Bir ülke düşünün, geleceği büyük ölçüde turizme bağlı…
   Ve o ülkenin turizmde başarılı olabilmesi için önde gelen koşullardan bir tanesi temiz çevredir…
   Kuzey Kıbrıs bundan on yıl öncesine kadar temiz ve çekici bir ülkeydi…
   Doğası mükemmeldi…
   Kuzey Kıbrıs’ı tanıtıcı broşürlerin kapağında ‘Unspoilt North Cyprus’ sloganı vardı…
   Doğası bozulmamış bir cennet parçası…
   Ama biz bunu koruyamadık…
   Doğayı mahvettik…
   Çevreye hiç önem vermedik…
   Dağlar, ormanlar, kentler, köyle çöplerle kaplandı…
   Özellikle de son eylemler yüzünden başkent Lefkoşa yaşanmaz hale geldi…
   Turizmden ekmek kazanan otelciler bu çağdışı görüntüleri sessizlikle izliyorlar…
   Ek vergi külfeti gelmesin, elektrik borçları sorgulanmasın diye mi?..
   Neden sessiz kaldıklarını anlamak mümkün değil…
   Lokantacılar bir başka alemde…
   Onlar da kendi aralarındaki parçalanma yüzünden, memleketteki pislikleri göremez, tepki veremez duruma geldiler…
   Sağlık örgütleri de sessiz…
   Neyi bekliyorlar anlayamadım…
   Başlarını kumdan çıkarmak için salgın hastalıkların başlamasını mı bekliyorlar?..
   Muhalefet partileri?..
   Mağusa, Girne, Güzelyurt ve İskele milletvekillerini bir kenara bırakalım…
   Lefkoşa halkının oylarıyla parlamentoya girenler ne yapıyorlar?..
   Kurtlara, sineklere, farelere teslim edilen insanların haklarını kim koruyacak?..
   Bir sonraki seçimde bu halkın karşısına nasıl çıkacaklarını hiç mi hesaplamıyorlar?..
   Hükümeti bırakıyorum…
   Bunca uyarı karşısında kılını oynatmayanlara bu saatten sonra ne demeli, nasıl bir çağrı yapmalı?..
   Ve anlayış görmeyeceğini bilerek neden yapmalı?..
    İnsan ilişkilerinde olduğu gibi, devleti ilgilendiren konularda ‘harekete geçirmek’, ‘doğruların bulunmasına yardımcı olmak’ için yazar, çizer, söylersiniz…
   Değmediğini anlarsanız vazgeçersiniz…
   Başka ülkelerde, özellikle Avrupa’da, herhangi bir sorunu yapıcı bir şekilde irdelemek veya ilgili kişilere önem verip mesaj göndermek ‘tarifi imkânsız’ memnuniyet yaratır…
   Yazılanlara ilgi gösterilir, gereği için büyük çaba sarf edilir…
   Bizde ise bunu yapmak da suç oluyor…
   “Niye yazdı, amacı neydi?” derler…
   Amaç ne olabilir ki?..
   Temiz bir ülkede, temiz insanlar arasında yaşamak, ileriye umutla bakmak, paylaşmak, başarmak, ilerlemek ve sonuçta mutlu olmaktan başka bir amaç aramak haksızlık değil midir?..
   Bir süredir pazar günleri köşemi tatile çıkarmaya ve yazmamaya çalışıyorum…
   Ama içinde bulunduğumuz koşullar buna izin vermez oldu…
   Bizlere bu yaşatılanlar karşısında sessiz kalmak, suça ortak olmak anlamına geleceği için yazmaya mecbur kalıyoruz…
   Demokrasiye ve insan haklarına önem verenler artık ayağa kalkmalıdır…
   Pislik içinde yaşamak istemiyor, sağlıklı bir yaşama, her şeyden öte ülkemizin geleceğine önem veriyorsak ayağa kalkmalıyız…
     Hep birlikte “YETER” demeliyiz…

(KBIRIS gazetesinden alınmıştır)