Tarih yeniden başlıyor

Wall Street işgalcileri ve Roma'da, Madrid'de süren ve dünyaya hızla yayılan protestolar, derinlerde güçlü bir sarsıntının dışa yansıyan işaretleri.

Yeni bir tarih başlıyor. Bu sözü, Fukuyama'nın 'tarihin sonu' tezine karşı söylüyorum. 1991'de Sovyetler Birliği ipi kopan tesbih taneleri gibi dağılınca liberal kapitalizm nihaî zaferini ilan etmişti. Artık tarih, kapitalist düzenin sonsuza kadar devam edeceği, bu yüzden kendini tekrarlayacağı bir otomata bağlanacaktı. Bugünkü tablo tarihin sona ermediğini, liberal kapitalizmin sonunun yaklaştığını haber veriyor. Basit, geçici ve atlatılabilecek bir kriz değil, önümüzde duran tablo. Eski düzeni sürdürerek bulunabilecek bir çıkış yok.

Yunanistan'da 19-20 Ekim'de 48 saatlik bir genel grev yapılacak. Sistemin kendini düzeltme imkânı kalmadığını, komşumuzda büyüyen kriz gösteriyor. Taşıdığı yolcular ve yüklerle senede 100 milyon Euro geliri olan demiryolları idaresinin, sadece çalışanlara ödediği ücret 400 milyon Euro'yu buluyor. Yunan hükümeti, işin içinden nasıl çıksın? Yunanistan'a borç veren Avrupa bankalarını kurtarmak için Yunanistan'ın borçlarının yüzde 50'si silinecek. Tamamı silinse ve Yunanistan'a sıfır faizle yeni borçlar verilse, Yunan vatandaşlarının kabaran öfkesini dindirmek mümkün görünmüyor.

Liberal kapitalizmin yüzde 1'lik mutlu azınlık ile yüzde 99'luk geri kalan kitle arasında sağladığı uzlaşmanın sona ermesi asıl sorunu teşkil ediyor. Uzlaşma demokratik sistemler marifetiyle sağlanmıştı. Sona ermesi sadece ekonomi ile sınırlı kalmayacak bir genel çöküşün habercisi. Uzlaşmayı sürdüren ana unsur devletin üstlendiği sosyal görevler ve bunun için yaptığı kamusal harcamalardı. ABD'de yolların bakımsızlıktan delik deşik olması, gündelik hayatın içinde görebileceğiniz bir sorunun işareti. Cari açık sadece bizim değil, bütün dünyanın problemi. İktidardakiler veya iktidara gelmek isteyenler oy kaybetmemek için kamu harcamalarını kısmak istemiyorlar. Ali Babacan gibi bir ekonomi patronları olmadığı için, vergileri artırmaya da cesaret edemiyorlar. Harcamalarla kaynaklar arasındaki fark borçlanarak kapatılıyor. O zaman da devlet ekonominin üzerinde giderek büyüyen bir kambura dönüşüyor.

İktidarı belirleyen halk olduğuna göre harcamaları kısıp gelirleri artırarak bu açığı kapatmak mümkün değil. Çünkü herkes devlet daha fazla sosyal harcama yapsın, ama daha az vergi toplasın istiyor. Liberal kapitalizmin karşılaştığı bu derin yapısal krizi demokratik karar mekanizmaları ile çözmek bu yüzden mümkün değil. Az üretip çok tüketmeye alışmış ve bunu hayat biçiminin ötesinde kültüre dönüştürmüş toplumların kendi iradeleri ile değişmelerini beklemek neredeyse imkânsız. Atina, Madrid, Roma ve tabii Wall Street bu durumun kanıtı. Sorun basit değil. Yunanistan eninde sonunda iflasını ilan edecek. Peşinden, Portekiz başta, diğerleri gelecek. Devletlerin ekonomik olarak iflas ettiği bir dünyayı şimdiden gözünüzde canlandırmaya başlayabilirsiniz.

Yeni Orta Vadeli Program'ın Ali Babacan tarafından zamların eşliğinde ilan edilmesi Türkiye'nin bu felakete doğru ilerleyen ana akımın dışında kalmak için gösterdiği irade olarak anlaşılmalı. Güçlü ve istikrarlı bir hükümet, üstelik yüzde 50'lik halk desteği ile güven duyulan bir iktidar geniş kitlelere sevimsiz gelecek politikalara cesaret edebiliyor. Büyüme hızının önümüzdeki iki yıl için oldukça mütevazı sınırlara çekilmesi, hemen yanı başımızda yaşanacak depremin sarsıntılarını azaltmaya yönelik bir tedbir olarak görülmeli. Cari açık korkutuyor.

Soruyu tekrarlayalım. Liberal kapitalizmin ve onun mütemmim cüzü olan rekabetçi demokrasinin sınırları içinde kalarak, giderek derinleşen bu ekonomik krizlere ve bu krizlerden neşet eden toplumsal çalkantılara çare bulmak mümkün mü? Sürekli borçla çarkları döndüren ve artık bu borçların temerrüdünde zorluklar çeken ekonomilerden bahsediyoruz. Siyaset bu çalkantılardan hissesine düşeni alıyor ve onlar da çare bulmak yerine toplumdaki protestoların temsilini üstleniyor.

Yeni bir tarihin başındayız. Liberal kapitalizm çöküyor. Devlete yüklenen ekonomik görevler ve sorumluluklar değişecek. Uzunca bir süre yeni sistem arayışları ile geçecek. Bir dünya yıkılacak ve yepyeni bir dünya kurulacak. Hazır olmalıyız.