Üsküp
Üsküp, 14. yüzyıl sonunda Osmanlı egemenliğine girdi. Türkler burada 520 yıl kaldılar.
Balkanlardan çekilirken geride iyi bir imaj bırakmadılar.
Ders kitapları onları “işgalci” saydı. Eserleri yakılıp yıkıldı. Artakalanlara kötü muamele yapıldı.
Üsküp’te Türk nüfusu yüzde 4’e düştü. Gazeteleri kapandı. Devlet radyo ve televizyonunun azınlıklara ayrılan diliminde, kısıtlı Türkçe yayınlarla seslerini duyurmaya çalıştılar.
Çocukları Türkçeyi unutacak diye endişeliydiler. Makedon yönetimi Türkçe ders kitaplarını basmıyor, onları kenti ikiye bölen Vardar nehrinin Müslüman yakasına sıkıştırıyordu.
Kaynana Cevriye tişörtlerde
Sonra beklenmedik bir şey oldu.
Türk dizileri geldi ve Makedon televizyonlarını işgal etti.
Türk azınlık, “Yarım saat fazla Türkçe yayın” mücadelesi verirken, birden bütün kanallar Türkçe konuşur oluverdi. Manastır’a girerken bizi “Ezel”in afişi karşıladı. Gece ekranda “Kurtlar Vadisi”nin Polat’ı vardı. Sabah kalktık; nöbeti “Ezo Gelin”le Nurgül Yeşilçay devralmıştı.
Öğrendik ki, Makedon televizyonlarında “Binbir Gece” ile başlayan Türk dizisi salgını, “Gümüş”le sürmüş, “Yaprak Dökümü” ile tavan yapmış. Hatta “Kaynana Cevriye”nin resmi kahve fincanlarına, tişörtlere basılmış. Necati Şaşmaz’ın Üsküp’te parti lideri gibi karşılanışı hâlâ dillerde...
Böylece Türkler, 100 yıl önce kağnı sırtında göçtükleri topraklara dizi dizi geri dönmüş.
Topların delemediği önyargı duvarını, antenler yıkmış.
Türkiye’de “Türkçeyi bozuyor” diye eleştirilen diziler, orada Türkçenin imdadına yetişmiş.
Dizileri orijinal dilinden altyazılı izleyen Makedonlar ise, kendi dillerinde dört bin Türkçe sözcük olduğunu fark etmiş.
Kısacası diziler, altı asırlık kültürel akrabalığı hatırlatmış.

Kültür köprüleri
Bugün Makedonya’daki 80 bin Türk, nüfusundan fazla ağırlığa sahip...
Üsküp’e Türklerin yeni inşa ettiği Büyük İskender Havaalanı’ndan girip, Türklerin inşa ettiği yollardan geçerek, Türklerin inşa ettiği otele gidiyorsunuz.
Türk okulları, hastaneleri her köşede karşınıza çıkıyor.
Birçok yatırımın, onarımın altında “TİKA” (Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı) imzası okunuyor.
“Makedonya Türk Sivil Toplum Teşkilatları Birliği” bünyesinde 58 dernek faaliyet gösteriyor. Meclis’te ve Hükümet’te temsilcileri var.
Geçen ay Cumhurbaşkanı’ndan “Üstün Hizmet Nişanı” alan Üsküp Türk Tiyatrosu, 60 yıldır Türkçe oyunlar oynuyor.
İngiliz kültür merkezlerine benzer bir yapılanmayla hızla dünyaya yayılan Yunus Emre Türk Kültür Merkezi de 1,5 yıl önce Üsküp’te şube açmış. Müdür Vekili Tayfun Kalkan, canla başla kurslar, paneller, söyleşiler, film haftaları düzenleyerek Makedonya ile Türkiye arasında dostluk köprüleri kuruyor.

Makedonya sizi bekliyor

Üsküp’te siyasetçiler, yayıncılar, sanatçılar, gazetecilerle buluştum.
Orhan Pamuk’un Nobel’inden sonra Türk edebiyatına ilgi artmış. Kültür Bakanlığı’nın Türkçeden çeviri yapan yabancı yayınevlerine verdiği destek de yayın sayısını patlatmış.
Gazeteciler, “El Cezire bölgede yayına başlarken, neden Türk medyası buraya ilgisiz” diye soruyor.
Üsküp Kültür ve Tanıtma Müşaviri Muteber Şankazan, “TV dizileri, filmler, festivaller, ortak yapımlar için başvuracak olanlara yardıma hazırız” diyor. Son sözüm, hâlâ oralara gitmemiş olanlara...
Uçakla 1 saat, karayoluyla yarım gün ötede, sizi her köşesinde Türkçe konuşulan, tarihle iç içe bir coğrafya ve sımsıcak insan yüzleri bekliyor.
Üsküp’e, Ohri’ye, Manastır’a gidin. Struga’da Şairler Köprüsü’nden geçin. Şarap eşliğinde kaymaklı köfte yiyin.
Dizileri de kaçırmayacak, kendinizi evde hissedeceksiniz.