\"AK Parti ve Cemaat kıyaslaması yapmak daha önceki yazımda da belirttiğim gibi elma ile armudu kıyaslamak gibidir. \"

Daha önce MİT kelimesini bile ağzımıza almaktan korkardık. Şimdi ise MİT konuşuluyor her yerde. Çarşaf çarşaf MİT haberleri-yorumları yazılıyor.

Bu bir özgürlük göstergesi olduğu gibi, bir ülkenin güvenlikteki kalbi sayılan bir teşkilatın bu kadar ulu orta tartışılması da hiç normal değil.

Sizin de bildiğiniz gibi MİT yöneticilerinin savcılık tarafından ifadeye çağrılması bir ilk. Bu çağrının hiyerarşiye uygun olmaması, gece vakti telefondan yapılması, yürütme mensuplarından önce medyadan bazı isimlerin haberdar olması vs. Hepsi bu “ilk”i iyice garabet haline getirdi.

Zaten göreve geldiği günden bu yana açıkça İsrail’in hedefinde olan, Oslo’daki görüşmeleri internete sızdırılmış bir isim Hakan Fidan.

Dolayısıyla meselenin Fidan ismi etrafında dönmesi, dezenformasyonla dolu polemikleri de kaçınılmaz hale getirdi.

Medyadaki tarafların yaklaşımı ve karşı tezlerin gündeme gelmesi bu işi daha da kronikleştirdi. Yok “savcı mı haklı”, yok “KCK kimi kullandı” gibi sorular ister istemez bir ayrışma görüntüsü ortaya çıkardı.

Tabi ki herkesin ve her kesimin her konuda aynı düşünmesi asla beklenemez. Ve belli ki AK Parti\'ye ve Cemaat’e yakın gazeteler aynı düşünmüyor bu konuda. Çok normal.

Fakat hemen, yıllardır bugünleri bekleyen birileri tarafından “Ak Parti ve Cemaat kavgası” dolaşıma sokuldu.

Hatta Hocaefendi’nin daha önce yaptığı konuşmalar bile sanki şimdi yapılmış gibi montajlanarak psikolojik savaş argümanına dönüştürüldü.

Ancak Hocaefendi’nin Başbakan’a geçmiş olsun dilerken kullandığı cümleler hepsinin oyunlarını bozdu. Başbakan da ilk günden bu yana sırtında taşıdığı ağır yükün sorumluluğunu taşıyarak çok vakarlı davrandı.

Tartışma çıktığı günden bu yana çok farklı cenahlardan isimlerin açık ve gizli sevinçlerine tanık oluyoruz. Bu çok bariz. Düşünsenize “Yiyin birbirinizi” diye yazılar yazıldı.

Hepimiz temiz bir Türkiye istiyoruz. Demokrat, insana değer veren, eski karanlık günlerin bir daha yaşanmadığı bir Türkiye

Bu temiz Türkiye özlemimize MİT de dahil olmalı. Arşivler açılmalı ve bu kurumda da şeffaflaşma yaşanmalı. Eski karanlık ne varsa temizlenmeli ama siyasi erk bertaraf edilerek olmaz bu.

Kardeşlik hukukunu bir kalemde silip bu işi bir kavga ve çatışma pozisyonuna getiren gazetecilerin de bu işte büyük vebali olduğunu düşünüyorum.

Ak Parti ve Cemaat kıyaslaması yapmak daha önceki yazımda da belirttiğim gibi elma ile armudu kıyaslamak gibidir.

Birisi halkın oylarıyla Yürütmenin başına seçilen siyasal bir parti diğeri ise gönüllü birlikteliği ile teşekkül eden sivil bir yapı.

Dolayısıyla “Birbirine kırdırma” hamlelerine karşı iki tarafın da Mü’min feraseti ile pozisyon alması gerekiyor.

(Platinhaber.com)