Dünya Ekonomik Forumu toplantıları bu yıl hızlı başladı. Enerji, büyüme dinamikleri, iş dünyasının öncelikleri gibi her yıl ilk gün tekrarlanan “güncelleme oturumları”, geçmiş yıllara göre nasıl canlı, nasıl yaratıcı görseniz...
Davos ahalisi, geçen yıl buradan ayrılırken “Bu kadar belirsizliğin bir arada bulunduğu bir yıl olamazdı; 2011’de önümüzü daha net görebileceğiz” diyerek umutla ayrılmışlardı. Dün istisnasız her toplantıda oturum yöneticileri, buruk bir gülümsemeyle öz eleştiri yaparak bunu hatırlatmadan edemediler. Ve kıssadan hisse: Gelecek yıl daha iyi olacak da diyemediler.

Çin’in enerji atağı

Bu arada Avrupa’nın dibi henüz görülemeyen krizi, küresel iş dünyasının önemli aktörlerini acayip yaratıcı yapmış. Yeni teknolojiler, yeni iş yapma teknikleri, aynı işi yaparken bile bakış açısını değiştirmekle yakalanan ivmeler gırla gidiyor.
Örneğin Royal Dutch Shell’in CEO’su Peter Voser’in iftiharla belirttiğine göre şirketin geçen yıl ürettiği doğalgaz miktarı, ilk kez petrol üretimini sollamış. Çinli Trina Solar’ın CEO’su Gao Jifan, güneş enerjisi panellerini yeni teknolojiyle onda bir fiyatına üretmeye başardıklarını, arazisi tarıma elverişli olmayan en büyük eyaletinin topraklarını % 3 güneş enerjisi panelleriyle donattığında, tüm Çin Halk Cumhuriyeti’nin enerji ihtiyacının karşılanacağını anlatıyor.
Güçlü petrol lobisi nedeniyle bugüne kadar Batı’da bir türlü burnunu kaldıramayan yenilenebilir temiz enerji, Çin sayesinde dünya enerji piyasasında kendine yer açacak. “Güneş panellerini Japonya’nın dar arazisine koyamazsın, ama pek çok Afrika ülkesini pırıl pırıl aydınlatabilirsin” diyen Jifan’a göre yenilenebilir enerjinin dünyadaki payı, 10 yıl sonra % 20’yi bulacak. Haydi bakalım, inşallah...

Göğsümü gere gere...

Bu yılki Davos, göğsümü en gere gere dolaştığım Dünya Ekonomik Forumu olacak. Bundan kuşkum yok. Boynumdaki kimlik kartından (Burada güvenlik nedeniyle boynunuzda kimlik kartınız asılı değilse tuvalete bile giremezsiniz) otobüste, sokakta, kafede Türk olduğumu anlayanların yüzünde güller açıyor. Son yıllarda Türkiye’ye gelmeyen kalmamış; bayılmışlar İstanbul’a... Ama yüzlerinde güller açmasının nedeni, ekonomisi % 9’larda büyüyen, işlerin tıkırında göründüğü bir ülkeden gelmiş olmam tabii! (Onlara bizim ekonomik göstergelerin Başbakan Erdoğan’dan korktuğunu, Erdoğan höt deyince faizin de, doların da gerilediğini anlatmadım tabii. Havsalaları almaz diye...)
Öyle ya da böyle gerçek şu ki Davos’ta Türk olmak, dünyanın kreması için artık burun kıvrılan durum olmaktan çıkıp, gıpta edilen duruma doğru emin adımlarla yol alıyor. Eh önemli oturumlardaki parlak konuşmacılarımızla da bunu hak ediyoruz laf aramızda... Dün sabah girdiğim ilk oturumda Uluslararası Enerji Ajansı Başekonomisti Dr. Fatih Birol, 2. oturumda da The Coca Cola Company’nin Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Dr. Muhtar Kent, dünya çapındaki diğer konuşmacılar arasından sıyrılarak göğsümüzü kabarttı. Eminim yarın da Kemal Derviş’i aynı duygularla dinleyeceğiz.
Ama bana göre en göz yaşartıcı ilerlemeyi kaydeden, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan oldu. Aslında Babacan hep aynı; dönüşüm Avrupa’nın ve Davos yönetiminin Türkiye’ye biçtiği rolden kaynaklanıyor. Roller tersine döndü anlayacağınız...
Babacan, AKP’nin ilk iktidara geldiği ve kendisinin de bakan olduğu 2003’ten beri, one-minute krizinin yaşandığı 2010 yılı hariç her yıl geliyor Davos’a. Ve ben de ilk günden beri Davos’ta hep izliyorum Babacan’ı. Önce Devlet Bakanı, ardından Dışişleri Bakanı ve AB Başmüzakerecisi, sonra Ekonomiden sorumlu Devlet Bakanı,  bu yıl da Başbakan Yardımcısı olarak...
Babacan, Davos’a ilk kez geldiği 2003 yılında Türkiye ekonomisinin yeniden krize girmeyeceğine ve Türkiye’nin bir İslami rejim tehlikesi altında olmadığına Davos ahalisini ikna etmek için ne terler dökmüştü. 2004-2005 Davosu’nda Babacan, AB’nin kapısından girmek isteyen bir ülkenin bakanıydı.
2006’ya geldiğimizde Babacan artık diğer Avrupalı siyasilerle birlikte AB’nin geleceğinin masaya yatırıldığı oturumların konuşmacısıydı. 2007’de onu Avrupa’nın göçmenleriyle birlikte yeni kimliğinin altını çizerken, 2009’da bölgesel güç olma iddiasındaki bir ülkenin Dışişleri Bakanı olarak Ortadoğu sorununun çözümünde parmağını taşın altına koyan taraf olarak gördük.

Babacan yıldız konuşmacı

Babacan geçen yıl artık Avrupalı siyasileri, dönüşümün önünü tıkamamaları için göreve çağırıyordu; bu yıl ise Davos’un joker konuşmacılarından biri olmuş. Arap Baharı’nın sonuçlarından 2012’de küresel ekonominin görünümüne, yükselen pazarların küresel büyümedeki lokomotif rolünden Batı’dan Doğu’ya büyük kayışa bu yılki en önemli oturumlarda yer alan 4-5 konuşmacıdan biri Babacan.
Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış da bu yıl Avrupa’ya yeni aidiyet arayışlarında ve yeni model çalışmalarında başrolde. Özetle Davos’ta şimdilik keyfimiz yerinde.