TMK'ya Başvuruları Azaltmayı Kim Başardı

KKTC'de faaliyet gösteren Taşınmaz Mal Komisyonu'nun (TMK) kuruluşu gerçekte bir tavsiye üzerine ve yasallığı da AİHM'nin bir kararı içinde yer alıyor.

 

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Kıbrıs sorununun çözümünde derin etkileri olacak tarihi bir karara imza atarak KKTC'deki Taşınmaz Mal Komisyonu'nu etkin iç hukuk yolu olarak kabul etti, arkasından da AİHM'nin Büyük Dairesi, Kıbrıs sorununun temel noktalarından mülkiyet konusuna ‘'iç hukuk'' oluşturma hedefiyle kurulan TMK'yı etkin iç hukuk yolu olarak görülmesine hükmederek, AB tarafından tanınan bir kurum haline getirdi.

 

Tarihi önem taşıyan bu karardan sonra Kıbrıslı Rumların KKTC'deki taşınmaz malları ile ilgili başvurularında direkt olarak AİHM'ye gitmelerinin önü kesildi ve ilk adım olarak önce KKTC'deki Taşınmaz Mal Komisyonu'na gitmeleri koşulu getirildi. AİHM bir şekilde TMK'yı uluslararası tanınan bir kurum haline getirdi. Zaten komisyonda görev yapan Avrupa kökenli kişilerin varlığı da bu tanınmışlığı pekiştirdi. 

 

Kuruluş yasasının KKTC Meclisinden geçirilmesi ise bu kuruluşu yasallaştırmak, hem personel giderlerini hem de tazminatları bütçe içine almak amaçlı.

 

TMK'nın kuruluşundan sonra alarma geçen ve TMK'dan huylanan Kıbrıs Rum Yönetimi, önce Rum halkına başvuru yapmamaları çağrısı yaptı.  Bir takım yaptırımlar ve cezalar olacağını belirtti ama bu konuda herhangi bir yasa yapmadı, sadece göz korkutmak yolunu seçti.

 

2006 yılından 2010 yılında ekonomik durumun yavaş yavaş kötüleşmeye başlamasına kadar olan süreç içinde belli bir çizgiyi takip beden Rum başvuruları, ekonomik çöküntünün tüm sektörleri vurmaya başlamasından sonra her yıl daha da artmaya başladı.

 

Kıbrıs konusunda Rumların elindeki en büyük koz, KKTC'deki taşınmaz malların neredeyse üçte ikisinin eski sahibinin Rum olması ve Rum siyasilerin bu gerçeğe dayanarak adanın kuzeyine de bir şekilde egemenliklerini yaymak, Rum nüfusunu da aktarmak çabaları.

 

Her sene binlerce dönüm toprağın KKTC makamlarınca satın alınması veya da takas edilmesi sonucunda zaman içinde KKTC'deki mülkiyet sahipliliği dengesinin Türkler lehine bozulacağının ve ellerinden bu çok önemli kozun gideceğinin farkına varan Rum Yönetimi, TMK'ya başvuruları önlemek için tehditlerini artırmakla kalmadı, bu konuda bir de yasa hazırladı. 

 

Kıbrıs Rum Yönetiminin bu tedbirlerine rağmen Rumların TMK'ya başvuruları hiç azalmadı ve giderek artan bir şekilde devam etti.

 

TMK'ya Rumlar tarafından yapılan başvuruları Rum Yönetimi hangi tedbiri aldıysa bir türlü durdurmayı başaramadı. Bunu başarmak ancak bizim kendi hükümetimize nasip oldu.

Özbeöz KKTC vatandaşlarının oyları ile seçilmiş olan hükümetimiz aldığı yanlış kararlarla ve bu kararların devamı olarak uygulamaya koymak başarısını gösterdiği yanlış icraatlarla Rumların Başvuruları ip gibi kesildi.

 

TMK'nın başvurularını kabul ettiği Rumların dosyaları, onay için İçişlerine gittiği vakit orada dipsiz bir kuyuya düşmekte ve bir türlü yeryüzüne çıkıp TMK'ya geri dönememekte.

 

Aylardır sonuçlanmayan dosyalar nedeni ile Kıbrıslı Rumlar, artık TMK'ya başvuru yapmamayı tercih etmeye başladılar. Her şeye, tehdide ve alınan her tedbire rağmen Rum hükümetinin yapamadığını, bizim hükümetimiz kendi elleri ile yapmayı ve elimize geçecek en büyük kozu yok etmeyi güle oynaya başardı.

 

Rumların adına hükümetimizi kutlasam mı, oturup ağlasam mı karar verebilmiş değilim. Kendi boğazımızı kesmekte veya da kendi ayağımıza kurşun sıkmakta üstümüze yok anlaşılan...

 

Ata ATUN

e-mail: ata@kk.tc

http://www.twitter.com/ataatun

http://www.ataatun.com 

30 Mayıs 2014