Kendimi bildim bileli CHP ile İslamiyet arasındaki bağlantı ve ilişki tartışma konusu edilir.


Toplumumuzun kimi kesimlerinin gözünde CHP "dinsiz" bir parti; en azından "dini duyarlılıkları zayıf" bir partidir. Kimi kesimler ise bunun doğru olmadığını bilir ama siyasal rant elde etmek için bu görüşü yaymak isterler. "Toplumumuzun yüzde 99'u Müslüman'dır" dedikten sonra; toplumun ciddi bir kesimini dinsizlikle suçlamak ne derece mantıklı olabilir?..

Farklı yorumlar

İslamiyet'te diğer tek Tanrılı dinlerde gördüğümüz üzere farklı yorumlar vardır. Bu farklılıklar; mezhep farkı olabileceği gibi aynı mezhep insanları da farklı yorum ve uygulamalar içinde olabilirler. Kimileri buna "derece farlı" derler ki ben bu görüşe katılmıyorum. Zira bir dereceden söz etmek için o derecenin tanımı gereklidir ki böyle bir tanım yapılamaz...

Geçenlerde bir TV programında "Aczimendi grubunun" lideri Müslüm Gündüz'le Mehmet Ali Birand'ın bir söyleşisi vardı. Bilmem anımsıyor musunuz bu Aczimendiler 28 Şubat öncesinde uzun saçları, cübbeleri, ellerindeki asalarla laik kesimin bir bölümüne korku salmışlardı.

Müslüm Gündüz de bir evde bir hanımla basılmıştı (!) eğer yanılmıyorsam adı Fadime Şahin idi. 28 Şubat sonrasında ne Aczimendiler kaldı ne Fadime Şahin.

Bu grubun 28 Şubat'ın mimarları (!) tarafından mı yönlendirildiği yoksa inançlarının gereğini yerine getirmeye çabalarken birileri tarafından mı kullanıldığı sorusu yanıtsız kaldı. Müslüm Gündüz kendilerini kimsenin kullanamayacağını söylüyor ki inanmak durumundayız. Fakat farklı uygulamaları olduğu da çok açık.
Sayın Gündüz; İslamiyet'te tesettürün ancak çarşafa girmekle olacağını söylüyor. Bizde "örtülü hanımlar" arasında çarşafa girenler yüzde 10 bile değildir. O halde; bizim tesettürlü hanımlarımızın yüzde 90'ı tesettürlü sayılmayacak. Böyle mantık olur mu?..
İslamiyet'in temel kaynağı olan Kur'an-ı Kerim'de nasıl örtünüleceği konusunda herhangi bir açıklama olmadığına göre isteyen istediği gibi yorumlar...

Siyasal İslam ve CHP

İslamiyet'in temel kaynağı olan Kur'an'da halkının çoğunluğunun Müslüman olan bir ülkede siyasal düzenin nasıl olması gerektiğine dair tek bir satır yoktur. Bu bakımdan; "İslam şeriatı" olarak ileri sürülen görüşler; iktidarı bir biçimde ele geçiren grupların kendi inançlarını "İslami siyasal düzen" olarak sınmalarından başka bir şey değildir. Zaten eğer "evrensel" bir İslam şeriatı olsaydı; günümüz uygulamaları arasında görülen İran, Suudi Arabistan, Pakistan, Afganistan vs. ülkelerdeki farklı uygulamaları izah etmekte adamakıllı zorlanırdık.
"CHP'li vatandaş" diye türdeş bir vatandaş türü yoktur. (Zaten hiçbir toplumda tümüyle türdeş insanlara rastlayamazsınız.)

CHP'liler arasında da dindarlık açısından farklı duyarlılıkta insanlar vardır. Kimileri sofu denilebilecek derecede dinsel kurallara uygun yaşamaya gayret ederler; kimileri kendi anlayışları çerçevesinde daha az kuralcı yaşarlar. Bu farklılıklar bölgeden bölgeye, yaştan yaşa değiştiği gibi yaşanan kent kasaba ya da köyün nüfusuna göre de değişir. Örneğin orta Anadolu'nun bir kent ya da kasabasında CHP'ye oy veren bir vatandaşımızın dini duyarlılığı büyük kentlerimizde muhafazakâr partilere oy veren vatandaşlarımızdan çok daha fazladır. Bu konuda çok sayıda araştırma vardır.

Yaşadıkları sürece farklı derecelerde duyarlı olsalar bile vefatından sonra "beni İslami kurallara göre gömmeyin" diye vasiyet eden hiçbir CHP'li görülmemiş ve duyulmamıştır. Zaten dinimize göre herkes kendi hesabını kendi verecektir.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nun Bosna'daki İslami söylemlerinin kimilerini şaşırtması beni şaşırtıyor. Müslüman kimliği; Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının çok önemli bir bölümünün kimliğinin önemli bir parçasıdır ve bu vatandaşlarımızın önemli bir bölümü CHP sempatizan ve seçmenidir.
Gündelik yaşamda (kendince) İslami kurallara uygun yaşamak başka bir şeydir; İslamiyet'i kendi dünyası içinde başkalarının uzağında yaşamak başka.

Bunu "Dinin içinde ya da dışında" olarak tanımlamamak gerekir...


(Bugün gazetesinden alınmıştır)