Son dönemin en başarılı sanatçıları arasında gösterilen Sıla için görsellik ikinci planda. Sıla “İşinizi güzel yaptıkça güzelleşirsiniz” dedi. ‘Alain Delon’um Benim’, ‘Dan Sonra’, ‘Acısa da Öldürmez’, ‘Kafa’, ‘Oluruna Bırak’, ‘Boş Yere’ onun besteleyip söylediği, milyonların beğendiği şarkılarından sadece birkaçı... Sıla’yla müziği ve hayatı konuştuk.

‘Alein Delon’um Benim’, ‘Dan Sonra’, ‘Acısa da Öldürmez’, ‘Kafa’, ‘Oluruna Bırak’, ‘Boş Yere’ onun besteleyip söylediği, milyonların beğendiği şarkılarından sadece bir kaçı… Oysa ilk albümünü çıkaralı henüz 5 yıl bile olmadı… Evet bu haftaki röportajımı kısa sürede milyonlarca hayrana ulaşan, genç ve güzel şarkıcı Sıla ile yaptım. TRT’nin Eurovision adayları arasında adı geçen, ancak gazetemize önce gün, bu görevi hiç istemediğini açıklayan Sıla’yla müziği ve hayatı konuştuk.

ŞÖHRET GEÇiCi PALAVRACI YARAMAZ BiR ÇOCUK


-Biz sizi yaptığınız albümlerle tanıyoruz. Ama özel hayatınızla ilgili hiçbir fikrimiz yok. Sizin hikayeniz nerede ve nasıl başladı?

Çok fazla gerilere gitmeden kısaca şöyle anlatayım: Ailemin tek çocuğuyum. Ortaokul yıllarında Türk Müziği ve Halk Müziği korolarındaydım, solist olarak da şarkı söyledim. Lise zamanı özel şan dersleri aldım ve üniversite için İstanbul'a geldim. Konservatuar sınavını kazanamayıp darılınca, hali hazırda puanını tutturduğum İstanbul Üniversitesi Fransız Filolojisi’ne başladım. Bir sene okudum. Müzikten uzak kalamayınca İstanbul Bilgi Üniversitesi Caz Vokal bölümünün sınavlarına girdim. Kazanınca da orada devam ettim. Okuldaki ikinci senemde Kenan Doğulu'yla geri vokal olarak çalışmaya başladım. Sonrası malum.        

-Anneniz, babanız ne iş yapıyor?

Annem eczacı, babam kimya mühendisi. Ailede müzisyen yok ama babamın kulağı iyidir ve güzel bir sesi var. Piyanonun başına otursun duyduğu bir şeyi rahatlıkla çalabilir. Babama çekmişim.

-Nasıl bir çocuktunuz?

Yaramaz. Ama uslu görünümlüydüm. Yere bakan yürek yakan cinsi. Annem arka dişlerini muzipliklerim yüzünden sıkmaktan kırdığını iddia ediyor. (Ha ha ha)

-Ne hayaller kurardınız küçükken?

Benim hep tek hayalim oldu. Sahnede kendi şarkılarını söyleyen, iyi bir şarkıcı olmayı düşlerdim. Küçüklüğümden beri de tuhaf bir şekilde kendi şarkılarımla bir yerde olmaktı amacım. 5 yaşında da böyleydi, 15 yaşında da böyle oldu, şimdi de aynı.

-Aklınızda hangi mesleği yapmak vardı?

Müzikten başka bir şeyi almadı içim. Bir de edebiyat bağımlısıydım. Şimdi dahi düşününce, şarkıcı olmasam yazar olmayı çok isterdim. Şarkı söylemeye başladığımda çok küçüktüm, kaç yaşımda olduğumu hatırlamıyorum bile. Ne çalıyorsa ezberler söylerdim. İlk bestemi on bir yaşımda yaptım. O şarkı, müzisyen arkadaşım Efe'yle prodüksiyonunu üstlendiğimiz Gökhan isimli yeni şarkıcının albümünde yer alacak.

-Genç yaşlarda kimlerin şarkılarını dinlerdiniz, kimlere hayrandınız? Odanıza posterini astığınız birileri var mıydı?

Bir sürü şarkıcı dinledim. Çok fazla poster aşkım yoktu ama Metallica, Guns N’ Roses posterleri hatırlıyorum mesela. Türkçe ise Sezen Aksu'ya saygım büyüktü, hala da öyledir.

-Zaten size, ‘Geleceğin Sezen Aksu’su’ diyorlar, bu durumdan memnun musunuz?

