Uzun bir aradan sonra tekrar merhaba.

Bugün insanları yönlendirme, üstü kapalı manipülasyonlar  üzerine gidip biraz irdelemek, düşünmek ve sizi de düşünüdürebilmek istiyorum.

Malum günümüz dünyasında hem ekonomik hem siyasal bakımdan yön belirleyen yöntemler; manipülatif , spekülatif, psikolojik tekniklerdir. Hayatımızın birçok kesimine girmiş olan subliminal mesajlar NLP (zihin dili programlama) ve kognitif (zihinsel bilişsel) bazı psikolojik teknikler de çok ustaca kullanılarak yönlendiriliyoruz.

Satın alacağımız besinlerden, çocuğumuzun oyuncak seçimine, kullandığımız arabanın markasından siyasi görüşümüze ve dünyanın gidişatını nasıl algıladığımıza kadar bütün bizim sandığımız kararlarda başka birilerinin yönlendirmesi söz konusu. Bizi manipüle eden, bir şekilde gönüllü olarak yönetildiğimiz, ama aslında neler döndüğü konusunda farkındalığımız olsa belki de gönüllü olmayacağımız etkilerle çevrelenmiş durumdayız.

Dünyadaki kapitalist sistemin en başta akla gelen manipülatif, subliminal mesajlarla bizleri etkileyenlerin başında reklam sektörü ve film edüstrisi gelir. Örneğin reklam müziklerinde o ürünü almamız için zihnimize telkin gönderen ses mühendisliği kullanılarak hazırlanmış ve zihin dili programlama tekniklerinden de faydalanılmış telkinler bulunur. O ürün ihtiyaç olmasa da, sağlıksız bir ürün olsa da bir şekilde milyonlar onu satın alır ve kullanır. Bir düşünelim, çocuğumuzun sağlığı bizim için herşeyden önemlidir ama o malum, çok meşhur burger markasının yiyecekleri ne derece iğrenç ve sağlıksız olduğu defalarca deşifre olmasına rağmen çocuğumuzu götürüp orada yediririz, orada doğum gününü kutlarız. Neden bunu yaparız, çünkü bir bakımdan zihnimiz o markanın reklam telkinlerine o denli kaptırmıştır ki ”amaaan boşver, birşey olmaz” deriz.

Amerikan filmlerinde yıllarca kızılderili yerliler ”kötü adam” olarak lanse edildi, oysa ki onlar gerçekte barışçı, doğal hayat felsefesine inanmış zararsız ve ülkelerine sonradan gelen ”beyaz adam” tarafından asimile edilmiş hakları elinden alınmış, kendi ülkesinde ikinci sınıf olmuş taraftı. Tabiri caizsse bazı şeyler bize öyle güzel drajelenip yutturuldu ki herşeyi bir başka algıladık. Bir başka traji komik film endüstrisi etkisi de ortadoğudaki savaşlardan birine Rambo adında bir adam gönderilip tek başına bir ordu gibi etkili olması, nedense çok sempatik olması, bunlar saymakla bitmez…

Uluslararası çok satan markaların reklamlarında kullanılan renklerden seslere, seslerden söz ve tasarımlara çok büyük emek ve reklamlara çok büyük miktarda para harcanır ve belki de çok sağlıksız ve kötü bir ürün milyonların satın aldığı bir şey haline gelir.

İşin ilginç ve kara mizah tarafı ise o ürünün reklamına yani manipülasyonlara harcanan paranın yarısı, ürünün sağlık bakımından kalitesine harcansa insan sağlığında ciddi anlamda bir düzelme olur. Böyle olmaya olur da bu dünya ekonomisini elinde tutan sistem sahiplerinin işine gelir mi hayır gelmez, çünkü bu ilaç endüstrisinde satışların düşmesi demektir.

İlaç endüstrisi demişken, neden her (kimyevi, sentetik) ilaç bir organımızı tamir ederken bir diğer organımızı hasara uğratır ve bu kısır döngü içinde ilerleyip gider? Hiç düşündünüz mü?

Düşünmek ve konfor alanımızdan çıkmak iyidir, başkaları bizim düşüncelerimizle oynamadan kendi fikirlerimizin ve yolumuzun kaptanı olabilmek dileğiyle.

Mutlu haftalar.