hanenin 30 bin dolar gelir düzeyine ulaşması bekleniyor. Bu sayı, yüzde 73 artış demek. Rapor, -Türkiye’nin bu yükselişi ABD hariç gelişmiş ülkelerde bile görülmeyecek- diyor. Yükselen, yüzde 73 oranda genişleyen, Türkiye’nın Ortadireğidir. 

Türkiye’de ve dünyada eskiden de Ortadirek vardı. Ancak, devletin himayesinde, ulufe ücret ve sübvansiyon dağıtılarak desteklenen sürdürülemez bir Ortadirek’ti. Bu model, devleti borca soktu, maliyeyi bozdu; sabah dağıtılan, akşam enflasyon olarak ceplerden gitti... Türkiye’nin çoktan terkettiği -borçlan dağıt- modelinde ısrar ettikleri için çoğu AB ekonomisi halen krizdedir. Nüfusları da yeni Ortadirek çıkaramayacağı için bu krizin faturası zor ödenecektir. Türkiye ise ortadireğinin genişlemesi ve de Sosyal Hareketliliğin sürmesiyle, dünya ekonomi listesinde yukarılara tırmanmayı sürdüreektir. Uzak değil, gelecek 8 yıldan söz ediyoruz.