Dün gazetelere yansıdığı için artık sır değil.

Ankara, Kürt sorunu ve PKK ile mücadelede yeni bir strateji belirliyor. Yeni konseptte İmralı ve Kandil ile temas olmayacak. PKK silah kullandığı sürece misliyle cevap verilecek.

KCK\'nın baskısı sonlandırılacak ve sivil siyaset kanalı dışında kimse ile muhatap olunmayacak.

Planda bu konsepte uygun detaylı bir yol haritası var.

Öncelikle şunu not düşelim. Bu konsept yeni değil. Neredeyse iki yıldır bu planı öneren, \'açılım sürecinde yanlış adımlar atıldığını\' iddia eden geniş bir sivil-asker kesimi var.

Fakat bir şekilde İmralı ile anlaşarak PKK\'yı ikna edebileceklerini iddia eden, tüm stratejisini de bunun üzerine kuranlar oldu.

Yanlış üretilmiş olsa da bu algı bir şekilde kabul gördü.

Maalesef, kamuoyunda oluşturulan hava ile birlikte bu algı daha da güçlendi. BDP topu Kandil\'e attı. Kandil ise
İmralı\'ya
. Bu paslaşmalarda en çok kazanan da Öcalan oldu.

BDP ise siyaseten zayıflamış gözükse de kendi tabanı üzerinde güçlendi.

İmralı\'da yıllardır hapiste olan bir kişinin bütün örgütü, BDP\'yi ve tabanı kontrol ettiği algısı Habur\'un da temel dinamiklerinden. Çünkü KCK, \'Önderlik devletle anlaştı, safınızı belirleyin\' deyip bir kısım korucu aileleri bile yanına çekmişti.

İki yıla ve çok sayıda şehide mal olan hatadan dönülmüş
oldu.

Şimdi Kürt sorunu ile PKK ayrıldı. Bundan sonra \'teröristle sadece terörle ilgili ve silah bırakılması\' konuşulacak.

Gelinen nokta KCK operasyonlarının ne kadar isabetli olduğunu da teyit etmiş oldu.

Bu arada şunu da kulis olarak paylaşalım. Yeni dönemde \'aktörlerin çoğalması\' kimseyi şaşırtmamalı. Çünkü artık sorunun çözümünde \'meşru her parti ya da taraf\' bu sürece katkı sağlayacak.

Hükümet aslında yeni stratejisi ile BDP\'ye açık kapı bırakıyor.

Eğer BDP kendisi olup inisiyatif alacaksa ne ala. Aksi durumda alternatifler olacaktır.

Barzani konusundaki iyimserlik ise çok sağlıklı değil.

Çünkü onu harekete geçirecek tek güç Amerika. Ama en azından eski Barzani olmadığı, \'gölge etmediği\' de açık.

\'Alevi işaretlemesi\' ve kesintisiz provokasyon!

Son günlerde \'Alevi evlerinin işaretlenmesi\' iddiaları aldı başını gidiyor.

Geçmişinde Maraş olayları gibi talihsiz hadiseler olan bir ülkede Adıyaman, Antep ya da Hatay\'da bazı evlere \'faili meçhul\' işaretlerin konması tabii ki tedirgin eder.

Fakat istismarcı çevreler olayın araştırılmasını beklemeden fitne tohumları ekmeye başladılar. Oysa bu tip durumlarda sabırlı olmak ve titizlikle olayın aydınlatılmasını talep etmek lazım.

18 Mart\'ta
Antep\'te bir grup Alevi, polise başvurup \'evlerinin duvarlarına sprey boya ile işaretler konulduğunu\' söyledi.

Olaya el koyan Antep polisi baktı ki işaret sadece Aleviler\'in evlerinde değil. Derinleştirilen çalışmadan fıkra gibi bir sonuç çıktı. Meğerse işaretler internet servis sağlayıcı Superonline tarafından yeni döşenecek hatlar için
konulmuş.

Firma \'altyapı işi bitince işaretlerin silineceğini\' söyleyip hadiseyi teyit etti. Tabii ki bu durum başta BDP olmak üzere bazı Alevi örgütlerini de hayal kırıklığına uğrattı.

Çünkü KCK operasyonları ile sokak hâkimiyetini kaybetmeye başlayan BDP Alevi kartını açarak tekrar etki alanını genişletmeyi hedefliyordu. Hatta parti yöneticileri doğrudan devleti suçlayan açıklamalar da yaptı.

Güneydoğu\'da zaten \'dedikodu\' bir siyaset aracı olarak yaygın olarak kullanılıyor.

Üzerine de abartılı hikâyeler eklenince yalanlar üzerine çok şey bina etmek mümkün. Kaldı ki Öcalan\'ın geçtiğimiz yıl yayınlanan avukat görüşmelerinde PKK\'nın Alevi tabanı kaybetme riskinden bahsedilip yeni bir açılım yapılması talimatı da vardı.

Sonuç itibariyle Alevilik, Sünnilik meselesi hassas bir konu.

Siyasiler de, yerel yöneticiler de yaptıkları açıklamalara çok dikkat etmeli. Aksi geri dönülmez trajedilere neden olabilir.

Ya da bu olayda olduğu gibi fıkralara konu olursunuz.