Ebru Cündübeyoğlu dizi ve tiyatro izleyicisinin sevdiği bir isim. Sanatçı herkese sürpriz yaparak Sevdiğim Şarkılar isimli Türk sanat müziği albümü yayınladı. Bunun bir meslek değişimi olarak algılanmaması gerektiğini söyleyen oyuncu, şarkı yorumlamayı çok sevdiğini ancak bu konuda iddialı olmadığını anlatıyor.

Size izleyiciler ekranlardan aşina. Ancak bir sürpriz yaptınız ve albümle karşımıza çıktınız. Şarkı söyleme fikri nasıl ortaya çıktı?

Uzun zamandır arzu ettiğim bir şeydir. Bu yıl benim meslek hayatımdaki yirminci sene. Bu süre boyunca beni tiyatro sahnesinde ve ekranlarda yalnız bırakmayan sevenlerime bir sürpriz yapmak istedim. Müzik camiasına çok uzak biri değilim. Teyzem Seda Akay prodüktör. Onun sayesinde pek çok tanıdığım isim var. Albümün aranjörlüğünü yapan Tamer Özkan da dostumuz.  Bildiğiniz ve tanıdığınız insanlarla yola çıkınca daha cesur oluyorsunuz.

Herhangi bir müzik eğitimi almış mıydınız?

Hayır. Ancak daha önce müzikal yaptım. Tiyatrocuysanız zaten iyi şarkı söyleyebilmeniz lazım. Oyunculuk ve müzik birbirini destekleyen şeyler. Bir oyuncuda bu özelliklerin hepsinin olması gerekiyor.

Peki Türk sanat müziği biraz iddialı bir seçim değil mi?

Evet sanat müziği biraz iddialı. Fakat ben bu müziği çok seviyorum. Çok sevdiğim için de sürekli söylüyorum. Albümün adı da zaten Sevdiğim Şarkılar. Bu albüm bir nevi mesleğimin yirminci yılında hem kendime hem de sevenlerime  verdiğim bir hediye. Bu süreç beni çok mutlu etti. Sevdiğim şarkıları bir araya toplamak, onları seslendirmek, stüdyo aşaması… Hepsinden büyük keyif aldım.

Popüler müzik yapmak aklınızdan geçmedi mi?

Benim için meslek değişimi ya da müziğe kaymak gibi bir şey söz konusu değil. Bu yüzdensevdiğim şeyi yapmak ve sadece beni mutlu eden bir şeyi gerçekleştirmek istedim. Bunun için sanat müziği albümü yaptım. Sevgili Polat Yağcı’nın desteğiyle butik güzel bir iş oldu.

Oyunculukta çok iddialısınız. Müzikte de aynı iddiayı taşıyor musunuz?

Aslında çok fazla iddialı bir insan değilim. Beni mutlu eden şeyleri severek yapan biriyim. İşimi çok severek yapıyorum. Benim için iddialardan çok sevgi önemlidir. Bir işi ne kadar seviyorsanız o kadar keyif alıyorsunuz. Etrafa da bunun enerjisi yansıyor. Burada kalmasını istemiyorum. Elimden geldiğince de müziği devam ettireceğim.

Peki başka müzik projeleri var mı ufukta?

Şu an için yok. Ben hâlâ bu albümün keyfini çıkarıyorum. Dinlemekten sıkılmadım. Bu albümü başka birisi çıkarmış olsaydı da hâlâ dinliyor olurdum. Sevdiğim şarkıları bir araya topladım ve sürekli dinliyorum. Zamanla yarışan ve değer kaybedecek bir albüm değil. Gün geçtikçe değerleneceğini düşünüyorum. O yüzden duyulduk duyulmadık gibi endişelerimiz yok.

Mevcut müzik piyasasında sanat müziği albümlerine ölü yatırım gözü ile bakılıyor. Bu yönde endişeniz olmadı mı?

Ben cesur bir insanım. Yapabileceğime inandım. Tüm özeni gösterdim, dersini aldım. Benim albümümde şarkılar ön planda. Bir ses şovu yok bu albümde. Burada kendimi kanıtlama, sesimi ispat etme gibi bir derdim olmadı. Sevdiğim bir şeyi sevdiklerimle paylaşmak üzere söyledim. Dinleyicilerden de çok güzel tepkiler alıyorum.

Albümü hazırlarken dizide de oynuyordunuz. İkisini bir arada yürütmek zor olmadı mı?

Olmadı. Aksine hayatıma heyecan ve keyif kattı. Stüdyo aşaması benim için çok güzel bir mola oldu. Çok iddialı olmadığım için bir bakıma hobi gibi oldu. Şarkı söylemek büyük bir dinlence benim için. İşim gibi gelmediği için hâlâ büyük keyif alıyorum. Ekstra yük olmadı bana.

Birçok oyuncu diziye başlayınca tiyatroya ara veriyor. Ancak siz tiyatroyu hiç bırakmadınız. Bu tiyatro aşkı nereden geliyor?

