An itibariyle İstanbul -Taksim´deki Gezi parkı olayları İstanbuldan başlayarak Ankara ve İzmir gibi birkaç büyük şehre de yayılmaya başlamış durumda. Olaylar Türkiye’de büyük bir kaos oluşturmuş ve bu da; durumdan vazife çıkartmayı pek seven AB´nin ve USA´nın işine gelmiş gibi görünüyor. Zira Reyhanlı´daki faciaya yeterli ilgiyi göstermeyen Avrupa ve USA medyası gezi parkındaki ´´çevreci protesto´´ dan ve ona orantısız güç kullanan Türk polisinden canlı yayınla büyük ilgi gösterdi. Hatta Avrupanın büyük yayın kuruluşlarından biri; ´´barbar diye bildiğimiz Türkler ağaçlar kesilmesin diye işte böyle direniyorlar´´ şeklinde bir yorum da getirdi.


Şimdi bu olayları
, objektif bir şekilde ve İstanbul doğumlu biri olarak ne olduğunu, nereden başladığını bir irdelemek istiyorum.


Taksim´deki protesto olaylarına, bana göre
-maksatlı tepki verme olayları; Taksim'in yayalaştırma projesi sebebiyle başlamıştır. Bu proje kamuya ilk medya aracılığıyla bildirildiğinde AKP yanlısı veya karşıtı hiç kimseden bir ses çıkmadı, aslını sorarsanız insanlar böyle bir projeden de tamamen hoşnuttular, çünki trafiğin rahatlaması sebebiyle bu bir gereksinimdi.


Taksim yayalaştırma projesinin asli kısaca şudur: Taksim meydanındaki trafiğin kısmen yer altına alınması için Tarlabaşı -Harbiye yönünde 400 metre, Harbiye- Tarlabaşı yönünden ise 320 metre uzunluğunda olacak. Proje tamamlandığında yayalar Taksim Gezi Parkı AKM (Atatürk Kültür Merkezi) Talimhane ve İstiklal Caddesi arasında trafik kesintisi olmadan yürüyebilecekler. Trafikten arındırılmış tüm alanlarla birlikte meydan yaklaşık 100 bin metrekarelik bir alana sahip olacak- Gezi Parkı da bu alanın içindeki yeşil alan olarak muhafaza edilecek. Orjinal olarak bir yıl içinde projenin tamamlanması hedefleniyordu.


Proje dikkat çekici bir proje olması sebebiyle bu işe yapıcı ve yıkıcı eleştiriler olmuştur. Bu işin doğası gereğidir ve herkes demokratik hakkını kullanır ve yorumunu getirir. En son çıkan olaylara gösterilen çıkış sebebi; yol yapım çalışmaları dolayısıyla Gezi Parkı´nın kenarındaki 5 tarihi ağacın yerinden sökülerek Abidei Hürriyet parkına sevkedilmesine gösterilen tepkidir.


Tepki doğru ifade edilmediği gibi neye tepki verildiği de doğru anlaşılamamıştır - ya da acaba özellikle mi öyle davranılmıştır? Bu Gezi Parkı olaylarındaki çok bilinmeyenli den
klemin bence ilk bilinmeyeni.  Çünki ´´çevre dostu protestocular´´ ´´Ağaçları kestirmeyiz, İstanbul bizimdir, burada AVM (alış-veriş merkesi) istemiyoruz´´ tarzında ilginç sloganlar atmışlardır- atmaya da devam ediyorlar. Bugün sosyal medyadan takip edebildiğim kadarıyla insanlar inanılmaz bir bilinçsizlik ve dayanağı olmayan tuhaf iddia, söylemlerle birbirlerini kum gibi örgütlüyor ve ´´Atatürkçülük aşkı´´ içinde olduğunu söyleyen herkes tuhaf bir infialle akın akın bu eyleme katılıyor. İşin en ilginç yanı arada sırada ´´ Atarkçü olan bilmem kaç milyon arıyoruz´´ diye insanlara gaz vererek gittikçe fazla yandaş topluyorlar. Daha da ilginci bu başka şehirden katılanların, işin iç yüzünden Gezi parkının neye benzediğinden vs. haberleri de yok - bu arada Gezi Parkı; hoş, birkaç tarihi ağaçtan oluşan Taksimin ortasında küçük bir yeşil alan.


Gelelim denklemin diğer bilinmeyen taraflarına; örneğin polisin
; bu (bilinçli/bilinçsiz) ´´çevre dostu´´  protestoculara kullandığı orantısız güç kullanımına.. Neden projenin haklı ve güzel bir tarafı varken, bu tutum içine girip haklıyken, haksız duruma düşürüyorsunuz?...


Neden hükümet yetkililileri polis kuvvetlerinin takındığı tutumdan dolayı, olaylar bu duruma  gelmeden doğru zamanda müdahale etmedi? Neden İstanbul Valiliği, içişleri bakanlığı olaya temkinli yaklaşıp polis kuvvetlerine bir ´´baştan ayar verme´´ yaklaşımında bulunmadı da işler bu kaotik hale gelince polis çekildi?


Ve neden, Hatay Reyhanlıda yaşanan olayların hemen ardından İstanbuldaki 5 ağacın transferi nedeniyle bu kaos yaşandı?


İnsan düşünmeden ve bu işte çok bilinmeyenli bir denklem var demeden edemiyor.


Türkiye'de yıllar sonra girilen barış sürecinin bu tip ´´çevreci protestolarla´´ bozulmaması dileğiyle...