Bu yıl 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü Beşiktaş Belediyesi’ne bağlı Akatlar Kültür Merkezi’nin düzenlediği “Çağdaş Kibeleler” gecesinde gazeteci-yazarlar Zeynep Oral, Sennur Sezer, sanat tarihçi Prof. Nurhan Atasoy, avukat Nazan Moroğlu ve tiyatrocu Dilek Türker’le aynı sahneyi paylaştık. Hepimiz kendi deneyimlerimizden yola çıkarak Türkiye’de kadının dünü ve bugününü değerlendirip, yarınına doğru birlikte ufuk turu yaptık. Tahmin edebileceğiniz gibi manzara hiç parlak değil.
Ben bu yıl ayrıca, kanser sonrasında giderek tırmanan yemek pişirme tutkumun uzantısı olarak, kadın arkadaşlarıma yemek pişirdim. 3 yıl önce aklımın ucundan geçmezdi 8 Mart münasebetiyle yemek pişirmek. Tıpkı Airbus’un da bu yıl 8 Mart’ta yayınladığı mesajı, 3 yıl önce yayınlamasının düşünülemeyeceği gibi:

Airbus’ın 8 Mart çağrısı

“Airbus olarak hedefimiz, mühendislik okuyan kadın sayısının düşük olmasına rağmen, bu yıl yeni işe alacağımız 4 bin kişiden  % 25’inin kadın olması. 8 Mart Kadınlar Günü’nde kadınları, erkek egemenliğinde görünen havacılık sektörüne davet ediyoruz.”
Eczacıbaşı Topluluğu’nun CEO’su Erdal Karamercan’dan gelen 8 Mart mesajında ise özetle “Geçen yıl bugün siz kadın gazetecilere verdiğimiz sözü tuttuk; işe alımlarda kadın ve erkek adaylar tam aynı nitelikteyse kadını seçtik; böylelikle yurt içinde kadın çalışan oranımız 1 yılda % 32.2’den  % 33.7’ye çıktı” müjdesi veriliyor.
Eski DİSK Başkanı, CHP İstanbul milletvekili Süleyman Çelebi’nin 8 Mart mesajını pek beğendim ve hep bardağın dolu kısmını gören biri olarak yazımın başlığı olsun istedim: “Beşik sallayan eller, gün gelir dünyayı sallar!”
Kadını birey yerine bile koymayan, ancak ailenin bir parçası olarak kabul eden AKP iktidarda olduğu sürece Türkiye açısından pek umutlu olmasam da, kadınların görünür gelecekte dünyayı sallayacaklarından kuşkum yok.
Madalyonun diğer yüzünde ise erkeklerin işgali altındaki Türkiye var. Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği KA.DER, her yıl 8 Mart’ta yaptığı gibi dün yine Türkiye’de seçimle ve atamayla gelinen kadrolarda kadın temsilinin içler acısı halini, rakamlarla yüzümüze vurdu:

Kadının 2012 karnesi


- Hükümetteki 26 bakandan 1’i,
- 2924 belediye başkanının sadece 26’sı,
- 34 210 muhtardan 65’i,
- 81 valinin 1’i,
- 103 rektörden 5’i,
- 185 büyükelçiden 21’i kadın,
- 26 müsteşar arasında hiç kadın yok,
- BDDK, Yargıtay, Sayıştay başkanlıklarında hiç kadın yok,
- DİSK, TÜRK-İŞ, HAK-İŞ, KAMU-SEN, MEMUR-SEN, TOBB, MÜSİAD, TZOB, TESK yönetim kurullarında hiç kadın yok. 
Peki ne var diye soran KA.DER Başkanı Çiğdem Aydın, cevabı da kendisi veriyor:
“Kadına yönelik şiddet, kadın emeği sömürüsü, kadın bedeni sömürüsü, kadın yoksulluğu, kadın işsizliği, çocuk gelinler, okula gönderilmeyen kız çocukları, tacizciyi-tecavüzcüyü-saldırganı koruyup kollayan hukuk sistemi...”

Masaldaki kadın bile...

Dün gelen 8 Mart mesajları arasında mizah dozu yüksek olanlar da var. İşte onlardan biri:
“Kadın Olmak Masallarda Bile Zor.
Ya 7 tane minicik adamla yaşarsın
Ya kurbağa öpersin
Ya en sevdiğin meyveden zehirlenirsin
Ya kuleye kapatılırsın
Ya saçlarını elin adamı tırmansın diye uzatırsın
Ya gece 12’de külkedisine dönersin elbiselerin yırtılır
Ve en kötüsü bazen seni sadece ayak numarandan tanıyan bir salağa aşık olursun!”
Tüm emekçi kadınların, tüm emek veren, üretken, doğurgan, hayata renk katan kadınların hak ettiği her hakkı alabileceği, geleceğe umutla bakabileceği günlerin çooook uzaklarda olmaması dileğiyle bütün kadın okurlarımın Dünya Emekçi Kadınlar Günü’nü kutlarım.

(Milliyet)