Ya tabi çok hoşuma gidiyor. Feci güzel bir kompliman ama yani başka birinin yerini doldurmak gibi bir gayem hiçbir zaman olmadı. Ancak tabii kendi şarkılarımı yazdığım için bir takım benzerlikler buluyorlar aramızda. Çok gururlanıyorum, çok onurlanıyorum. Çok usta bir isim, çok sevdiğim biri. Ama ‘Sıla’ olarak var olmak en büyük hedefimdir.

- İlk aşkınızı hatırlıyor musunuz?

Yoooo… On bir yaşında ‘Kırık Ayna’ isimli o besteyi bana yazdırandı herhalde.

-11 yaşında beste mi yaptınız?

Tabii bir aşk şarkısı, ama kimi düşünerek yazdığımı bilmiyorum. Artık sınıfta platonik bir aşk mıydı, yoksa mahalleden birine mi ilgi duyuyordum unuttum gitti.

-Ve o çocuğa şarkı yazdınız öyle mi?

Evet tabii, sözlerini de saklamıştım, şimdi çıkardık ve yeni çıkacak o albümde yer alacak.

-O yaşlarda kendinizi güzel buluyor muydunuz?

Küçükken kendimi çok güzel bulduğumu söyleyemeyeceğim. Hiç öyle takıntılarım olmadı. Hala da yoktur. Görselliğin her zaman ikinci plan olduğunu düşünürüm. Önce başka donanımların olması gerektiğini düşünürüm. İşinizi iyi yapıyorsanız başarılıysanız çok fazla güzelmişsiniz gibi geliyor bana.

 -Kendinizde hem beğendiğiniz hem de beğenmediğiniz yönleriniz neler?

Fiziki anlamda sorduysanız cevabım ‘gözlerim’ olur. Daha yiyip yiyip, hiç kilo  almayan biri olmayı çok isterdim. Filinta gibi biri olmayı çok isterdim. Her zaman dikkatli olmam lazım. Bıraksalar bir tencere makarnayı bir oturuşta bitiririm. Manevi olarak da sabrımdan ve çalışkanlığımdan memnunum. Kısa zamanda kavrarım, bu da iyi. Çabuk parlamam biraz sıkıcı. Ama aynı hızda geçer öfkem, yine de pek tasvip etmiyorum.

-Bugünlerde kafanızı en çok meşgul eden mesele nedir?

‘İmza’ albümümde yer alan ‘İnşallah’ diye bir şarkım var. Sözü benim, müziği Efe'yle ikimizin. Düzenlemesi de Efe'nindir. Bir dinleyicim Youtube'ta şarkının Arapçası’na rastlamış tesadüfen, “Haberiniz var mı?” diye bir mail attı. Iraklı bir şarkıcı şarkıyı izinsiz alıp kullanmış. Düzenlemesine kadar aynı. Tonunu bile değiştirmemişler, ‘kadın tonu’ndan söylemiş beyefendi! İsmi de aynı. Fakat söz, müzik ve düzenleme kısmında kendi adı yazıyor. En kötüsü Irak'ta telif yasası olmadığı için dava açamıyoruz. Nasıl? Nefis değil mi? Sabah bu haberle uyandım.

- Bu ülkede zaman zaman kendinizi uzaylı gibi hissettiğiniz oluyor mu?

Bazen ‘evet’; anlayışsız, samimiyetsiz, taraflı, kalbi ve beyni defoluların bulunduğu her yerde kendimi uzaylı gibi hissediyorum. 

-Merak ediyorum, mutluluk kareniz nedir?

Yeni şarkının doğduğu an. Öyle tarifsiz bir hal ki onu hiç bir şeye değişmem. Üretmek zaaf bende.

TÜRK’ÜN AKLI HELADA GELİR


-Bestelerinizi hangi ortamlarda yapıyorsunuz? Araba da ya da uçakta beste yaptığınız oluyor mu?

Her yerde şarkı yazıyorum. Şarkıların zaman ve mekan ayrımı yok fazla. Bir sürü yerde sizi yönetebiliyorlar. Dolayısıyla bir sürü yerde denk gelebiliyor. O, anlık bir esin hali. Bir ışık yanıyor kafanızda, yahut bir şeyin üzerine gidiyorsunuz bir anda başka bir cümle söktürüyor sizden. Evimin salonunda koltuk kenarında çok şarkı sözü yazıyorum. Türk’ün aklı helada gelir biliyorsunuz; banyoda duş alırken de oluyor. Tuvaletteyken bir şeyler geliyor mırıldanıyorum falan. Turnede gidip gelirken aklıma bir sürü şey geliyor.

