İş hayatı ve özellikle ticari faaliyetler önemli riskler içerir…

Girişimciler, bu riskleri en aza indirmek ve olası krizleri daha kolay yönetebilmek için,  “yedek bulundurma” ilkesiyle hareket ederler…

Önemli saydıkları araç ve gereçlerin yedeğini daima ellerinde tutarlar…

Sık sık arıza yapan makine parçaları fazlaca stoklanır…

Temininde güçlük çekilen hammaddeler  ve ara mallar depolardan eksik edilmez…

Nitelikli işgücü ile çalışmak zorunda olan işletmeler, kalifiye personeli hem yedeği  ile birlikte istihdam eder, hem de yüksek ücret vererek onları memnun etmeye çalışır…

Spor dünyasında da her takım yedekleri ile birlikte kurulur…

Askeri birlikler her şeyi mutlaka yedekler…

Üniversitemizin kurucu rektörü aynı zamanda bir askerdi… Yedeğin de yedeğini hesaplatırdı!

Bir zararı önceden önlemek, bir tehlikeyi en başında ortadan kaldırmak çoğu zaman yedek bulundurmakla mümkündür…

Yedekleme” formülü yaratılışımızın doğasında da mevcuttur.

Kainattaki hiçbir düzen  rastgele değildir…  Hepsinin bir matematiği vardır…

Cenabı Allah hiçbir işini tesadüflere bırakmaz…  Kitabında “çaresizlik” kelimesi yoktur!

Mikro canlıların yaşam zincirinden, yıldız galaksilerin dengesine  varıncaya  kadar her şey, büyük ve tek bir sistemin parçasıdır…

Evren, kendi formülü dışında hiçbir inisiyatife boyun eğmez!…

Birkaç yıl önce,  Kazıkbeli Yaylasında anacığım beyin kanaması geçirdi…

Saatler sonra hastaneye ulaştığımızda, ne olduğunu anlamaya çalışan doktorların hayretli bakışlarına şahit olduk:

  • Yüksek tansiyon sebebiyle beyincikteki önemli bir sinir damarı kopmuş; beyin ölümü gerçekleşecek yerde hasta başka bir damarın devreye girmesiyle hayatta kalmış!...

Öldüren de, öldürmeyen de sadece Allah’tır!...

Eceli ve nihai sonucu sadece o tayin eder…

Girişimcilerin çabası bir yere kadardır… Ötesine hükmü yoktur!...

Onun için, kendilerini vazgeçilmez sananlar, tek tabanca olduklarını düşünenler,  mutlak bir yanılgı içerisindedir…

- “Ben olmazsam sistem yürümez”,

- “Ben olmazsam hayat durur”,

- “Ben olmazsam her şey ziyan olur”,

- “En iyisini sadece ben yaparım”,

şeklindeki yaklaşımlar şirkten öte bir şey değildir…  Gayretullah’a dokunur!...

Basit bir iş adamı bile imkanlarını zorlayıp, “yedek bulundururken”;  haşa, Allah mı bunu akıl edemeyecek?

Allah varsa, imkan da vardır…

Allah varsa;  her şeyin bir yedeği, her işin bir alternatifi  daima vardır, var olacaktır!...

Yerini ve zamanını takdir edecek olan da  O’dur…

Yaşatan da, öldüren de, yeniden dirilten de kendisidir…

Söyleyin bana:

  • Bilimsel olarak bile  artık reddedilmeyen  bu büyük ve yegane sistemin başka bir sahibi mi var?
  • Başka bir yöneticisi mi var?
  • Hangi sistem onun yetkisi  dışında?

Bir kulun, “gayret bizden, takdir Allah’tan” demesinin ötesinde başka  hakkı yoktur...

Senin başarını takdir eden Allah, başka birinin başarısını da takdir edebilir!..

Seni yücelten Allah, başka birini de yüceltebilir!...

Yapamaz mı?

“Bizden  gayrısı olmaz”, “bizden başkası başaramaz”,  “bizim yedeğimiz yok” yaklaşımı yüce Allah’ın iradesine apaçık bir karşı koymadır!...

Menfaat bataklığında boğulan, bu nedenle ağzından çıkanı kulağı duymayan densizlerin ipine sarılmanın anlamı ne?!

  • Ben en iyisini yapacağıma inanıyorum” demek başkadır…
  • Ben en iyisiyim, benden iyisi yok” demek bambaşkadır…

Kendinize gelin…

Haddinizi aşmayın…

Her şeyi bilen, her şeye gücü yeten bellidir…

O da Allah’tır…