CHP'den bir kurultay daha. Bu kez olağanüstü değil, olağan. Dün başladı, bugün sona erecek. Aşinası olmadığımız bir olağan dışılık var yine de. O da kurultayın hafta içinde yapılıyor olması. Genellikle kurultay günleri hafta sonu, mevsimi de eylül ve ekim gibi sonbahar aylarıdır.

 

Bu kurultay için bir ilk denebilir. CHP 34. Olağan Kurultayı, temmuzun sıcağında, hafta ortasında toplandı. Belli ki CHP yönetimi kurultaylar sürecini bir an önce noktalamak istiyor. Haksız da sayılmaz. İki yıllık Kemal Kılıçdaroğlu döneminde tam 4 kurultay. Her altı aya bir kurultay düştü. Bırakın Türkiye'yi dünya siyasetinde bir rekor.

 

Kılıçdaroğlu'nun en rahat kurultayı. Sancılı geçen olağanüstü kurultaylarda parti içi muhalefeti geriletti. Muhalifler tümden bitmiş veya pes etmiş değil elbette. Hesaplar seçim sonrasına ertelendi. Kılıçdaroğlu'nun kaderini artık rakamlar belirleyecek. Sandık sonuçları yani. Tek başına kaldı, partiyi istediği gibi şekillendirme imkân ve gücüne sahip.

 

Bu, seçimlerden önceki son kurultay... Sadece CHP değil diğer partiler için de sonbaharda yapılacak kurultaylar çok önemli. Partileri seçime götürecek kadrolar belirlenecek çünkü. 2014 senaryoları daha bugünden siyasetin gündemi oldu. AK Parti bütün hesaplarını buna göre yapıyor. CHP ve MHP de 2014 perspektifi ortaya koymak zorunda. Bir değil, peş peşe 3 seçim var. Önce yerel seçimler, ardından cumhurbaşkanlığı seçimleri, en son da genel seçimler yapılacak.

 

CHP kurultayın adını 'değişim' koydu. Değişim şüphesiz sihirli bir kavram. Ama siyasette çok tüketildi. Seçim iddiasını işaret eden, 2014 perspektifine ışık tutacak başka niteleme de olabilirdi. Yine de, CHP'nin statükocu davranmakla, katı ideolojik politikalar yürütmekle itham edilen bir parti olduğu dikkate alındığında 'değişim' anlamlı hale geliyor. Kılıçdaroğlu konuşmasında 'değişim' kavramını birkaç kez tekrarladı, 'dönüşüm' kelimesiyle güçlendirdi. Yenilenmeden bile söz etti. Eğer değişim sözde kalmaz eyleme dönüşürse CHP'de yepyeni bir dönemi başlatabilir. Kılıçdaroğlu iki yıllık genel başkanlığı döneminde değişim yanlısı çizgi izledi. Bir ışık var. İdeolojiyi esnetti, onun yerine projeleri öne çıkardı. CHP'nin laiklikle başlayan laiklikle biten klasik ezberini bitirdi.

 

Kurultaylarda değişimin gözleneceği iki alan var. İlki genel başkanın konuşması, diğeri parti yönetiminin isimlendirilmesi... Kılıçdaroğlu genel başkan yarışında rakipsizdi, o hesaplar olağanüstü kurultaylarda görüldü. Muhalefet sessizdi, kurultayı izlemekle yetindi. Muhalefetin önde gelen ismi Önder Sav, arkadaşlarıyla birlikte tribündeydi. Delegeye yön veren isim olarak değil, seyirci olarak salondaydı. Kılıçdaroğlu'nun konuşması bir manifesto gibi büyük ve köklü değişim içermiyordu. Parti tabanında Kılıçdaroğlu'na kuşkuyla bakan, mesajlarından rahatsız olan tedirgin bir çevre var. Köklere vurgu tedirginliği gidermek içindi. Konuşmada direkt olmasa da dolaylı olarak 'değişimin' izlerini bulmak mümkün. Laiklikten söz ederken 'inançlara saygıya' dikkat çekti. Ne Çamlıca'daki cami projesini hatırlattı, ne de 4+4+4 sisteminden bahsetti.

 

Kılıçdaroğlu, yeni politikalara doğru yelken açmadı ama durduğu yeri de yavaş yavaş terk ediyor sanki. Yeni anayasa vurgusu güçlüydü. "1982 Anayasası değişmeli. Biz masadan kalkmayacağız!" dedi. Silivri, çeteler, cuntalar konusunda ise bildiğiniz gibi... Eski söylediklerini aynen tekrarladı. Burası CHP'nin hâlâ en sorunlu alanı. Eleştirel yaklaşması olağan da toplumun büyük kesiminin demokrasi davaları olarak gördüğü yargı süreçlerine tek boyutlu bakışını sürdürdü. Değişim çete ve cunta politikalarına yansımadı.

 

Değişimin gözleneceği diğer alan kadrolar... Bugünkü Parti Meclisi seçiminde büyük yarış var. Önce Parti Meclisi'ne girecek isimler belli olacak. Ardından partinin vitrini şekillenecek. CHP'nin MYK'sı yani. Kılıçdaroğlu iki yıllık süre içinde parti yönetiminde çok sık değişikliklere gitti. Sanki bir kadro arayışı içinde. Değişimi ete kemiğe büründürebilecek mi? Parti Meclisi'ni görmek gerekiyor sonra da MYK'yı.

 

90 yıllık CHP değişir mi? Kılıçdaroğlu değişerek büyüyeceğini gördü. Marifet bunu politikalara dönüştürmekte...

 
(Zaman gazetesinden alınmıştır)