Uzun bekleyiş sonrası BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı atandı. Norveç’li üst düzey bir diplomat olan Espen Barth Eide. Hayırlı olsun derken kendisine iyi çalışmalar diliyoruz. Disiplinli çalışıp konulara tarafsız ve adalet duygusu ile yaklaşabilirse Kıbrıs Rum siyasileri tarafından kısa sürede afaroz edilebilir. Kendi ifadesi ile yaşadığı Cenevre’den adamıza arada bir güneşli günler için uğrayabilirse çözüme olabilecek desteği bir başka bahara kalabilir. Ancak biz  pozitif düşünüp  özel temsilcinin yüksek tempoda çalışacağı beklentisi içerisinde olmalıyız. Bu kaçıncı görevli diye sorulursa sanırım artık kimse saymıyor. Kimler geldi kimler geçti diye başlanırsa Pop Müzik şarkısına dönüyor. Doğu Akdeniz de bir adada çözülmeye çalışılan uluslararası sorun sanki biraz hafife alınmakta. Belkide ileri derecede çözüm isteyen taraf olduğumuz için bize öyle gelmektedir. Bunun için alınganlık gösteriyoruz, oysa bizim haricimizdeki taraflar olan Kıbrıs Rumları ve BM yetkilileri sabah işe gidip akşam eve dönüp  ay sonunun gelmesini bekleyen memur gibi çalışıyorlar. Emekli oluncaya kadar her ay kazanılması gereken bir maaş var. Bu konuda çözümsüzlük sürdürdüğü müddetçe  pek çok  istihdam yaratılacaktır. Böylece sorunu çözmek gayreti yerine bürokrasiye devredip, komisyonlara havale etmek, güncel tabiriyle bazı tarafların bir işe sahip olup nesiller boyu sürdürülebilir maaş gelirleri kazanmasına yardımcı olacaktır.

Ancak konuya diğer pencereden bakılırsa Kıbrıs Rum tarafının zaten istemediği ve uluslar arası camianın pek ilgi göstermediği Kıbrıs problemi konusunun BM içerisinde var olan Filistin, Kırım ve diğer uluslararası  sorunların  yanında fazla göze batmadan böyle devam etmesinin mutluluğunu Kıbrıs Türkleri hariç herkes yaşıyor sayılır.

Yaz programı sona ererken, adamıza BM’in yeni özel danışmanı geldi. Ancak Eylül ayının son yarısında BM Genel Kurulu için tüm gözler Newyork’a çevrilecektir. İkili, üçlü veya çoklu muhtelif görüşmeler yapılırken Kıbrıs konusunun nekadar gündeme gelebileceği şu anda bilinmemekle birlikte bilinen bir gerçek varsa boş hayaller kurmanın pek yararlı olmayacağıdır.  Güney Kıbrıs yönetimi pembe dizi romanlarındaki gibi hep beyaz atlı prensin getireceği petrol ve gazın satışından hazinesini dolduracağı paraları saymaktadır. Bundan dolayı rüyasında bile bu paralardan bir miktarını bizimle paylaşmayı istememekte hatta korkulara kapılmaktadır. Rüya bu ya bakarsınız gerçek olur ve prens kurbağa’yı öpünce Kıbrıs sorunu çözülür ve Kıbrıs Türkleri  devletin her kademesinde kendilerine düşen sorumluluklar kadar haklarına ve varlıklarına da kavuşur.

Yakın dönemde Kuzey Irak petrolleri konusunda ABD nin bir eyaletinde mahkeme kararı ile bu topraklardan gelen petrolün alınamayacağı kararı alındı. Bu karar sürebilir veya değiştirilebilir fakat ortada buna benzer bir konu olan  kocaman bir gerçek sıkıntı var; Kıbrıs adası denizlerinden çıkarılacak petrol ve gaz varlıklarının çok uluslu şirketler tarafından  tüketiminden dolayı uzun vadede hesap sorulamayacağını kim garanti edebilir. Bunu bekleyerek zaman harcanamaz, alternatif plan peşinde koşmadan tüm enerji ile çözüme odaklanmak ve çalışmak gerekiyor. BM Genel Kurulunun yapılacağı salonun koridorlarında azami güç ile satranç saatinin artık çalıştırılmasını talep eden Kıbrıs Türk tarafı olmalıdır.