CHP’li Hüseyin Aygün twit atmış: “3 Alevi kökenli Kürt politik aktivist dün akşam 18:00 sularında Paris’in merkezinde işlek bir caddedeki binanın birinci katında öldürüldü”...

Kimileri ‘terörist’i çoktan ‘gerilla’ya çevirmişti ama CHP ‘nin Kemal Kılıçdaroğlu himayesindeki ‘bilinçli’ milletvekili hızını alamamış, onları ‘aktivist’e çevirmiş!.. Eh öldürülenler ‘aktivist’ olunca, bölgenin bir milletvekili sıfatıyla, taziyeden geri kalmamış, acıyı paylaşmış!.. Bir kaç ay önce şehit edilen Ovacık Savcısı ise ilgi alanlarına hiç girmemiş!.. Cumhuriyet ‘in savcısı vurulurken ses çıkarmayan ‘Cumhuriyet ‘in partisi’nin vekili, iş ‘terörist’i damıtıp, ondan ‘aktivist’ imal etmeye geldi mi, canını dişine takıyor!..

Üç kadın teröristi ya aynı çatı altında ‘devrimci halk savaşı’ verdikleri diğer ‘eroinci aktivistler’ veya işbirliği yaptıkları servisler öldürdü... Ama görülüyor ki, derdi CHP ‘li Aygün ‘e de düştü!.. PKK ‘nın ‘din’ veya ‘mezhep’ gibi önceliklerinin olmadığını bile bile etkiyi artırmak için ‘Alevî’ vurgusu yapması, nasıl bir taktiğin hareket geçtiğini gösteriyor...

Aslında bizim yaptığımız yanlış... Bütün bu olan bitene göz yuman ve bana göre ‘planlı’ davranan Kemal Kılıçdaroğlu dururken, Hüseyin Aygün ‘e yüklenmek kelime ve zaman israfından başka bir şey değil...

Bakın Kılıçdaroğlu ‘na, önce kredisini açıkladı, sonra da İmralı ile sürecin kesintiye uğramaması yönündeki ısrarını sürdürdü... Bugün görüşmeler inkıtaya uğrasa, zannediyorum AKP ve BDP ‘den daha çok Kılıçdaroğlu üzülecek!.. O yüzden sıkı takipte... Aygün gibilerin cesaretini de yükselten, CHP Genel Başkanı ‘nın işte bu ‘teşne’ duruşu...

Bugün toplumsal zeminin ‘kıvam’a geldiğine kanaat getirilse ve ‘genel af’ gündeme gelse, buna ilk desteği açıklayacak parti liderini biliyoruz değil mi? Genel başkanlığından önce Batman ‘da İl Kongresi ‘nde, genel başkan seçildikten sonra da Tunceli ‘de referandum kampanyası esnasında ‘genel af’fı ilk gündeme getiren ‘cilalanmış yerli Gandi’, bayrağı kapıp en öne geçecektir...

Her şey ayan beyan ortada... Çoktan parti disiplin kuruluna gönderilmesi gereken Aygün’e, güya Kılıçdaroğlu tepki göstermiş... Ne yapmış? Çin ‘den haber göndermiş ve herkesi sorumlu davranmaya davet etmiş... Gördünüz mü tepkinin büyüklüğünü!.. İyi ki kamuoyunu tatmin için “Gelince ağzına biber süreceğim” dememiş!..

Sahi, o Aygün, Tunceli’de ‘dağdaki genç arkadaşlar’la yani PKK ‘lılarla birlikte sahnelediği ‘Milletvekili kaçırma’ başlıklı piyesten sonra parti yönetiminin kendisiyle ilgili ne yaptığını hatırlayan var mı? Hatırlayan olamaz, çünkü bir şey yapılmadı... Kılıçdaroğlu, bu ‘akraba’yı disipline bile yollamadı...

 
***
 
Cumhuriyet’i kuran parti, sisler arasında bir yerlere sürükleniyor... Biz bunları yazarken, tek tük de olsa bazı partililer de elektronik posta atıyorlar, “CHP ‘ye vurmak AKP ‘ye hizmet sayılmaz mı?” diye... Halbuki onların, politik çizgisi hayal ötesinde kırılan partideki gidişata dikkat kesilmeleri ve eğer sakıncalı olan ‘AKP’ye hizmet’se, bu hizmeti en fazla veren ve bunu limitsiz ‘kredilendiren’ yere odaklanmaları gerekiyor...

Çünkü bu, parti taassuplarının ve tabelaların ötesinde değerlendirilmesi gereken bir konu... Bu CHP, Mustafa Kemal ‘in CHP’siyse, ‘Dersim ‘de soykırım’ iddiasının sahibi Hüseyin Aygün hangi partinin milletvekili? Tayyip Erdoğan, fırsat yakaladıkça, devlet adına ‘Dersim özrü’ dilerken, tavır koymayan ve tasdik edercesine sükut eden genel başkan, bugün kimin koltuğunda oturmaktadır?

Her adımı iyi hesaplanmış bu planlı yürüyüşü, kim alınırsa alınsın, zayıf olan toplumsal hafızamızın insafına terk edemeyiz... Türkiye ‘nin hatırı, partilerin, tabelaların ve kişilerin hatırının üzerindedir... Bıkmadan usanmadan yazıp dillendireceğiz; Diyarbakır ‘da PKK ‘nın kepenk kapama eylemine eşlik edenleri, Hakkari ‘de Türk bayraksız miting yapanları, KCK operasyonlarına karşı çıkanları, dokunulmazlıkların kaldırılması konusunu sulandırarak, zaten gönülsüz olan AKP ‘nin ekmeğine yağ sürenleri, ‘ana dilde savunmaya insanî açıdan yaklaşıyoruz’ diyenleri, terörist postundan ‘Yörük Ali Efe’ çıkaranları, etnik goygoyculardan oluşan ‘akîl adamlar’ teklifi hazırlayanları, Sosyalist Enternasyonal ‘de ‘Kürt sorununu uluslararası platforma taşıma’ rezaletine imza atanları...

CHP, açılım söz konusu olduğunda AKP ‘nin ‘zımnî ortağı’ gibi... Hatta sürecin ‘sağlığını ve hızını’ denetleyen müfettiş titizliğinde!.. Aralarındaki uyum ve ‘uzlaşma kültürü’ koalisyon adabının bile ötesinde... İşte Kemal Kılıçdaroğlu’nun ‘yeni CHP’si bu...

Daha önce sormuştum: Baykal sonrası partide tam hâkimiyet sağlanınca “Parti içindeki korku imparatorluğunu yıktık, şimdi sıra Türkiye’deki korku imparatorluğunda” denilirken, kastedilenin gerçekten korku imparatorluğu mu, yoksa temellerimiz mi olduğu her geçen gün daha da tartışmaya açık hale gelmiyor mu?

Artık bu soru anlamını yitirdi!..

(Yeni Çağ gazetesinden alınmıştır)