En son yazdığım yazıda üniversite sınavını kaldırmanın yaratacağı olumsuz etkilerden bahsetmiş ve alt yapısı hazırlanmadan yapılacak böyle bir değişikliğin fırsat eşitliğini zedeleyeceğinden söz etmiştim. Bu hafta ise, kızını YGS ile imtihana sokmuş bir anne olarak, \'bu sınav kalkmalı\' yazsam mı diye düşünmeye başladım(!). Şu sınavı kaldırsak milyonlarca gencin sınav stresini de bertaraf edebiliriz. Memleketin krema tabakasının çocukları zaten istediği yere girer, strese girmez. Alt tabakası da zaten hiçbir yere giremeyeceğinden strese hiç girmez. Çözüm de bulunmuş olur.

Öyle ya, sistem not ortalamasına dayanıyor olsa, memleketimde elitlerin, zenginlerin çocuklarına bol bol not dağıtan sürüyle lise var. Yurtdışı üniversitelere kabulde bu sistem geçerli olduğu için birçok genç şimdiden son sınıfta okulunu değiştirdi bile. Haklılar. Niye zor bir okulda devam edip geleceklerini riske atsınlar ki? Not ortalaması gerekiyorsa, onlara bu yönde destek verecek okullara geçip kariyer yollarına en avantajlı biçimde devam edebilirler.

Referans gerekiyorsa, o da kolay. Biz elitler birbirimizi biliriz, birbirimizin çocuklarına da destek veririz. Bir telefonla Türkiye\'de veya dünyada referans verebilecek yüzlerce insan bulabilirim. Yani hayat bize güzel! Lakin, benim çocuğumun yolunu açan sistem, bir inşaat işçisinin ya da bir köy öğretmeninin yolunu kapatıyorsa ne olacak? Kime kimler referans bulacak? Neyse, ben bu ülkeyi tanıyorsam, yeni bir profesyonel sektörün oluşacağına da şüphe yok: Referans bulucu ve referans yazıcılar. Hem böylece istihdama da katkı sağlayabiliriz.
Peki YGS\'ye ne demeli? Dün Yıldıray Oğur\'un Taraf\'taki \'YGS Birincisi Antik Yunan\'dan Çıkabilir\' başlıklı yazısı pek güzeldi. Ben Antik Yunan filozoflarının bile bu sorularla başa çıkabileceği inancında değilim. Kızımı ve sınava giren gençleri bu soruları (en azından bir kısmını) çözmeyi başarmış olmaları dolayısıyla kutluyorum.

Her neyse! Sınav öncesi heyecandan, sınav sonrası ise sinirden titreyenleri görünce, olayın kağıt üzerindeki haliyle pratik yaşama dokunan yönü arasındaki farklar en azından benim açımdan belirginleşti. Bu düzen böyle gitmez. Gitmez de, \'ne yapmalı?\' sorusunun cevabını da bulmak gerekiyor. Üniversitelere giriş modeli nasıl yapılanmalı? Bu konuda geniş katılımlı bir çalıştay öneriyor ve özetle kendi önerilerimi sıralıyorum.

1- Sınav kalmalı ama içeriği ve zorluk düzeyi değişmeli.
Zorlaştıkça zorlaştırmak ve daha fazla genci baraj altına itmek saçma bir düşünce. Bu arada eğer sorular genel için (sadece benim açımdan değil) zor olarak kabul ediliyorsa, bu yıl için barajın düşürülmesini öneriyorum. İlaveten sadece öğrencilerin değil, bütün üniversite hocalarının da aynı sınava tabi tutulmasını önerebilirim. Bakalım biz akademisyenler ne durumdayız!

2-  Sınav genel yetenek ve temel bilgiler üzerinden yapılmalı ve yılda en az 2 kez tekrar edilebilmeli.
Bu çerçevede Milli Eğitim Bakanı Ömer Dinçer\'in BKS açılımı son derece yerinde. Gerekirse bazı üniversitelerimiz SAT ya da benzeri sınav sonuçlarına göre (özellikle yabancı dille eğitim yapan üniversiteler) öğrenci de kabul edebilirler.

3- 
Sınav bilgisayar ortamına aktarılmalı ve SAT, TOEFL gibi modellerle yapılabilmeli. Bu şekilde sınava giren öğrenci sayısı bölünebilir ve sonuçlar çok daha hızlı öğrenilebilir. Bilgisayar ortamında sınav yapılması zaten \'digital native\' yani yeni digital uygarlığın evsahibi neslin talebi olacaktır. Birkaç yıla kadar bilgisayarsız öğrencinin kalmayacağını öngörebiliriz.

4-  Sınavı uygulayan kurum asla yerleştirme merkezi olarak çalışmamalıdır.
Merkezi yerleştirme yerine üniversitelerin kendi öğrencisini seçme özgürlüğü bulunmalıdır. Bugün ne öğrenci üniversiteyi ne de üniversite öğrenciyi seçebilmektedir. Bir bilgisayar marifetiyle birbirine atama yapılmaktadır. Sınavda alınan puanlarla öğrenciler istediği üniversiteye başvurmalı ve objektif kriterler uygulandığını gösterecek şefafflıkla her okul kendi yöntem tercihine göre sıralama yapabilmelidir.

5- Çok fazla talep gören yüksek puanlı okullar kendi özel sınavlarını uygulayabilirler.
Popüler devlet üniversiteleri ve vakıf üniversitelerinin çok talep gören burslu bölümleri için belirli bir puanın üzerine ortak sıralama sınavı da açılabilir. 

6-
Üniversite yöneticileri öğrenci alımında standart uygulama yapmakla yükümlü olduklarının bilincinde olmalı ve torpil, kayırma gibi işlemlerin karşılığında gerekli hukuki mevzuat hazırlanmalıdır. Bu aynı zamanda üniversite yöneticilerini bakanların, vekillerin, bürokratların, eşin dostun baskısından koruyacak bir önlemdir.

(AKŞAM)