Ben oyunculuğu çok seviyorum. Oyunculuğu sevince ister istemez kendinizi tiyatro sahnesinde buluyorsunuz. Bir oyuncunun  kendini en çok geliştirebildiği ve yükselttiği yer tiyatro sahnesi. Aynı şeyleri sürekli oynasanız bile farklı şeyler keşfedersiniz. Bir antrenman gibidir. Emek gerektiren bir iş. Ama insanlara ulaşmak için bir yer. Bugün televizyonun karşısına geçtiğimde hâlâ Deli Yürek’i, Koçum Benim’i, Yalancı Romantik’i izleyebiliyorum. Ama tiyatroda böyle bir şans yok. Geri dönüşü az ama tatmini  çok yüksek.

Türkiye’de en çok dizi çeken oyunculardan birisiniz. Hangi rol yada hangi dizi daha çok iz bıraktı sizde?

Farklı şeyleri oynamayı çok seviyorum. Birbirini andırmayan rolleri genelde tercih ediyorum. Mesela en son bir ev kadınını oynadım.  Bu benim için farklıydı. Şimdiye kadar avukat, öğretmen gibi rollerde oynamıştım. Hep mesleğimde beni farklı bir yerlere götürecek  rolleri seviyorum.

Çok fazla dizide oynadınız ancak sizi filmlerde göremiyoruz. Neden sinemaya uzak durdunuz?

Aslında durmadım. O kadar çok dizide oynadım ki, o kadar çok tiyatro yaptım ki sinemaya vakit kalmadı. Hep doluydu vaktim. Film teklifleri geldi ancak bir türlü zamanı denk getiremedik. Bir filmde oynamayı çok istiyorum. Çünkü sinema ayrıcalıklı bir şey.

Hem müziğin hem de oyunculuğun iç içe olduğu bir projede yer almayı düşünmez misiniz?

 Var öyle bir projemiz. Müzikli bir tiyatro ama müzikal değil. Müziklerinde, komedinin de olduğu bir şov düşünülüyor. Bununla ilgili çalışmalarımız var. Beni mutlu edecek ne kadar çok şey varsa  bir araya toplayıp güzel bir şey yapmak istiyoruz.

Peki bir yorumcu olarak sahneye çıkmayı düşünmüyor musunuz?

İlerde onu da istiyorum. Ama bu proje benim için bir geçiş olacak. Burada şarkıcı yönümle daha çok sahneye alışıp ondan sonra tek başıma sahnede olmayı arzuluyorum. Müzikle daha fazla kitleye ulaşma düşüncesi beni çok mutlu ediyor. Her şeye daha çabuk dahil olabiliyorsunuz. Sevince, hüzne, bütün duygulara hemen dahil oluyorsunuz.

Hüzün demişken sizi en çok neler üzüyor?

Beni en çok çocukları kötü etkileyen şeyler üzüyor. Acılı bir coğrafyada ve dünyada yaşıyoruz. Dünyada hep acılar vardı ve olacak, hiçbir şey tozpembe değil. Ama en azından bu acıları bitirme ümidimiz olan çocukları acıtmamak gerekiyor. Onların güzel yaşamasını istiyorum.

En büyük hayaliniz...

Çok büyük hayaller kurmuyorum. Yaptığım şeylerin daha fazla insana ulaşması. Beni en çok bu mutlu ediyor çünkü.

Dizi de tiyatro da çok emek istiyor. İkisini aynı anda yapmak sizi yormuyor mu?

Evet mesai istiyor. İyi bir koordine ile halledilebilir belki ama ben çok zorlandım. Üst üste hem dizide hem de tiyatroda oynadım. Öbür taraftan ben bir anneyim.  İster istemez kızım Duru’nun programı öncelikliydi. Şu sıralar onun okulu olduğu için tiyatroya bir süreliğine ara verdim.

Sanırım bazen programlar çakışmış ve kızınız da tiyatro provalarının yolunu tutmuş…

Evet oldu. Kulise de sete de alışık Duru.

Onun da sizin gibi oyuncu olmasını ister miydiniz?

Bilmiyorum ama o şarkı söylemeyi daha çok seviyor. Şu anki ilk hedefi şarkıcı olmak. (Gülüyor)

Nasıl bir annedir Ebru Cündübeyoğlu?

Bunu aslında Duru’ya sormak lazım. (Gülüyor) Aslında hemen anne olunmuyor. Çocuk büyürken anne olmayı da öğreniyorsunuz. Onunla beraber büyüyorsunuz.

Dışarıdan göründüğü kadarıyla mutlu bir insansınız. Yanılıyor muyum?

Evet mutlu bir insanım. Zor bir insan değilim. Mutluluk eşiğim düşüktür. Çevreme güzellikle bakıyorum. Siz mutlu olunca çevrenizdeki insanlar da mutlu oluyor. Bu her şeye yansıyor. Önemli olan sizin enerjinizin güzelliği. Ben de bu konuda cesur ve bonkörüm. Mutlu bir hayatım var.

Bu yüzden mi sizi daha çok mutlu insan rollerinde görüyoruz?

Aslında arada çok acıklı bir şey de çektim. (Gülüyor) Ancak sanırım mutlu rolleri bana daha çok yakıştırıyorlar. Özellikle komediyi. Ne mutlu bana ki ikisini de yapabiliyorum. Bazen bir şeyi iyi yaptığınız zaman o iyi yaptığınız şey size düşman olabiliyor. Onu kırmak ve yenilenmek lazım.