İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Hastanesi’nde 2008’de meydana gelen sağlık rezaletini eminim hatırlayanlar vardır.

Zavallı bir kadın katarakt ameliyatı olmak için hastaneye yatmış ve rahmi alınmıştı!

Nihayet 13 Ocak 2013 tarihli gazeteden öğrendim ki yargılama tamamlanmış. Allah aşkına, bir kadının rahmi gittikten sonra mahkeme sonucu kimin umrunda?

Hani göz yerine burun veya boğaz ameliyatı olsa biraz anlayabilirim de,  rahim ameliyatını bir türlü aklım almıyor.

Göz nire rahim nire?..


Mazallah daha beteri de olabilirdi.

-Katarakt yerine kalp ameliyatı yapabilirler...

-Böbreğini alabilirler...

-Kolunu bacağını kesebilirlerdi v.s


Ameliyat sırasında hastanın içinde makas, gazlı bez v.s unutulmasına alışmıştık da, böylesi ilk defa denk geldi.

Şimdi herhangi bir hastaneye ameliyat için gitmek zorunda kalsak, acaba doğru bölümü bulacaklar mı diye kara kara düşüneceğiz belki de.

Onlara sorsak “aman iyi ki bir hata yaptık, abartmayın” derlerdi.

Doğru! Alt tarafı gözündeki kataraktı alacaklarına kadının rahmini almışlar, ne var yani...


Ben memleketin hallerine ah vah ederken, Ocak 2013 tarihli Sözcü Gazetesinde okuduğum bir haber, az da olsa yüreğime su serpti.

Hiç olmazsa bu tür olaylar sırf bizde olmuyormuş diye.


Tayvan’da, pek çok hastanede ölümün eşiğindeki hastaların hayatı üzerine kumar oynanıyormuş!!

Doktor ve hemşireler, kanserli, yaşlı ve komadaki hastaları bahis şirketine bildiriyormuş.

Hasta bir ay içinde ölürse şirket, 1 ila 6 ay içinde ölürse de para yatıran kazanıyormuş.


Yani, ha Türkiye ha dünya, durum bu!

Bu saatten sonra “insanlık” kelimesini hangi dile çevirirsen çevir...

Hayatta herşey pahalanırken, insan hayatının günden güne bu kadar ucuzlaması ne acı, ne tuhaf bir çelişkidir böyle...