-10 yıl sonra Sıla nerede ve nasıl bir kadın olacak?

Daha iyi şarkılar yazmak, daha iyi şarkı söylemek ister deli gönül…

- “Acı, ayrılık, platonik aşk insana şarkı sözü yazdırır ama mutluluk böyle bir şey yapmaz” derler. Sizce bu doğru mu?

Hepsini bir kere yaşamak, bir ömür haklarında yazabilmek için kafi aslında. Ama doğrudur karanlık zamanlar, yalnızlık, aşk insana şarkı yazdırır. İçe döndürür.

-Peki, Sıla’ya bu güzelim şarkıları yaptıran şey nedir?

Hiç bilemiyorum. Bu da benim kendimi ifade şeklim.

-O zaman şöyle sorayım; Sıla’nın şarkıları acı mı, yoksa tatlı mı?

Her tat mevcuttur.

-İlk sahneye çıktığınız günü hatırlıyor musunuz? Dizleriniz titriyor muydu?

Sadece dizlerim değil, dişlerim bile titriyordu. Çakılıp kaldığımı hatırlıyorum sahneye. Ne ileri ne geri gidebiliyordum. Kolumu bile kıpırdatamamıştım.

-Bir gününüz nasıl geçer bize anlatır mısınız?

Çalışıyorsam stüdyoda, ofiste… Ne işim varsa onların peşindeyim. İşim yoksa evdeyimdir. Dinlenmeye gayret ederim. Bunu da film izleyerek, okuyarak yapıyorum. Arkadaşlarımla vakit geçirmeyi seviyorum. Bir de tabii yemek yapmak beni çok rahatlatıyor.

-Sizce Türkiye’de ‘’Star’’ kimlere denir? Sizin de ‘’star’’ olma kaygınız var mı?

Türkiye'de star herkese denir. Ama bence starlık kavramı çok eskilerde kaldı. Bir çok anlamın içini boşalttığımız gibi onu da mundar ettik.

-Ünlü olduktan sonra az da olsa şımardınız mı?

Yok, olmadı bende o işler. Sevmem şımarıklığı... Şöhret beni hiç değiştirmedi. Hayatımı biraz arakladı evet ama beni değiştirmedi. Ha, belki biraz daha disiplinli kılmış olabilir. Şöhret geçici, palavracı ve yaramaz bir çocuktur. Ama şöyle yaramaz, içinde hainlik taşıyan yaramaz kötü çocuklar vardır ya, onlardan. Bükeceksin işte onun etini.

-İlk kazandığınız parayla ne yaptığınızı hatırlıyor musunuz, kazancınızı nerelere yatırıyorsunuz?

İlk kazandığım parayla kendime gri bir kazak almıştım, bir de anneme ve babama hediyeler aldım. Bugün kazancımı yeniden işime yatırıyorum.

Bestelerimde arkadaş indirimi yapıyorum


-Daha önce Ferhat Göçer, Emel Müftüoğlu gibi sanatçılara beste verdiğinizi biliyoruz, hala isteyenlere şarkı veriyor musunuz?

Tabii veriyorum. Sanatçı arkadaşlarımdan isteyenler oluyor, yeni çıkacak bir sanatçımız var ona da verdim.

-Sanatçı arkadaşlarınıza bestelerinizi para karşılığında mı veriyorsunuz?

Tabii bedava vermiyorum ama arkadaş indirimi yapıyorum. İnanın ben para işlerinden hiç anlamam, para konuşmayı da sevmem. O işleri menajerim, sanatçıların menajerleriyle konuşup hallediyor.

-Bir şarkınızı kaça satıyorsunuz?

Dedim ya para işlerinden anlamam (Gülüyor) Tamam, şöyle söyleyeyim, şarkısına göre değişebiliyor.

-Anlaşılan miktar söylemek istemiyorsunuz, şöyle sorayım o zaman; bestelerinizin bedeli Sezen Aksu’nun şarkılarının bedeli kadar yüksek mi? Sezen Hanım bir şarkısını kaça veriyor ki?

-50 bin liraya verdiğini söylüyorlar…Zannetmem, o kadar değildir. Ama bilemeyiz tabii..

-Sizin, çoğu pop müzik sanatçısından farkınız, yorumculuğunuzun yanı sıra, söylediğiniz şarkıları da kendiniz hazırlıyorsunuz. Yani kendi şarkılarınızı söylüyorsunuz. Günün birinde üretkenliğinizin bitmesinden endişe etmiyor musunuz?

Şu an için böyle bir şey söz konusu değil. Çok şükür hala besteler yapıyorum. Şimdi mesela yeni albümüm için bazı şarkılarım hazır, şimdiden üç tane çok güzel şarkım var.

