Xi Jinping Türkiye\'de!

\'kazan-kazan\'. Umarız öyle olur. Bizde bu ziyaret vesilesiyle Çin hakkında kısa bir değerlendirme yapalım.


1-
Çin\'in yıllardır dünyanın en hızlı büyüyen ülkesi olması sadece ekonomistlerin değil, siyasi analistlerin de yakından takip ettiği bir durum. Yüzyıllar süren uykusundan uyanan ejderhanın daha ne kadar kontrol altında tutulabileceği meselesi akademik bir merak konusu. Çin artık küresel dengenin en önemli aktörlerinden birisi. Hem kendi hinterlandında, hem de okyanuslar aşırı alanda nefesini hissettiren güçlü hamlelerle rakiplerine korku salıyor. Ekonomik gücü ile yarışan askeri kapasitesi, üretken nüfusu, devasa coğrafyası, denizlere hakimiyeti ve enerjiye ulaşım imkanlarıyla 21. yüzyılın en etkili gücü olma yolunda ilerliyor. Dış politikada geliştirdiği emperyal stratejiyi barışçıl bir paket içerisinde uygulayan Çinli yöneticiler Deng\'in \'zamanını bekle, kapasiteni gizle\' (biding time and hiding capasities) sözünü dikkatli bir biçimde yerine getiriyorlar. Dünyanın en büyük diasporası olan yaklaşık 50 milyonluk bir kitleye hükmediyorlar. Bu şekilde dünyanın her coğrafyasında varlık göstererek, komşu alanlarda kurdukları hakimiyeti Afrika ve Latin Amerika\'ya doğru genişletme stratejisi güdüyorlar.


2-
Çin, dünyadaki en büyük 3 askeri güçten birisi. Savunma bütçesi Çin resmi rakamlarında göre 2011 yılında 91 milyar dolar. SIPRI verileri göre ise bu rakam 150 milyar dolar civarında. Dünyanın en popüler savunma dergilerinden Jane\'s Defense Review\'un hesaplamalarına göre 2015 yılına gelindiğinde Çin\'in savunma bütçesi 238.2 milyar dolara ulaşarak Asya\'daki tüm ülkelerin savunma bütçelerinin toplamının üzerine çıkmış olacak. Bu rakamın bir ölçüde ordu nüfusunun kalabalıklığından kaynaklandığını söylesek bile (2.3 milyon) teknolojik kapasitenin de oldukça yüksek olduğu biliniyor. Çin konvansiyonel kabiliyetlerinin yanında nükleer kulüp üyesi de olan bir güç. 1960\'lardan beri nükleer silahlara sahip. Askeri kabiliyetlerle yakından ilgisi olan uzay programı da son 10 yılda büyük bir ivme kazanmış durumda. Çin 2003\'te ilk astronotunu uzaya göndererek, uzaya insan gönderen 3 ülkeden birisi olmayı başarmış bulunuyor. 


3-
Dünyanın 2. büyük ekonomisi olan Çin\'in istikrarlı bir biçimde süren ve küresel kriz tanımayarak %9\'larda seyreden büyüme hızı Anglosakson kalkınma modelinin dışındaki ekonomileri reddeden yaklaşımlara karşı bir antitez niteliğinde. Bir yandan komünist partisinin varlığı güçlü bir biçimde sürerken, diğer yandan da bir cins piyasa ekonomisine ve dünyaya açık ekonomiye evrilmesi eski teorik modeller içerisinde açıklanabilir bir şey değil. Oysa 1980\'lerden itibaren dönüşmeye başlayan Çin ekonomisi şimdilerde dünyadaki en özgün ve başarılı model olarak tanımlanıyor. Tarımdaki kolektif yapının dönüşmesi ile başlayan reform süreci, fiyatların serbest piyasa koşullarına bırakılması, katı ve merkezi maliye politikalarının gevşetilmesi, devlet şirketlerinin görece özerkleşmesi, farklılaşmış bir bankacılık sistemi ve hisse senedi piyasalarının geliştirilmesi, özel sektörün ve dış ticaretin teşvik edilmesiyle müthiş bir değişim geçirdi.  Nitekim bugün 11 trilyon dolarlık bir kapasiteye (GDP düzeyi) ulaşan Çin\'in 2020 yılına gelindiğinde dünyanın en büyük ekonomisi olacağı uzmanlar tarafından vurgulanıyor. Warren Buffet\'ın meşhur \'19. yüzyıl İngiltere\'nin, 20. yüzyıl ABD\'nin, 21. yüzyıl ise Çin\'in olacak. Ona göre yatırım yapın\' sözü ise neredeyse şimdiden hayata geçmiş durumda.

20. yüzyıldan 21. yüzyıla geçtiğimiz son 10 yıllık döneme çok fazla kırılma anının sığdığını söyleyebiliriz; ekonomik kriz, küresel terör, savaşlar, etnik çatışmalar vs. Tüm bu kırılmalardan sonra nelerin ortaya çıkacağını görmek için dünyanın farklı bölgelerine özellikle de Çin\'e dikkatli bakmanın faydalı olacağı ortada.

(AKŞAM)