Yalan

İnsan vardır güvenirsin, insan vardır beş para etmez, bir de sen varsındır, beş para etmediğini bile bile, her yalana inanmış oyunu oynarsın.  Yıkık bir dostluğun virane kalmışlığını, photoshop’la düzenlenmiş misali ayakta tutmaya çalışırsın.  Kalbin yumuşaktır, kıyamazsın ve belli etmezsin yalanları yüreğinden hissettiğini.

O kadar dost görünen insan vardır, o kadar yalanlar dolanır ki etrafta, her yalancıyı iteklesen ötelere, kimsenin insan olmadığı bir ortamda kalırsın.  Sömürmeye çalıştıkları bir hayat çıkarırlar karşına, ilk başlarda saflığınla inansan da tüm insanlıklara, çok geçmeden ortaya çıkar aslında haykırdıkları sessiz yalanlar, ve zamana bırakır, istedikleri oyuna sen de bir oyuncu edasıyla katılırsın.  Ama bilirsin oyunun sonunu ve beklersin herkesin hakettiğini bulmasını.

Kahır taşlarıyla örülen duvardan kalelere, tırmanmaya çalıştıkça aşağı yuvarlanan, temiz kalplileri de görürsün, asla çıkamazlar yukarı ve her düşüşte yaşadıkları hayal kırıklıklarını, zorlukla elde edilen  dürüstlük taşlarıyla telafi eder ve sonunda kendi duvarlarını örerler. 

İnsan bu, her bitişte mutlaka bir başlangıç yaşamaya gebedir.  Bazen umut yitse de, “bittim” dense de, sonunda mutlaka güzellikler de olacaktır.  Yalan sözler ve yalancı dostluklar her ne kadar canını acıtsa da, sonunda seni olgunlaştıran bir eğitim sürecine ulaştırır ve en son geldiğin noktada, “iyi ki yaşamışım tüm bu sıkıntıları” der.

Yine de, göz göre göre aldanmak istemez insan, fakat vicdan sahibi ise, yalan dolan yapıldığının bilincinde de olsa, sırt dönüp yüzüstü bırakmaya elvermez yüreği.  Sonun da zarar gören o olur diye düşünürüz aslında ama kazanan taraf olur, bunu da son noktada anlarız.

İyiliğe iyilikle karşılık vermek herkesin harcıdır.  Önemli olan, kötülüğe karşılık olarak verilebilen iyiliktir ve bu her yüreğin kaldırabileceği bir yük değildir.  Zaten her ne yalan varsa, yüreğinin kaldırabilecek kadar güçlü olduğunu anladıklarında yüklenir.  Hamallık yaptırdıklarını, kullandıklarını düşünseler de, düşünceli bir yüreği ezerek olgunlaştıklarının farkına varmazlar.

Zaman ve yaşananlar, bazı insanları olması gerekenden daha önce olgunlaştırır.  Eğer insan, bütün bu yaşananların bilincinde ilerler ise yoluna, muhtemel zararlardan kendisini korumasını bilir.  Bu yüzden hayata ve insalara karşı iyi bir gözlemci olmak gerek.  Yalan söylediğinde hissedebilen bir yürek var ise, korkmadan, sevgiyle kucaklamak gerekir.  Bu insanlığımızın alameti, yüreğimizin güzelliği ve vicdanımızın yaşam belirtisidir.

Varsın gerisini insanlıktan uzak, yüreksiz yürekler ve vicdansız kalpler düşünsün.

Sonunda kaybededip, “eyvahlar olsun” diyerek anlasalar da gerçeği, insan olmanın ve dürüstlüğün müthiş hazzını asla bilemeyecekler.