Ben “28 Şubat’ın Gülen Hareketini Bitirme Planı” adlı makalemi sizlerle paylaştıktan sonra özellikle BDP ve CHP sempatisini besleyen bazı okuyucularımdan eleştiri ve hatta kimilerinden de ağır hakaretler aldım. Bütün eleştirilere açık olduğumu, okuyucularıma saygı duyduğumu her zaman ifade ettiğim gibi küfür ve hakaretler de her zaman sahibine ait olduğunu da ifade etmek isterim.


Bununla birlikte sosyal paylaşım sitelerinden paylaşılan ve bana da mail olarak atılan bir iddia üzerinden de, özellikle BDP sempatizanı okuyucularım beni “Fethullahçılıkla”, Fethullah hoca efendiyi de Kürtlerin düşmanı olmakla itham ettiler.


Söz konusu iddia da şuydu:


“1960'lı yıllara doğru Bediüzzaman Said Nursî'nin Risale-i Nur kitapları ülke çapından taşmış çevre ülkelerde dahi bilinmekte olduğu , Said Nursî ' nin bölgede ismini duyuran Önemli bir İslam alimi ve Tesfir yazarı olduğu dönemlerde Fettullah Gülen çevresindekiler üstad Said Nursî 'den bahsedip Fettullah Gülen'e Üstadı tanıtırlar ve görüşmeleri gerektiğini söylerler.


Üstadın Memleketini ve kimliğini öğrendikten sonra; Fettullah Gülen’in "Ben bir Kürdün ayağına gitmem, gerekirse gelir bizimle görüşür" dediğini, kendisi daha sonra çıkan söylentileri bastırmak amacıyla böyle demediğini, tam olarak '' Allah böyle bir dehayı niçin İslamın Kılıcı olmuş Türklerin içinden değil de, Kürtlerden çıkarttı diye düşündüm. Türklük gururum Said-i Nursi'nin ziyaretine gidip elini öpmeme engel oldu'' dediği iddiası özellikle facebook’da çok paylaşıldı.


Bu iddiayı başta Fethullah Gülen hoca efendiye yakın isimlerden, Kürt kökenli İslam alimlerinden ve yazar dostlarımdan sordum, araştırdım. Bu iddiayı doğrulayacak en ufak bir ipucuna dahi rastlamadım.


Bu iddiayı ortaya atanlar Kürt halkı için taş üstüne taş koymazken, hatta olan taşları da tarumar ederken Gülen hoca gibi yüz binlerce Kürt kökenli insanın hayatını kurtarmış bir İslam aliminden düşmanlık beklemek gerçekten insafsızlıktır.


Şahsıma gelince; benim bu güne kadar duruşumun ne olduğu şimdiye kadar yazmış olduğum kitaplardan ve makalelerimden anlaşılacaktır. Benim yüzlerce sayfayı bulan kitaplarıma ve makalelerime bakmadan sadece başlıklara veya bir cümleye, paragrafa bakarak yorumlamak eksik ve yanlış olacaktır. Benim ilkeli davranışlarım ve hayat tarzım evrensel değerlerin ön planda olduğu ve Türkiye topraklarının ürettiği kültürel değerlerlerle yoğrulması ve dini değerlerimin kritiğine tabi tutularak sentezlemesinden oluşmaktadır.


Ben, Türkiye’de yaşayan ve ülke değerlerine, insanlara katma değer üreten her kim olursa olsun, bu Alevi, Sünni, Kürt, Türk, Ermeni, Süryani, Yahudi, Roman v.s olabilir hepsine saygım vardır ve hepsinden belirttiğim ölçülerle uyuşan her fikri alabilirim ve istifade edebilirim.


Ben, Montaine’nin “Bütün öğrendiklerim, başkalarından öğrendiklerimdir.” İfadesini sentezleyerek “Bütün öğrendiklerim başkalarından öğrendiklerim ve benim bilgilere kattıklarımdan ibarettir” diyorum.
Dolayısıyla benim bilgime bilgi katan veya bilgileri belirttiğim ölçülerde uygunluk sağladığını düşündüğüm her fikir veya cümle bilgilerimin içinde yer alabilir ve bilgilerimin tezahürü olan yazımlarımda sergilenebilir.


