Asil Nadir, 26 Ağustos 2010 günü, adaletin tecellisi için İngiltere’ye dönüş yaptı...
   Onur Air uçağı ile Ercan’dan havalandığımızda kendisine rahat ve huzurlu bir yaşamı var iken neden dönüş yaptığını bir kez daha sorma ihtiyacı hissetmiştim...
   Yanıtı şuydu:
   “Bunu kendim için değil memleketim, insanlarım, Türk halkı için yapıyorum...”
   Özellikle ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik durumun kötüye gitmesinden büyük bir rahatsızlık duyuyordu...
   Bir yıl gibi kısa bir sürede, Kuzey Kıbrıs’ı ayağa kaldıracak projeleri vardı...
   En fazla üzerinde durduğu konu ise çevreydi...
   Davasının 6 ay gibi kısa bir sürede sonuçlanacağına inanıyordu...
   Çünkü çok güçlü belgeleri vardı...
   Özellikle de Rum komplosuyla ilgili...
   Ayrıca haklı olduğundan emindi...
   Yargı süreci neredeyse 2 yıl sürdü ve sonunda mahkum edildi...
   Asil Nadir’in mahkumiyeti, sadece KIBRIS ailesi için, ya da Kıbrıs Türkü için değil, tüm Türklük için büyük bir kayıptır...
   O nedenle de yaşadığımız üzüntünün tarifi imkânsızdır...
   Geçmişte yaptıklarını yeniden sıralamaya gerek yoktur...
    Benim üzerinde durmak istediğim, gerek yargı sürecinde, gerekse sonrasında bazı kesimlerin intikam alırcasına Asil Nadir’le uğraşmalarıdır...
   Asil Nadir ve ailesinin yanı sıra, o’na yakın arkadaşlarının hedef haline getirilmesidir...
   Halbuki; insanlık bu değildir...
   Asil Nadir, hiçbir zaman insanlar için kötülük düşünmedi...
   Kendisine ihanet edenlere dahi sırası geldiğinde yardım eli uzattı...
   Hayatını ve dev imparatorluğu riske atarak Kuzey Kıbrıs’a yatırım yapan ve o dönemde ülkeyi ekonomik yönden ayağa kaldıran bir insana en büyük destek kendi ülkesinden, kendi insanından verilmeliydi...
   Mahkeme kararı sonrasında çok sayıda kurum ve kuruluşun verdiği desteğe minnettarız...
   Ancak; Asil Nadir’in yüzleştiği olayları istismar eden, çirkinlik yapan ve hâlâ bu tavırları sürdürenleri de büyük bir üzüntü içinde izliyoruz...
   “İnsanlık bu kadar da mı öldü?” deme noktasına geldiğimde, Onur Air patronu Hamit Cankut Bağana’nın, İngiltere Mahkemesi’ndeki duruşmaya katılıp, söylediklerini okuduğum zaman fikir değiştirdim...
   Bağana, Asil Nadir’in Londra’daki mahkeme ve yaşam masraflarını bizzat kendisinin karşıladığını ve bunu ‘dostluk için’ yaptığını söyledi...
   “İyi dost, kara günde belli olur” sözü boşuna söylenmiş değildir...
   İnsanın iyi, varlıklı gününde seveni ve yanında duranı çoktur...
   Ama; gücünü yitirdiğinde etrafında kimse yoktur...
   Veya parmakla gösterilecek kadar azdır...
   Hamit Cankut Bağana, sadık bir dost olduğunu göstererek, kötü niyetlilere unutulmayacak bir insanlık dersi verdi...
   Ayrıca İngiliz yargıcın huzurunda Asil Nadir’in kişiliğini ve kendisine verilen önemi çok güzel bir sözle ifade etti...
   “O benim neslimin kahramanıdır” dedi...
   Doğruları söyledi...
   Türkiye’ye elektronik alanda en yeni teknolojiyi Asil Nadir götürdü...
   Antalya’nın ilk 5 yıldızlı otelini inşa etti...
   Kurduğu Havayolu şirketi ile, hem Türkiye’ye, hem de Kuzey Kıbrıs’a on binlerce yolcu taşıdı...
   Kuzey Kıbrıs’ta çürüyen narenciye ağaçlarını canlandırarak, üreticiyi o kurtardı...
   Devleti istihdam kapısı olmaktan o çıkardı...
   Kuzey Kıbrıs’ın ilk 5 yıldızlı otellerini o inşa etti...
   Adım attığı her yere önce yeşili götürdü...
   Bütün bunların temelinde vatan ve insan sevgisi vardı...
   İşin altında başka mazeretler arayanlara söyleyecek bir tek sözümüz vardır:
   Tarihe mal olmuş gerçekler, hiçbir şekilde yok edilemez...

(KIBRIS gazetesinden alındı )