-O şarkılar sizin tarzınız olan, farklı sözlerde ve herkesin beğeneceği ilginç müziği olan eserler mi?

Evet öyle; bana özgü, bana ait şarkılar. Beğenileceğini umuyorum.

-Ne zaman dinleyebileceğiz o şarkıları…

Yeni albümümü önümüzdeki Sonbahar’da çıkaracağım. Çünkü, geçen yıl çıkan üçüncü albümüm ilgi görmeye devam ediyor ve orada klip çekmek istediğim başka şarkılar da var.

-Bazı sanatçıların belli bir yaşa gelince üretkenlikleri kalmıyor. Sizce bunun sebebi ne olabilir?

Yaşla ilgili olduğunu zannetmiyorum, hissetmekle ilgilidir. Ama ben o yaşlara gelince de aynı üretkenliği sürdüreceğime inanıyorum. Yine çok güzel şarkılar yapacağımı biliyorum. En güzel şarkılarımı henüz bestelemedim ve söylemedim.

-Şarkılarınız çok sevildi ve üç albümünüzde çok sattı. Günümüzde bazı ünlü isimlerin albümleri satmıyor ama
onlara sorunca çok güzel bir albüm yaptıklarını söylüyorlar. Günün birinde, sizin çok beğendiğiniz ancak hayranlarınızın beğenip satın almadığı bir albüm yapmaktan çekiniyor musunuz?

Hayranlarımın yaptığım albümü beğenmemesi mi? Bunu düşünmek bile çok kötü, korkarım böyle bir şeyden. Eyvah bakın şimdiden strese girdim. Böyle bir şeyi yaşamayı hiçbir zaman istemem, inşallah hiç yaşamam da. Onları hiçbir zaman hayal kırıklığına uğratmak istemem.

-Eylül ayında Kuruçeşme Arena’da verdiğiniz konseri izledim. Siz ilk albümünüzü 4 yıl önce çıkardığınız ama o konserde de gördüm, 4 bin kişi ayakta tüm şarkıları sizinle birlikte söylüyordu. Neler hissediyorsunuz?

Bu beni çok mutlu ediyor tabii. İnanılmaz bir duygu. O anda hissettiklerimi tarif edebilmemin imkanı yok.

-Ozan Doğulu’nun albümünde söylediğiniz ‘Alein Delon’um Benim’ şarkınız müthiş bir ses getirdi. O şarkıyı kendi albümünüzde niye okumadınız?

Ozan bana bir müzik yolladı, “Şunu dinleyip söz yazar mısın?” dedi. Dinledim ve aklıma birden o sözler geldi, yazdım. Ozan’a okudum şaşırdı, beğendi, “Nereden aklına geldi Alein Delon?” dedi. Yani sözü bana, bestesi Ozan Doğulu’ya ait bir şarkı o. Ozan’ın albümü için yapıldı.

-Siz şarkı sözlerinizi hissetiğiniz gibi yazıyorsunuz, ‘Sevişmeden uyumayalım’ diyorsunuz, ‘Kafa Nereye Biz Oraya’ diyorsunuz; saklınız gizliniz yok. Başarınızın önemli bir nedeni de böylesine yalın olmanız olabilir mi?

Ben halktan kopuk olamam. Her zaman halkla iç içeyim. Üretkenlik için bu şart. Çarşıya, pazara, manava, markete, kasaba kendim giderim. İnsanlarla iç içe yaşamak önemli benim için. Alışverişimi kendim yaparım. Etrafı seyretmeyi, insanları gözlemlemeyi severim. 

-Sokağa çıkarken, tanınıp rahatsız edilmekten çekinmez misiniz? Şapka, bere, gözlük takmaz mısınız?

Yoo öyle şeyden rahatsız olmam. Şapka takmam, gözlük hep takıyordum zaten. Hem beni ekranda, konserde gördükleri Sıla’ya benzetemiyorlar. Bir keresinde birisi, “Aaa bu muymuş o?” dedi. Beni daha boylu, daha iri yarı bekliyorlar. Oysa 1.73 metre boyundayım.

-Oysa topuklu ayakkabı da giyiyorsunuz, boyunuz 1.80 metreyi buluyordur. Ama kilonuz çok iyi, hatta zayıfsınız.
Nasıl formda kalıyorsunuz, spor mu yapıyorsunuz?

Bu ara spor yapmıyorum, ama yine başlamak istiyorum. Yemiyorum… Kendi kendime, “Yemeyeceksin” diyorum ve buna uyuyorum.