Bu çerçevede, yeri geldiğinde Marks’ın her fikrine evet demesem de beğendiğim bir fikir veya cümlesini makaleme taşıyabilirim veya bu kişi Ghandi’de, F.Gülen’de, herhangi bir parti lideri de olabilir, onlardan alıntıda yapabilir veya konumla alakalı kısmında istifade edebilirim.


Bu tarzda bir fikir alıntısı veya belli konuda birisini haklı görmem benim onun avukatı da olmamı gerektirmiyor. Marks’tan alıntı yapmam beni Komünist yapmaz veya Ghandi’den alıntı yapmam beni Budist yapmaz veya bir parti liderinin ifadesinden alıntı yapmam o partinin kulu kölesi yapmaz veya F.Gülen’in doğru gördüğüm fikirlerinden alıntı yapmam da beni onun talebesi de yapmaz.


Hakeza olsam da bu hiç kimseyi ilgilendirmez, ne dine, ne ahlaka ve ne de hukuka aykırılıkta teşkil etmez. Olsa olsa Marksistleri, kitapsızları, kan içicileri, katilleri, ulusalcıları, Ergenekoncuları kızdırır.


Varsın onlar da kızsınlar hiçte umurumda bile değil.


Birileri kendilerine göre F.Gülen’i Kürt düşmanı gibi göstermeye çalışıyor ve gerekçe olarak da Said Nursi’nin Kürt olmasına dayandırarak ayağına gitmek istememiş miş.


Wey maşallah malamın cinar…


Yahu adam sevenlerini 150 ülkeye göndererek onları Marksistine, Hıristiyanına, Süryanisine, ateistine adeta paspas yapıp hizmet ettiriyor, Türkiye adına en büyük kardeşliği, sevgiyi, barışı tesis etme adına belki şu anda en büyük katkıyı sağladığı halde asırlardır din kardeşi olan Kürtlere böyle bakacak ve ifade edecek, bu söze ancak kargalar güler.


Varsayalım ki Fethullah Gülen hoca efendi bu sözü söylemiş, bana ne?


Ben O’nun avukatı mıyım?


Yahu arkadaş gidin onların sitesine yazın, O’nun talebelerine yazın, O’nun hukuki avukatına yazın eminim ki sizi dahi tatmin edecek cevapları olacaktır.


Ben hoca efendinin hayatını bile bilmem, bildiğim bir şey var, o da bu yaşa kadar kendi sesinden veya okuyabildiğim yazılarından hiç evrensel değerlere aykırı bir şey görmedim, hele hele insan ayrımcılığını hiç mi hiç görmedim.


“Hayat süren leşler, söyleyin sizi kim diriltecek?” diyen N.Fazıl gibi diyerek söyleyin sizin bu ülkeye katma değeriniz ne oldu?


Anlamsız süren kardeş kavgalarını gündeminize alıp da ölüm sevici örgütlere dokunmazken, yalnız ülke insanı için değil tüm dünya için ağlayan ve fikirler üreten bu insan sizi neden bu kadar rahatsız ediyor?


Kusura kalmayın ama siz ne kadar tepinseniz de Allah(c.c) kendisine inananlarla nurunu tamamlayacaktır.


Ne mutlu ki, bu ülkede Ahmed-i Xaniler, Şeyh Said’ler, Said Nursiler, Zahid Kotktular, Süleyman Efendiler, Seyit Rızalar, F.Gülenler çıkmış ve çıkmaya devam ederek, bu ülkeyi ve tüm insanlığı da aydınlatacaktır. Varsın birileri güneşi üfleyerek söndürmeye çalışsın, beceremeyecektir; çünkü O’nlar gibiler Allah(c.c.) adına çalıştıkları için Allah’ta (c.c) onların yardımcısı olacaktır.