Günümüzde sıkça kullanılan ve günlük hayatın bir parçası haline gelen akıllı telefonların akıllı olmaları bazı kullanıcılar için çok pratik bir çözüm, bazıları için ise tamamen bir külfet olabiliyor. Fakat, akıllı telefonların insanların akıllarını nasıl etkilediğini hiç düşündük mü?

               
Akıllı telefon kelime anlamı olarak cep telefonunun sağladığı klasik özelliklere ek olarak içinde bulunan mobil işletim sistemi sayesinde bir bilgisayar gibi çalışarak çok farklı amaçlarda kullanılabilmesidir. Örneğin gps yardımı ile haritada yer bulmak, kredi kartı kullanmadan ödeme yapmak, interneti gezmek, yüksek çözünürlükte fotoğraf çekmek, video izlemek, muzik çalar olarak kullanmak ve oyun oynamak. Bu özelliklerin hepside yakın geçmişe kadar farklı aygıtların kullanımıyla gerçekleşebiliyordu. Akıllı telefonlar sayesinde tüm bu özellikler artık tek bir aygıt içerisinde bulunabiliyor ve dolayısı ile çekiçi bir ürün haline geliyor. Zaten akıllı telefonların satış rakamlarından insanlar tarafından ne kadar tercih edildiğini görebiliyoruz. 2013 yılında dünya çapında satılması öngörülen 1,82 milyar adet cep telefonundan 500 milyona yakın bir kısmı akıllı telefondan oluşuyor, ve bu rakam gün geçtikçe artmaya devam ediyor. Bazıları hayatlarını daha kolay bir hale getirmek için, bazıları ise son çıkan teknolojilerden faydalanmak için, akıllı telefonları tercih ediyor. Fakat, akıllı telefonların akıllı olması bazen insanların akılsızlaşmasına neden olabiliyor.

               
Öncelikle, akıllı telefon kullanımı sosyal hayat ve toplumsal alışkanlıklarımızın değişmesine yol açıyor. Araba sürerken, yemek yerken, sokakta yürürken, süpermarkette alışveriş yaparken ve yatakta uyumaya çalışırken bile telefon kullanmak, aslında akıllı telefonların kullanıcılarını ne kadar kontrolleri altına aldığını gösteriyor. Arkadaşlar ile bir kahve içmeye gidildiğinde veya iş toplantısında yemek yerken bile ellerden düşmeyen akıllı cep telefonları malesef kullanıcıları sosyal iletişim konusunda dumura uğratıyor. Konser izlemeye gidildiğinde nedense herkes konseri izlemektense telefonları ile video çekip, bütün konseri o ufacık ekran içerisinden izliyor. Durum o kadar vahim ki türk kahvesi falı bakılacağında bile akıllı telefon uygulamalarından faydalanmaya çalışılıyor. Bunlar yetmezmiş gibi uçak seyahatlerinde, ki yan koltukta oturanlarla mutlaka konuşulan bir yolculuktur, telefonların açık tutulabilmesi için uçak modu denilen bir opsiyon bile telefon üreticileri tarafından düşünülmüştür. Sonuç olarak farkına varmadan sosyal hayatlarından bu kadar ''fedakarlık'' yapan kullanıcıları biraz olsun avutmak için Facebook, Twitter, Instagram gibi sosyal medya olanakları karşımıza çıkıyor. İnsanlara sanal ortamda sosyalleşme olarak sunulan bu yapı aslında neler kaçırdıklarını fark etmeden kendilerinde sosyalleştiği kanısını uyandırıyor, ve dolayısı ile bir problem yokmuş gibi devam edilmesini sağlıyor.

               
Akıllı telefonlar kullanıcıların kredi kart numaralarını, kişisel mesajlarını, tüm şifrelerini barındırdığı için kullanıcının güvenini kazanıyor ve dolayısı ile akıllı telefon olmadan hareket edemeyecek bir insan yapısı oluşuyor. Kullanıcılar adres defterlerini, notlarını, çalışmalarını, resimlerini, randevu defterlerini ve benzeri büyük önem içeren konuları telefonları aracılığı ile sürdürdükleri için telefonsuz bir hayat düşünemez hale geliyor ve alışkanlıkları değişiyor. Dolayısı ile bir takım becerilerini zaman geçtikçe kaybetmeye başlıyorlar.

               
Günümüz akıllı telefonları kullanıcıları az da olsa aptal yerine koyuyor. Kullanılan işlemci gücü, ekran kalitesi gibi etkenlerden ötürü ürünün pil ömrü kısalıyor. Dünya çapında satış rekorları kıran bazı akıllı telefonlar günlük standart kullanımda 5-6 saat arasında pilini tüketebiliyor ve dolayısı ile tekrar şarjlanması gerekiyor. Bu da kullanıcıları sürekli telefonlarını şarj etmek zorunda bırakıyor. Belirli bir süreden sonra bu tamamen bir külfet oluyor ve kullanıcılar yapmaları gereken işlerden daha çok telefonlarında kalan pil ömrünü düşünmeye başlıyor. Bu durum o kadar yaygın bir hale gelmiş ki cafelerde, restoranlarda ve havaalanlarında bile telefon şarj üniteleri hazır bulunuyor. İnsanlar günlük planlarını telefonlarını şarj etmek için değiştirmek veya aksatmak zorunda kalıyor. Yaşanan elektirik kesintilerinde telefon şarjı bitenler can sıkıntısına maruz kalıyorlar. Kısaca, bir pil yüzünden kullanıcılar mağdur duruma düşüyor.    

               
Dünya Sağlık Örgütü 2011 yılı raporunda cep telefonların radyasyon yaydığını ve artan cep telefonu kullanımı nedeni ile telefonları mümkün olduğunca vücuttan uzak ve hansfree yöntemi ile kullanmaları gerektiğine dikkat çekmişti. Günümüzde telefonların çok fazla yaygınlaşması ile bunun çokda kolay olmadığı apaçık ortada. Kalabalık bir metro veya otobüs yolculuğuna çıktığınızda tahminen hemen herkeste bulunan telefonlar metronun veya otobüsün içini kocaman bir mikrodalgaya çeviriyor. 

               
Telefonlar akıllı olmasına akıllı fakat kullandıkça gerileşiyoruz galiba. Arkadaşlarımız ile olan problemlerimizi mesajlaşarak çözmeye çalışıyoruz, her yediğimiz yemeği internete resim olarak yüklüyoruz, yürürken ve araç kullanırken yazı yazmaya çalıştığımız için kaza yapıp sakatlanıyoruz, telefonun pili bitmesin diye elektirik prizi arayan avcılara dönüyoruz ve pil bitince yardıma muhtaç, dünyadan soyutlanmış, kapalı birer birey haline dönüyoruz. Eğer bu telefonlar bu kadar akıllı ise, üzerinde aşırı kullanımı gösteren bir özellik olması gerekmez mi? Mesela; ''Günlük akılı telefon kullanım limitini doldurdunuz, tekrar kullanmadan önce lütfen 1 saat bekleyin'' gibi. Öyle görünüyor ki bu gibi bir özellik eklenirse genel olarak akıllı telefon kullanıcıları hayatında ''akıllanmaya'' yönelik bir gelişme olacaktır.